ÖSYM tarafından Türkiye üniversitelerine giriş amacıyla gerçekleştirilen merkezi sınava katılan ülkemiz liselerinden mezun öğrencilerimizin her bir puan türünde ilk ona giren öğrenciler Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın web sitesinde yayımlandı. Her puan türünde ilk ona giren tüm öğrencilerimizi kutluyorum. Büyük bir başarı gösterdiler. Ancak eğitim sistemimizin aynı başarıyı gösterdiğine pek emin değilim. Zaten bu listelere baktığımızda bile yanıtlamamız gereken onlarca soru karşımıza çıkıyor. Örneğin;
Tüm puan gruplarında ilk ona giren öğrencilerini tamamı sınavla öğrenci alınan okullarımızdan. O halde başarı okullarımızın mı yoksa bu öğrencilerin mi?
Her bir puan grubunda ilk ona giren öğrencilerini arasında özel okullardan sadece tek bir öğrenci var. Peki, ama anne-babaların aile bütçelerini tüketircesine özel okullara verdikleri büyük paraların karşılığında alınan sonuç böyle mi olmalı?
Toplumdaki sosyo-ekonomik sınıfsal farklılıkları okullar arasında da yarattık. Bu durumu o kadar çok abarttık ki; kimi anne-babalar çocuklarını, başarılı olabilmeleri için toplumdaki bu statüko düzenine uygun olan okullara göndermede kendilerini zorunlu hissettiler. Çocuklarının başarılı olabilmelerinin yegâne kuralının bu olduğuna kendilerini inandırdılar…
Bu inançla da özel ders, dershane, etüt yani gölge bir eğitim sistemi yaratıldı. Şimdi eğitimimiz bu gölge eğitim sistemi, çocuklarımızı da bu devasa baskı altında eziliyor…
Eksik öğretmen, eksik hademe, taşımacılık, kantin ihalesi ya da son günlerin en önemli eğitim gündemi Hala Sultan İlahiyat Koleji gibi tamamen yönetim sorunu olan sorunları “eğitimin temel sorunları” haline getirip sürdürülemez yapılarla uğraşır olduk… Ve ne yazık ki tüm zamanımızı ve enerjimizi de bu sorunlarla ayırır olduk…
Oysa eğitim dediğimiz şey bunların dışında bir şey… Eğitim sistemimizdeki en önemli sorunu yani “çocuklarımızın, aynı yaş grubundaki diğer ülke çocuklarından beceri kazanma açısından çok geride olduğu” sorununu bir türlü göremiyoruz…
Örneğin; 12 yıllık ilk ve ortaöğretim ve 4 yıllık yükseköğretim sonrasında yaklaşık 16 yıl İngilizce öğrenen ve iki kelimeyi bir araya getiremeyen başka bir eğitim sistemi var mıdır? Ya da ana dilinde derdini anlatamayan, anlatmak istediğini yazamayan… Ya da onca uğraşa rağmen bir türlü nitelikli sporcu yetiştiremeyen, spor bilinci kazandıramayan… Ya da ilkokul, ortaokul, lise sıralarından geçip mezun olan öğrencilerin tek bir müzik aleti bile çalma becerisi göstermeyen…
Eğitim sisteminin çocuklarımıza sunduğu anlayış şudur; sıkı çalış, bol soru çöz, şu şablon doğruları iyi ezberle çünkü sana onları soracağım. Bana en doğruyu, en kısa sürede işaretlemen lazım, aksi takdirde başarısız sayılacaksın. Arkadaşın senin en büyük rakibindir. Ondan daha fazla doğru yanıta, daha hızlı sürede ulaşmalısın. Yoksa o başaracak, sen başaramayacaksın. Beceri kazanmana gerek yok, kazanman gereken üniversite. Herhangi bir üniversite kazan ve bir diploma al…
Ya beceriler, tutumlar, değerler; yabancı dil konuşmak, müzik aleti çalmak, kitap okumak, sanatsever olmak, spor yapmak, öznel fikirler söylemek, sorumluluk ve inisiyatif almak… Boş ver onları…
Yeni Nesil Kafası
Eğitimde Başarı Faktörleri
Yeni nesil kafasına göre şekillenmiş bir eğitim sisteminde 4 temel başarı faktöründen bahsedebiliriz.
Birinci faktör öğretmen kalitesi: Öğretmenlerin kalitesi, öğrencinin öğrenme düzeyini etkileyen ve okuldan kaynaklanan en önemli faktör olarak öne çıkıyor. Burada ‘kalitenin’ uçtan uca ele alınması gerektiği vurgulanıyor. Yani eğitimde ‘öğretmen kalitesinin’ sağlanması, yetenekli insanların öğretmen olmaya özendirmeyi, bu kişileri meslekte tutulmasını, gelişim fırsatları sunulmasını sağlıyor.
Eğitimde başarıda ikinci kritik faktör öğretim metodoloji: Bu ikinci faktör, iyi bir sistem kurulması gerektiğine işaret ediyor. Yani eğitimde hedefler net bir şekilde ortaya konulmalı.
Üçüncü faktör eğitimde adalet: Buna göre bir ülkenin tüm çocuklarının eğitimde başarılı olması hedeflenmeli. Yani tek bir seçilmiş gruba ya da coğrafi lokasyona odaklanan değil, ülkenin tümünde eğitim kalitesini artırmaya odaklanan sitemler daha başarılı oluyor.
Beşinci faktör dijitalleşme: Dijitalleşmeye, hem daha iyi veri toplama ve yönetme, hem de öğretme, değerlendirme ve öngörmeye yönelik yenilikçi araçlarla yeni fırsatların kapısını açtığı için önem veriliyor.
Bir Mesaj ve Bir Resim
Gerçek Sorunu Görebilmek
Bazen gerçek sorunun ne olduğunu görmekte zorlanırız. Oysa kendimize dönüp baksak, yaptıklarımızı analiz etmeyi başarabilsek gerçek sorunların neler olduğunu çok daha kolay görebileceğiz.