Neriman Cahit
Yaratıcılık Çalışmasında 1. kural:
İhtiyacı olana, ona fark ettirmeden yardım etmek zorunludur.
Bir arkadaşınız gelip de size sahip olmayı çok istediği bir şeyden bahsederse… Bilin ki bunun yaratıcısı sizsiniz. (Ne o ne de siz bunu fark etmeyebilirsiniz.) Denge böyle kurulur… O ihtiyacı yaratmak sizin işiniz. Eğer bunu yapmazsanız: Sizin isteğiniz de gerçekleşmez…
Bir mum yakın ve arkadaşınızın adını söyleyin ve: “Tanrım, Allahım, bu dileğin gerçekleşmesine vesile olmak istiyorum” demeniz yeter…
Ve, “eğer ben yapamayacaksam bu dileğin gerçekleşmesini sağla, hemen şimdi” demeniz yeterlidir. (Kural çok açık ve basit)…
Buna uyduğunuz takdirde hem yaratıcılığınızı hem de kendi gerçeğinizi keşfedeceksiniz…
Unutmayın ki almadan vermek yoktur. Enerjiyi forma sokmak ancak düşünce ve duyguyla mümkündür… Her şey enerji çünkü…
Büyük ananın enerjisini isteyin ve kullanın…
1-Dişi enerjiyi davet ediyorum… Mantranız olsun…
2-Sevdiklerinize inci armağan edin…
3-Her Cuma erken kalkın duşa girin, kalbinizden bir kapı açın…
Kalbinizden enerji aktığını hayal edin… Ve yeşil renge dönene kadar hayal edin…
İlk başta olmazsa yine deneyin.
Cinsel bölgenize odaklanın, pembeye dönüştürünceye kadar bu imge çalışmasını yapın. Sonra dişiliğinizi giyinin…
Bu imgeleri artık gerek kalmadığına ikna oluncaya kadar yapın…
KOŞULSUZ SEVGİ
Ne ekersen onu biçersin…
Her zaman yaptığın sana geri döner.
Bazı şeyler asla değişmez…
Her bir varlığın potansiyel enerjisi vardır. Farklı enerjilerle farklılıkları deneyimleriz… Ben, bende olmayanın arayışı içindeyim. Tamamlanmam için “Sana” ihtiyacım var.
KÜLTÜR
Bu konuda tartışmaya da pek gerek yok; çünkü yıllar önce Batıda altı çizilen gerçek:
- “Kültür, iktidarın halka bir armağanı değil, halkın hakkıdır…”
- UNESCO ise bunu şöyle gerçekleştirmiştir: “TOHUM EKMEK… GELİŞTİRMEK… YARATMAK…”
- Ve Müzik… Tam bir Sanat Dalı… Üstelik Şiirin da yoldaşı… Şiir, bu yolda, daha çabuk seviliyor, geniş kitlelere yayılıyor…
- Bu konu üzerinde düşünürken, aklıma gelen bir örneği de vereyim: Alain Bambard, tek başına Atlantik Okyanusu’nu geçmek için yola çıktığında, yanına Bach’ın, Viyolensel Süitlerini, Cervantes’in “Don Quichotte”unu ve Montaigne’nin “Denemelerini” almıştı…
SON SÖZ OLARAK…
Müzecilik Anlayışımızın süratle gelişerek: “Geleneksel Sanatların ve kültür kalıtlarının müzelere aktarılması… Teknolojik ve endüstriyel yeniliklerin sergilendiği: “Meslek ve Sanat Müzelerinin” açılması… “Bilim ve Teknik Müze” girişimlerinin başlaması.. Eminim, toplumda çok olumlu gelişimlere kapı aralayacaktır…
Çok sevindirici ve umut verici bir olay olur…