Bir ülkenin çağdaş yaklaşım ve değerlere doğru değişimi gerçekleştirmesi ve buna bağlı olarak da ortaya koyacağı ekonomik kalkınması, o ülke halkının kişisel ve toplumsal gelişmesine bağlıdır. Bu gelişmenin temeli de “Nasıl bir insan, nasıl bir toplum istiyoruz?” sorusuna verilen yanıtta saklıdır. İşte tam da bu nedenle; eğitim, rast gelelikten uzak, ciddi plânlama ve programlamayı gerektiren bir iştir. Eğitim maksatlıdır. Eğitimin öngörülen değişimi ve gelişimi başarma, belirlenmiş hedeflere ulaşmak gerekliliği vardır.
Dünya ile izole olarak yaşasak da gerek ekonomik gerekse sosyal yaşamdaki küreselleşme eğitimin önemi daha da artmıştır. Eğitim sisteminin ülke kaynaklarının büyük bir kısmını tükettiği göz önüne alınırsa, bu önemin büyüklüğü daha da iyi anlaşılır.
Ne yazık ki bugün ülkemizde bir “eğitim sisteminin” varlığından söz etmek mümkün değildir. Sistemi oluşturan öğelerin eşgüdümlü olarak çalışmadığı ortadadır ve eğitim sistemimiz birçok bakımdan eleştirili almaktadır. Bunların başında da eğitim yönetimi geldiği aşikardır.
Her alanda olduğu gibi eğitim yönetiminde de herhangi bir sorunla karşılaşmamak mümkün değildir. Ancak yönetici de bu sorunların çözümü için vardır…
Aslında sorun çözme bir yetidir. Bu yetiye sahip olmayan yöneticiler herhangi bir sorunla karşılaştıkları zaman kendi iç dünyalarına göre tepkide bulunurlar. Bu tepkiler de yeni sorunlar ortaya çıkartır. Çoğu zaman da yapılan yanlışların başında sorunun kendi kendine ortadan kalkacağını bekleme ve çözümü zamana bırakma davranışıdır. Bir de bunun üzerine, siyasi kaygılarla üretilmiş çözümleri eklerseniz işte o zaman kaotik ortamların, kronik sorunlar yaratıcısı olmaktan kurtulamazsınız.
Öte yandan bugün yaşadığımız eğitim sorunların büyük bir kısmı, günümüz eğitiminin temelini oluşturan yaklaşım ve değerleri anlayamayan yöneticilerin varlığından kaynaklanıyor olabilir. Çünkü sahip olduğumuz anlayış ve değerler eğitimin bireyi ve toplumu dönüştürmedeki rolünü tanımlayacak temel unsurdur.
Eğitim ve öğretimi geliştirmek için kaynakları etkin ve verimli kullanmak oldukça önemlidir. Bunun için de yapılması gereken temel uğraş; kaynakları heba etmeksizin yerinde, tam ve doğru uygulamaları kullanmak ve sorun çözme yetisine sahip yöneticileri işe koşmak olmalıdır.
Daha anlaşır bir ifadeyle; Kıbrıs Türk Toplumu’nun değişimi ve gelişimi yakalamasını istiyorsak, eğitimin her alan ve kademesinde eğitim bilimi ilkelerinden taviz vermeksizin, tüm paydaşlarının dahil olduğu bir yönetişim anlayışıyla eğitimi yeniden yapılandırmakla işe başlamamız gerekliliği kaçınılmazdır.
***
Aklınızda Bulunsun
Üniversiteliler Seçtikleri Mesleklerden Memnun Mu?
Türkiye’de öğrenim gören yaklaşık 30 bin üniversite öğrencisinin katılımcı olarak yer aldığı “üniversite tercih” araştırmasının sonuçları oldukça çarpıcı… Araştırmaya katılan öğrencilerin % 54,55'i seçtikleri bölümden memnun değil. Öğrencilerin % 59,9'unun ise babalarının istediği bölümü tercih ettikleri belirlendi. Araştırmada ortaya çıkan diğer bulgular ise şöyle:
Araştırmaya katılan öğrenciler; ''Tercihlerinizi yaparken en çok kimler etkili oldu?'' sorusuna, % 30'u a*ilesi ve yakınlarının, % 7'si dershane rehberlik biriminin, % 3'ü okul rehberlik birimi ve öğretmenlerinin, % 2'si medyada yazılan popüler mesleklerin, % 58'nin ise tamamen kendi araştırma ve isteklerinin tercihlerinde etkili olduğunu dile getirdi.
''Tercihlerinizi yaparken bölüm seçimi mi öncelikli oldu, üniversite seçimi mi?'' sorusunda, araştırmaya katılan öğrencilerin % 22,35'i, ''üniversite ve şehir'', % 29,41'i ''bölüm seçimi'' ve % 48,24'ü ''her iki'' kriteri göz önünde bulundurarak tercih yaptığını belirtti.
Araştırmaya katılan öğrenciler meslek seçiminde; % 13,64'ünde annesinin, % 59,9'unda babasının, % 13,64'ünde dershanedeki rehberlik öğretmeninin, % 13,64'ünde ise okuldaki öğretmenlerin etkili olduğunu söyledi.
''Seçtiğiniz meslek sizi tatmin etti mi? Şimdi yine aynı seçimi yapar mıydınız?” sorularına ise 'Evet, aynı seçimi yapardım' diyenlerin oranı % 45,45, 'Hayır, şimdiki aklım olsaydı, aynı seçimi yapmazdım' diyenlerin oranı % 54,55 olarak belirlendi.
Kısacası bu araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de öğrenim gören üniversitelilerin sadece yarısının seçtikleri mesleklerden memnun oldukları söylenebilir.
***
Anlayana - Gülmece
İdealist Öğretmen
Genç kadın ilkokul öğretmeni olarak staja başlar, çok heveslidir. Bir gün teneffüs sırasında bütün çocuklar futbol oynarken bir çocuğun oyun alanının sonunda kenarda durduğunu görür. Çocuğun iyi olup olmadığını öğrenmek üzere yanına yaklaşır. Çocuk bir sorununun olmadığını söyler.
Bir sure sonra genç kadın çocuğun yine tek başına aynı yerde durduğunu görür, içi rahat etmez ve tekrar çocuğa yaklaşarak:
- "Senin arkadaşın olmamı ister misin ?" diye sorar,
Çocuk pek hevesli olmamakla birlikte "tamam" der. İlerleme kaydettiğini düşünen genç öğretmen söze devam eder:
- "Bütün çocuklar topun peşinde koşturup oynarlarken sen neden burada duruyorsun?" diye sorar.
Afallayan çocuk hayretle cevap verir:
- "Çünkü ben kaleciyim…"