Bir yandan ülkemizin yaşadığı sıkıntılı günler, diğer yandan bu toplumu daha çağdaş bir yapı kazandırabilecek yegane unsur olan eğitimin yaşadığı açmazların varlığı kaygılarımızı derinleştiriyor. Dahası bu iki olgu arasındaki ilişkinin doğru orantılı olması canımızı daha da çok sıkıyor…
İşte tam bu noktada; “acaba bugün yaşadığımız sıkıntılar; uzunca bir süredir eğitimde yapmayı unuttuklarımız eseri mi?” diye düşünmeden kendimi alamıyorum.
Bu soruya anlamlı yanıt verebilmek için öncelikle eğitimde ne yaptığımıza bakalım. Kolej sınavını yapmayı unutmadık. Her yıl aynı manzaraları yaşatmayı, ezberi, yarışmacı yaklaşımı, özel dersi, dershaneyi unutmadık… Aşırı korumacı anne-baba tutumlarını, başarıyı notla değerlendirme tavırlarını, özgüvensiz ve kişiliksiz bireyler yetiştirmeye zemin hazırlayan daha onlarca olguyu unutamadık bir türlü…
Peki, ama eğitimde ne yapmayı unuttuk?
- Dürüstlük, sorumluluk, etik kurallara bağlılığın ve hukukun üstünlüğünün vaz geçilmez olduğunu öğretmeyi unutmuş olabilir miyiz?
- Her türlü ayrımcılığa karşı olmayı, farklılıklara saygı duymayı, farklı düşüncelere tahammül edebilme becerilerini kazandırmayı unutmuş olabilir miyiz?
- Çocuk ve insan haklarını içselleştirmeyi, şiddete karşı duyarlı olmakla ilgili içerikleri müfredatlarımıza yerleştirmeyi unutmuş olabilir miyiz?
- Eşitlik, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşmanın güzelliklerini, kültürler arası zenginliğin önemini vurgulamayı unutmuş olabilir miyiz?
- Bilinçli tüketici olmayı, estetik değerlere sahip, çevreye duyarlılığı olan ve toplumsal hayata aktif katılımı başarmış öğrenciler yetiştirmeyi unutmuş olabilir miyiz?
- Eleştirel bakışı, bilimselliğin gerekliliğini, üst düzey düşünme becerilerini öğrencilerimize aktarmada çok daha fazla çaba göstermemiz gerektiğini unutmuş olabilir miyiz?
- Eğitimde fırsat eşitliği yaratmayı ve öğrencinin mümkün olan en üst standartta yetiştirilmesini, toplumsallaşmasını, demokrasiyi yaşam biçimine dönüştürmesini öğretmeyi unutmuş olabilir miyiz?
- Akademik başarısı yüksek çocuklar yetiştirmek hep aklımızda da acaba iyi insan yetiştirmeyi unuttuk mu?
Çocuklar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin, gerçek dünya ile birileri tarafından kurgulanan dünya arasındaki sınırı fark edebilmeyi öğrenmesini başarmalıyız. Anlaşılan o ki eğitim adına yapmayı unuttuğumuz önemli şeyler var. Oysa barış, özgürlük, demokrasi, sosyal adalet, kaliteli yaşam ve eğitim bilimi şemsiyesi altında; özgür, üretken ve düşünebilen bireyler yetiştirilmesi gerekliliğini hiç aklımızdan çıkamamalıyız.
Aklınızda Bulunsun
İnsanlar Bilimi Neden İnkâr Eder?
Ne yazık ki son dönemlerde bilimi inkâr eder açıklamalarla sıklıkla karşılaşır olduk. Dahası eğitimin bir bilim olduğunu fark edemeyen ifade ve uygulamalar kaygı verici düzeyde arttı.
Bilim insanları, ardında hiçbir dayanağı olmayan, bilimi inkâr eden bu tür söylem ve tutumların nedenlerini araştırmışlar… Hatta bu akıma “anti-aydınlanma hareketi” ismini vermişlerdir.
Araştırmacılar, insanların bilimi reddetmelerine sebep olan birkaç anahtar faktör tanımlamışlar. Üstelik bu faktörler, kişilerin ne kadar eğitimli ya da ne kadar zeki oldukları ile hiç ilgili değil…
Araştırma sonuçlarına göre insanlar bilimsel gerçeklerden kaçmak için, dinsel, politik ve kişisel inançlarını öne sürüyorlar. Ayrıca, kendi görüşlerini destekleyen gerçeklerin de konu ile daha fazla ilgili olduğunu düşünüyorlar. Fakat gerçekler inançları ile ters düştüğü zaman inkâr etmeye gerek duymadan, gerçeklerin konu ile ilgili olmadığını savunuyorlar. Araştırma bulgularına göre bu anlamdaki problemin büyük bir kısmı, kişilerin politik ve sosyal bağlantılarından kaynaklanıyor.
Biliyor muydunuz?
Nasıl Bir Şubat Tatili!
Hafta sonu kolej sınavının birinci basamağı yapıldı. Çarşamba günü de birinci dönemin karneleri verilecek 15 günlük Şubat tatili başlayacak… Ne var ki kimi anne babalar tatil yerine, daha çok kurs, daha çok özel ders, daha çok dershane hesapları yapmaya başlamışlardır bile… Şüphesiz ki gerek öğrenciler gerekse anne-babalar açısından tatilde keyif almak, tatil sürecinde neler yapıldığı ile ilişkilidir. Öğrenci için tatil kimi zaman bir ödül kimi zaman da bir ceza olarak nitelendirilmekte ve bu nitelendirilmeye göre tatilin biçimi belirlenmektedir. Oysa tatil böyle bir şey değildir…
Çocuğunuza ders çalıştırmak ya da onu özel dersten özel derse yetiştirmek için yıllık izniniz onun sınav dönemine denk getirmediyseniz, bir çocuğun en çok istediği şey tatilde anne-babasıyla birlikte nitelikli zaman geçirmektir. Dahası hâlâ çocuğunuz göstermiş olduğu başarıdan memnun değilseniz tatil döneminde de onu özel derse ya da bir takım kurslara gönderme gibi bir niyetiniz varsa bu hataya düşmeyin derim. Bütün bunların yerine tatili fırsat bilerek çocuğunuzun yeni deneyimler kazanmasını, iyice dinlenmesini ve yeni döneme yaşama sevinci dolu başlamasını sağlamanızı öneririm…