Eğitim konusuyla başlıyorum bu haftaya… Okullarımızdaki kitaplar ikinci kez yerelleşiyor… Hatta yerelleşmeye geçtiğimiz yıl okul öncesinde öğretmen kitaplarıyla başlandı.
Hatırlarsanız okul kitaplarındaki yerelleşme 2005-2008 yılları arasında CTP’nin Eğitim Bakanlığı döneminde başlanmıştı ancak 2009’ta UBP tekrar hükümete gelince tekrar Türkiye’den gelen kitaplar kullanılmıştı.
Ancak 2012’de Eğitim Bakanlığı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi işbirliğinde başlanan proje geçtiğimiz yıl okul öncesi kitaplarıyla başlatılmış oldu. Okul öncesinde öğrencilerin kitapları tabii ki yok ama öğretmenlerin o küçük çocukları nasıl eğitecekleri, neler öğretecekleriyle ilgili kitaplar hazırlanmış ve dağıtılmış.
Söz konusu proje okul öncesinden 8. sınıfa kadar olan kitapları kapsıyor. Bu yıl da proje birinci sınıflar, dört ve altıncı sınıfların kitaplarıyla devam ediyor. Kitap yazarları, danışmanlar, kapak tasarımları, sayfa düzeni, sanat yönetmeni ve baskı bizden isimler olunca kitapların değeri bir o kadar daha artıyor… İçerikleriyle ilgili henüz bir değerlendirme yapamam çünkü yeterli incelemeyi yapamadım, yapsam da bu konuda uzman değilim, sadece yüzeysel bir yorum yapabilirim.
Ancak dediğim gibi kitapların yerelleşmesi başlı başına önemli bir olay… Yanlışlar ve eksikler varsa da zaman içinde onlar da düzeltilir.
Bu yıl 1, 4 ve 6. sınıflardan sonra önümüzdeki iki yılda da 2, 3, 5, 7 ve 8. sınıfların kitapları yenilenmek için sıraya girdiler. Bizden kitap yazarları, bizden şairler, bizden sanatçılar, bizden kültür ve bizden tarih öğrenimi çoktan yapılması gerekendi… Biz de Türkçeyi, matematiği, fen bilgilerini, sosyal bilgileri yazabiliriz. Bir dönem başlamış, ondan sonra kesilmişti. Şimdi yeniden başladı, umarım bu proje kesintisiz devam eder. Elbette ki yerel kalmamak gerek ama önce kendimizi, kültürümüzü, tarihimizi öğrenmeliyiz ki başka dünyaları da anlayabilelim…
Çok güzel bir girişim, çok önemli bir proje… Katkısı olanların tümünü tebrik etmek lâzım.
* * *
Yine eğitim ve yine ailelerden okullara katkılar konusu… Neden şaşırdık ki! Sanki ilk kez olmuş gibi… Yıllardır aynı hikâye var. Yani okul yönetimlerinin çocuklardan ve ailelerinden okulun ihtiyaçlarını istemeleri… Hangi sene yazdığımı hatırlamıyorum çünkü epeyce olmuştur; okul yönetiminden çocuklara evden tuvalet kâğıdı getirmelerini istedikleri… Şimdi biraz değişmiş yöntem… Eskiden sözlü söyleniyordu bunlar şimdi kâğıda dökülüyor. Eksiksiz gelmesi için… Bunun suçu okullarda değil tabii… Yukarıda projesini övdüğümüz Eğitim Bakanlığı’nı bu konuda eleştiriyorum ve tabii ki hükümeti. Eğitime ve okullara yeterli bütçe ayırmazsanız okullar da hizmet verebilmek için çeşitli yöntemler geliştiriyorlar. Birinci yöntem; Okul aile birliklerini biraz ekonomik açıdan güçlü, biraz da eli kolu uzun kişilerden oluşturmak… İkinci yöntem de sözlü veya kâğıda yazılı ihtiyaçlar… Tuvalet kâğıdı, sabun, A4 kâğıdı vs… Ha bir yöntem de peşin para; Kayıt parası!
------------------------------------------
Olması gereken iş
Doğu Akdeniz Üniversitesi, Vadili Belediyesi ile yaptığı anlaşmayla Vadili’de bir ziraat yüksekokulu açıyor. Daha sonra fakülteye dönüşecek bu girişim DAÜ’ye yakışır. Olması gereken de budur. Başka yerlerden gelip farklı yerlerde kampus açan başka üniversiteler yerine buradan bir üniversitemizin, hem de ilk kez bu yıl İngiltere merkezli yükseköğretimi derecelendirme kurulu Times Higher Education (THE) listesinde kendine yer bulan eğitim kurumumuzun böyle bir girişimde bulunması güzel bir olay oldu. Zaten bu gibi girişimler ve tabii ki kurumdaki eğitim çalışmaları, araştırmalar, öğretim kadrosu THE gibi listelerde zamanla sıralamayı daha da yükseklere taşır. Umalım ki DAÜ eğitim çalışmalarını artırır, kaliteyi daha da yükseltir ve bizim de gurur duyacak önemli bir nedenimiz olur… Şimdi Vadili’de tarım, sonra Girne’de turizm gibi eğitim kurumlarının ticari kaygılardan uzak gerçekten eğitim verecek bir yapıya kavuşmaları çok önemli… OTEM de bu kaygılarla bir canlandırılsa!..
------------------------------------
ÖNERİ
Ayrı Cumhuriyet
New York’ta geçtiğimiz gün önce Ban ile Akıncı, dün de üçlü zirvede Ban-Akıncı, Anastasiadis görüştüler. Dünkü görüşmeyle ilgili yazıyı gazeteye gönderirken elimde fazla bilgi yoktu ancak Akıncı-Ban görüşmesinden beklendiği gibi olumlu bir yaklaşım geldi. 2016 yılının çözüm yılı olması dileği herhalde dünkü görüşmede de gündeme geldi. Çözümün maliyeti için gerekli kaynak da bulunursa bu yıl veya önümüzdeki yıl bu işin bitmemesi için bir neden yok. Çözümü istemeyenler için ise liderlere önerim; Onlara kendi evlerinde ayrı cumhuriyet kurmaları izni verilsin!
----------------------------------------
POLİTİKA!
Ben söyleyim de, onlar yalanlayana kadar oooooo….
Maliye Bakanı Serdar Denktaş, alınan 18 adet makam aracı için CTP döneminde 4 milyon TL kaynak ayrıldığını söylemiş. CTP bunu yalanladı ve ayrılan 4 milyon TL aracın devlet kurumlarının ihtiyaçları için 36 motosiklet, 66 salon araç, 37 çift kabin araç, 3 kapalı van ve 2 minibüs için olduğunu açıkladı. Şimdi bu kaynağın yarısından fazlası ihtiyaç olmayan 18 lüks makam aracı için harcandı. Denktaş bunu iyi biliyordu, “kaynağı CTP ayırdı” dedi, CTP bu açıklamayı yalanlayana kadar halk kahvelerde, işyerlerinde konuştu, yorum yaptı. İstenen de buydu zaten!..
-----------------------------
"Yoksulluğun hüküm sürdüğü yerde ne utanma kalır, ne suç, ne namus, ne de ruh."
Honore De Balzac