Eğitim ya da kaos… Ya insanlarımızı eğitecek bir sistem kuracağız ya da kaosa sürükleneceğiz…
Eğitim sistemimizin bir vizyona ihtiyacı var. Hem de acilen… Eğitimde bugün yaşanılan sorunların temel nedeninin bu vizyonsuzluk olduğu açıkça kendini gösteriyor… Kolej öğrencilerin nakillerinde de, taşımacılık sorunlarında da, öğretmen ihtiyaçlarının belirlenmesinde de yaşananlar ortada... Bunlara bir de eğitim yöneticileri arasındaki koordinasyonsuzluğu eklerseniz bugün karşımızda sorun olarak duran birçok konunun krize dönüşmesinin temel nedenini bulmuş olursunuz… Kaldı ki bunlar eğitim sisteminin esasını da oluşturmuyorlar. Çünkü eğitim dediğimiz şey bambaşka bir şeydir…
Öte yandan eğitim yöneticileri arasında ciddi bir “ortak yaklaşım yoksunluğu” da yaşandığı ortada. Okul yöneticileri ve üst kademe yöneticileri arasında bilgi paylaşımı, fikir birliği veya iletişimden bahsetmek pek mümkün değil…
21. Yüzyıl eğitim ihtiyaçlarının her yanı sardığı günümüzde, buna uygun bir vizyon geliştirilmeli… Aksi durumda bugün yaşanan krizler, çok kısa sürede kaosa dönüşecektir…
Gelişmiş ülkelerin eğitim gündemleri neden bizdekinden çok farklı? Çünkü kaosa sürüklenmemek için bir şeyler yaptılar. Vizyon belirleyip, sorunlarını bu vizyonun öngördüğü şekilde çözdüler… Örneğin vizyoner bir yaklaşımla; “farklı okul türleri korunmalı mı? Yoksa farklı program türlerini tüm öğrencilere ulaştıran bir yapı kurulmalı mı?” sorusuna yanıt vermiş olsaydık. Bugün ne taşımacılık sorunu, ne de kolejler arası nakil sorunu yaşanıyor olurdu…
Geçmişten günümüze, hep beraber yarattığımız eğitim sistemi; daha iyi okullardan, daha iyi notlarla mezun olmayı temel amaç olarak önümüze koydu. Bu yüzden de kendimizce daha iyi olarak gördüğümüz okullara girmek ve daha iyi notlar almak için koşuşturup durduk… Bu amaçlara ulaşmada her yolu mubah saydık… Oysa bütün bunlar ne bugünün ne de yarının ihtiyaçlarıdır. Çünkü Dünya baş döndürücü hızla değişip, gelişiyor.
Çağdaş eğitim sistemleri; ileri teknoloji ile eğitimi buluşturmak, esnek ve özgür programları tüm öğrencilere taşımak, yoğun göçten kaynaklanan eğitimsel problemleri çözmek ve ayrım yapmaksızın tüm bireylerini yaşam boyu eğitim anlayışla küresel yeterlilikleri kazandırmakla uğraşıyor… Biz ise, hangi öğrencin hangi okulda okuması gerektiği ile… Aramızdaki fark işte bu kadar kocaman…
Hiçbir amaca hizmet etmeyeceği halde durduk yere yarattığımız sorunlar, krize dönüşüyor. Sonra da tüm zamanımızı bu krizleri çözmek için kullanıyoruz… Başarır mıyız bilemem! Çünkü bu krizler, kaosa dönüşmek üzere… Ya insanlarımızı eğitecek bir sistem kuracağız ya da kaosa sürükleneceğiz…
-----------------------------------------------------
Buraya Dikkat
Türkiye Üniversitelerine Giriş Sistemi Değişiyor
Eski adıyla ÖSS, şimdi ismiyle YGS ve LYS 2016'dan itibaren kaldırılıyor. Üniversiteye girişte kullanılacak yeni sisteminin; Öğrencinin, lise sınavlarında aldığı not ve ilgi alanına göre istediği üniversiteye başvurması esasları üzerine kuruluyor.
Türkiye eğitim ajanlarına düşen haberlere göre; TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na, Milli Eğitim Bakanlığı'nda verilen brifingde aktarılan projeye göre, liseye geçişte uygulanan 'TEOG'a benzer sistem, üniversiteye girişte de devreye sokulacak…
2016-2017 eğitim öğretim yılından itibaren, yeni sistemin hayata geçirilmesi planlanıyor. Bu sistemde, lise döneminde birkaç kez temel derslerden oluşan merkezi sınavlar yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nca gerçekleştireceği bu sınavlar, üniversiteye geçişte belli yüzdelerle ağırlık taşıyacak... Ders notlarının yanı sıra öğrencinin sanat, spor ve boş zaman etkinliklerinden oluşan ders dışı uğraşları puanlandırılması, böylelikle de öğrencinin düzeyi ve ilgi alanı şekillenmiş olması öngörülüyor…
Sisteme göre öğrenciler elde etikleri puanlarla okumak istediği üniversiteye başvuruda bulunacak. Üniversiteler de, öğrencinin performansına bakarak karar verecek. Her ilde üniversite kurulduğundan hatta birçok ilde birden fazla üniversite olduğundan, öğrencilerin bulundukları yerlerdeki üniversitelere başvurması bekleniyor…
Her şey, beklenildiği ve planladığı gibi olacak mı bilemiyorum… Göreceğiz…
------------------------------------------------------------
Gülmece
Akıl ve Yaratıcı Çözüm
Bir akıl hastanesi ziyareti sırasında, adamın biri doktora sorar:
- Bir adamın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor yanıtlar:
- Bir küveti su dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz: bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Daha sonra ise kişiye küveti nasıl boşaltması gerektiğini soruyoruz. Siz ne yaparsınız?
Adam:
- Hımmm… Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova hem kaşıktan hem de fincandan büyük…
- Hayır der doktor… Normal bir insanın küvetin tıpasını çeker…
Ders: Akıl, sadece bize sunulanların dışında yaratıcı çözümler bulmaktır.