Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Çakıcı, denetimsizce açılmanın sonucunda vaka sayılarının arttığını belirterek, hükümetin eğitim ve sertifikasyon işlemlerini hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.
TV 2020'de bir programda konuşan Mehmet Çakıcı, Coronavirüs sürecinde insanların yaşadığı yüksek düzeydeki kaygı ve neredeyse hayatın her alanına yansıyan öfkeyle ilgili açıklamalarda bulundu. İnsanların Koronavirüsten kaynaklı psikiyatrik bir rahatsızlıkla karşı karşıya olduğunu kaydeden Çakıcı, isminin ise Covid-19 psikiyatrik sendromu olduğunu belirtti. Mehmet Çakıcı, sendromun 5 grup belirtisi olduğunu kaydederek şöyle devam etti: “Koronavirüsün yarattığı bir tehdit var. Coronavirüs bir yaşam tehtidi meydana getiren insanlığa yönelik bir saldırıdır. Bu tehdit psikolojik travma niteliğinde tıpkı savaş, göç ve tecavüzlerde yaşanan duygular gibi ruhsal belirtiler oluşturuyor. Bu durumda kişi dehşet duygusu ve çaresizlik yaşıyor. Önce bir dehşete kapılıyoruz. Nerden geldiği belli olmayan bir virüs var ve insanlar komaya giriyor ya da ölüyorlar. Böyle olunca çaresizliğe kapılıyoruz. İkincisi panik ve kaygı, Coronavirüs bizde endişe yaratıyor. Üçüncüsü, temizlik ritüelleridir. Virüsün ortaya çıkışıyla temizlik davranışlarımız gelişti. Sürekli ellerimizi yıkıyor, eldiven ve maske takıyoruz. Dördüncüsü, sosyal izolasyon. Evlere kapandığımız bir dönemden geçiyoruz ve bu süreçte psikiyatrik sorunlar, ruhsal hastalıklar artış gösterdi. Son belirti ise şüpheciliktir. Aksıran, öksüren birini bile görsek şüphelenmeye başladık. Koronavirüs sendromu hiç bir rahatsızlığı olmayan insanları da etkilemeye başladı. Yalnızca fiziki bir tehdit değil psikiyatrik olarak da bir tehditle karşı karşıyayız. Bunların yanında ekonomik bir yönü de var. İşyerleri kapandı, turizm aksadı. okullarda eğitim durma noktasına geldi, esnaflar ve gazeteciler etkilendi. Kısacası toplum üzerinde çok büyük etkileri oldu" dedi.
İnsanların öfkeli olmasına ise iki yönden baktığını ifade eden Çakıcı, bir yandan insanların Koronavirüse yakalanarak hastalandığını hatta ölümler bile yaşandığını ancak bir şey yapamadığı için öfkelendiğini, diğer yandan hükümetin sürekli değişen kararları sonucu tedirginlik yaşandığını söyledi. İnsanların virüsü ilk etapta inkar etmesi neticesinde hükümetin de inkar etme yoluna gittiğini belirten Çakıcı, "Virüsün ülkemizde ilk görülmesi sonrasında evlere kapanılan bir süreç yaşandı, ardından denetimli açılması gereken bir dönemde kontrolsüzce açılma radikal öfkenin yaşanmasına neden oldu" şeklinde konuştu.
Mehmet Çakıcı, Covid 19 önlemleri çerçevesinde açılan iş yeri ve restoranların hangi kriterlere göre hizmet verdiği konusunda insanların kafasındaki soru işaretlerinin giderilemediğini kaydederek, artık kriterli ve disiplinli bir yaşam tarzına bilimin doğrultusunda alışmamız gerektiğini vurguladı. Yasakların konulup denetlemelerin yapılmadığını belirten Çakıcı, standartların sözle olmayacağını, eğitim ve sertifikasyon işlemleriyle yapılabileceğini, tüm bunların eğitim programlarıyla düzenlenmesi gerektiğine işaret etti. Çakıcı, asıl tehtidin grip ayları olarak bilinen Ekim-Şubat aylarında artacağını dile getirerek, özellikle kalabalık ortamlar için ciddi önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
Hükümetin daha etkin bir kriz yönetimine ihtiyacı olduğunu ifade eden Çakıcı, kriz yönetimi üniversitelerde ders olarak okutuluyor. Kriz yönetimi için daha etkin bir çaba gerekli. Bizde ise ciddi bir koordinasyon sorunu yaşanıyor" dedi. Virüs dönemi ve ekonomik olarak zor bir dönemden geçen vatandaşa destek olunması gerektiğini de belirten Çakıcı, Kıbrıs Türk halkının savaştan sonraki en acılı ve çaresiz dönemini yaşadığını söyledi.
Programın sonunda aşırı stresin Koronavirüse karşı insanları savunmasız bıraktığı yönünde soruyu da yanıtlayan Çakıcı şöyle konuştu: "Stres vücuttaki hormanal salgıları artırdığı için vücudun direnç mekanizmasını yok ediyor. Çok stresli, kaygılı insanların Koronavirüse karşı daha güçsüz olması çok normaldir" dedi.