CTP Girne Milletvekili Fazilet Özdenefe Eğitim Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü toplantıda, konuşarak eğitimde plansızlığın hat safhada olduğunu belirterek eğitimde geriye gidildiğini savundu.
Özdenefe, ülkede uzun yıllardır eğitimin sağlıklı bir şekilde planlanamadığını kaydetti.
Eğitim Bakanlığı’nın bütçeden ciddi pay aldığını ancak bunun neredeyse tamamının personel giderlerine gittiğini söyleyen Özdenefe, yatırım için anlamlı bir rakam bulunmadığını dile getirdi.
Yeni okulların yapılmasına, reform nitelikli yapısal değişime ihtiyaç olduğunu söyleyen Özdenefe, son dönemde çok sayıda ana dili Türkçe olmayan çocuğun eğitiminden sorumlu olunduğunu da dile getirdi.
Girne’de sadece bir anaokulu bulunduğunu ifade eden Özdenefe, eğitimde geriye gidildiğini savundu.
Yeni okulların sisteme kazandırılması gerektiğine vurgu yapan Özdenefe, söylemin ötesine bir türlü geçilemediğini anlattı.
Girne’de en az bir ana okul bir ilkokul ve bir ortaokula ihtiyaç olduğunu söyleyen Özdenefe, bunun için daha anlamlı rakamlara ihtiyaç olduğunu belirtti.
Ülke genelindeki okullarda yüzde 6, Girne’de yüzde 12 anadili Türkçe olmayan öğrenci olduğunu dile getiren Özdenefe, bu konuda bir planlamaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Okul müfredatları konusunda gerekli çalışmaların yapılmasını isteyen Özdenefe, müfredatın toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yeniden düzenlenmesi gerektiğini anlattı.
Özdenefe, uyuşturucuyla mücadele ve eğitim konusunda da gereken adımların atılmasını istedi.
Özdenefe, çocukların yarışmacı bir yapı içerisinde şiir okumaktan, kitap okumaktan uzaklaştırıldığını anlattı.
Etkin bir dil eğitimi için özel okula gidilmesi gerekir algısından uzaklaşarak tüm sistemin bu açıdan iyileştirilmesi gerektiğini dile getiren Özdenefe, bugün çok sayıda insanın tam gün eğitimi ya da İngilizce eğitim için borç harçla çocuklarını özel okula gönderdiğini kaydetti.
Özdenefe bazı okullarda paskalya, noel dönemlerinde tatil verildiğine de işaret etti.
Okul öncesi eğitim konusuna da değinen Özdenefe, öğretmen yardımcısı istihdamları konusunda ne gibi adımlar atıldığını sordu.
Özdenefe, yükseköğrenim konusunda değerlendirmenin öğrenci sayısından yapılmayacağını dile getirdi.
Özdenefe’nin komitede yaptığı açıklama şu şekilde;
“Bütçe Komitesi’nde Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı bütçesinin görüşülmesi tamamlandı. Komitede değindiğimiz konulara ve fazlasına bütçenin Genel Kurul’da görüşülme aşamasında da değinip kamuoyunun daha detaylı bilgilendirilmesine olanak sağlamaya çalışacağız. Bu aşamada yine de bazı noktaların altını çizmekte fayda var;
2020 bütçesinde en büyük pay % 11.55 ile (yaklaşık 1 milyar TL) Eğitim Bakanlığı’na ayrılmış olmakla birlikte bu paranın neredeyse tamamının cari harcamalara ve personel giderlerine gittiğini görüyoruz; eğitim yatarımı ve eğitim gelişimi için bütçede anlamlı bir kalem yok. Oysaki yeni okulların yapılmasına, eğitim sisteminin çağın ihtiyaçlarına göre dönüşümüne, eğitimde reform nitelikli yapısal dönüşümlere ihtiyacımız var.
Okullarımızda çok fazla sayıda anadili Türkçe olmayan yabancı uyruklu öğrenci var. Bu öğrencilerimize yönelik tek bir destek programımız yok. Eğitim sistemimiz hala daha toplumsal cinsiyet eşitliğini içselleştirememiş. Cinsellik eğitimi yok, uyuşturucu ile mücadele alanında alınan önlemler ise geliştirilmeye muhtaç. Özellikle ilk ve orta öğretimde özel ve devlet okulları arasındaki müfredattan tutun da okul tatil dönemlerine kadar birçok alanda ciddi farklılaşmalar var. Tüm bunlar çocukların ve gençlerin gelişim ve psikolojilerine olumsuz etki yapabiliyor.
Özel okulları tercih eden ailelerin önemli bir kısmı sanılanın aksine imkânları olduğundan değil, olmayan imkânlarını zorlayarak ve çoğu zaman da önemli başka alanlardan tasarrufa giderek, borçla çocuk okutmaya çalışıyor.
Eğitimde plansızlık hat safhada. Örneğin Girne’de 4 üniversite varken sadece 1 tane devlet anaokulu var. Girne bölgesinin ivedilikle ihtiyaç duyduğu bir anaokul, bir ilkokul ve bir ortaokulun yapımı ve bunların sisteme dâhil edilmesi ile ilgili çok daha anlamlı rakamlar bütçede olmalıydı. Denetim ise birçok alanda olduğu gibi eğitimde de yok denecek noktada. Öğrencilere kazandırılması gereken becerilerin kazandırılıp kazandırılmadığı, öğrenci-öğretmen-veli üçgeninde uygulamaların pedagojik esaslara uygun yapılıp yapılmadığı ile ilgili nitelikli denetim uygulamalarına acil ihtiyacımız var. Devlet okulları, özel okullar, dershaneler ve yurtlar denetlenmeli.
Hala daha çocuklarımızı ezberci ve çoktan seçmeli bir sisteme mahkûm ediyoruz. Toplum olarak vizyonumuzu değiştirmezsek yakın bir gelecekte duvara toslayacağız. Eğitimciler çocuklarımızın, aynı yaş grubundaki diğer ülke çocuklarından beceri olarak geride olduğunu söylüyor. Yabancı dilden anlaşılanın sadece İngilizce olduğu, bunun da ağırlıklı olarak özel okulların sağlayabildiği bir eğitim olarak kabullenildiği bir ortamda, 12 yıllık eğitim süreci sonrasında bir tek müzik aleti çalmayı öğretemeyen, çok iyi dilbilgisi öğreten ama kitap okuma alışkanlığını kazandıramayan, öykü, şiir yazdırmayan, hatta sevdiremeyen bir eğitim sisteminin artık yeniden organize olması şart.”