Eğitimin formal ve informal olmak üzere iki temel boyutu vardır. Formal eğitim, planlı programı eğitimdir. Başka bir ifadeyle belirli bir müfredat çerçevesinde okullarda yaptığımız eğitimdir.
İnformal eğitimde ise tahmin edeceğiniz gibi herhangi bir planlama veya programlama yoktur. Bu nedenle de informal eğitimde ne öğretileceği ya da ne öğrenileceği belli değildir.
Hal böyle olunca da informal eğitim, bireysel ve toplumsal gelişimin hem en önemli hem de en tehlikeli unsurudur.
Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal beyin yaptığı tam da budur. Toplumun tarihsel ve kültürel birikimini hiçe sayarak, dogma ve çağdışı bilgileri informal yolla kitlelere aktarma çabasıdır. Topluma doğrudan kültür transferi yapmaya yönelik son derece tehlikeli bir uygulamadır.
Öte yandan formal eğitimimizde de ne olduğu, neden olduğu anlaşılamayan bir durum var. Kıbrıs Tarihi dersinin Kıbrıs Mücadele Tarihine dönüştürmek…
- Neden böyle bir değişime ihtiyaç duyulmaktadır?
- Şu anki müfredatta Kıbrıs Türk Toplumunun mücadele tarihi yok mudur?
- Bunun eksik olduğunu belirten bilimsel bir araştırma mı var? Ya da bu konuda toplumun tüm kesimlerinin bulunduğu “eğitim şurası” gibi geniş kitlerin görüşlerinin yer aldığı bir organda alınmış bir karar mı var?
- Böyle bir ders kitabı oluşturulacaksa, bu dersin öğretim programı, haftalık ders saati, dersin pedagojik temelleri düşünüldü mü? Yoksa bunların önemi yok mu?
Tarih; ülkeleri, ulusları, toplumları etkileyen olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki nedensel bağları, bunların daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, uygarlıkları ve insana dair her şeyi inceleyen bilimdir.
Bu nedenle de eğitim sistemlerinin en önemli disiplini, en önde gelen dersidir. Ne var ki tarih eğitimi “en”lerin anlatıldığı bir ders değildir. Yani tarih dersi; En kahraman kimdir? En çok kim kazandı ya da en çok kim kaybetti? Sorularına yanıt aranan bir ders değildir.
Kısacası dogma dini bilgileri informal yolla topluma aktarma da tarihi bir bilim olmaktan çıkaran hamaset içeriklerle dolu bir hâle çevirmek de aynı anlayışın ürünüdür ve aynı derecede akıl tutulması yaratmaktadır.
Cumhuriyet Meclisi önüne konan büstler sorunu tam da bu anlayışın içler acısı örneğidir. Hem Atatürk’e hem de Kıbrıs tarihinde önemli yere sahip Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’a saygı için yapıldığı belirtilen büstler bir anlamda saygısızlığa ve dahası büstlerin altındaki yazılarda var olan yazım hataları nedeniyle utanca dönüşmüştür.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım anlayış, sanayi devrimi sonrası oluşan sosyal ve ekonomik yapının ihtiyacı olan insan kaynağını yetiştirmekte yetersiz kalan bir eğitim sistemi meydana getirdiği için Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir. Böylesi bir anlayışın eğitime ya da toplumsal kalkınmaya katkısı ne olacak ki, tekrar canlandırılmaya çalışılmaktadır? Dünya toplumları arasında yer almak isteyen Kıbrıs Türk Toplumu’nun ihtiyaçları bunlar değildir. Bu yargıya ulaşmak için herhangi bir ihtiyaç analizine bile gerek yoktur. Eğitim bilimi ilkelerine, yeni eğitim yaklaşım ve kuramlarına bakmak yeterlidir.
Aklınızda Bulunsun
Davranış ve Tutumlar
Ailede kazanılan davranış ve tutumlar, her zaman düzenli bir eğitimin sonucu olarak değil genellikle karşılıklı etkileşim sonucu ve rastgele gerçekleşmektedir. Bu nedenle çocuğunuzla sürekli bir iletişim halinde olmalısınız. Onun söylediklerini dikkate alın ve değer verin, kendi düşüncelerinizi de onunla paylaşın. Böylelikle çocuğunuzun çok daha nitelikli tutumlar kazanmasına fırsat yaratmış olursunuz.
Anlayana Gülmece
Müziğe Yetenekli Kim var?
Okul yöneticisi, telaşlı vaziyette sınıfa girer ve hemen sorar;
- Müziğe yetenekli kimler var?
Sınıf içerisinden dört öğrenci el kaldırır... Yönetici;
- Aferin... siz dördünüz aşağıya inip piyanonun taşınmasına yardım edin...
Okumuş muydunuz?
Küçük bir hatayı düzetme ki, ileride karşına çok büyük bir hata olarak çıksın
Benjamin Franklin