İlköğretime bağlı okullar bugün, ortaokul ve liseler ise yarın ders başı yapıyor. Benzer şekilde Türkiye’de de okular bugün açılıyor. Üstelik geçmiş yıllardan farklı bir uygulamayla…
TC Milli Eğitim Bakanlığı, 2016-2017 eğitim-öğretim yılının ilk haftasında, tüm resmi ve özel, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında, "15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma" teması ile öğrencilerin seviyeleri dikkate alınarak etkinlikler yapılmasını kararlaştırdı. Buna göre birinci sınıftan, lise son sınıfa kadar tüm okul ve sınıflarda 19 – 22 Eylül tarihleri arasında belirlenen temaya uygun eğitim-öğretim uygulamaları yapılacak. Bu uygulamalar göre; 19 Eylül’de “15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma” konusuyla ilgili broşür dağıtımı ve ders anlatımları, 20 Eylül'de, Türk Dili ve Edebiyatı ve Türkçe derslerinde 15 Temmuz demokrasi kahramanlarına hitaben öğrencilerin duygu ve düşüncelerini anlatan bir mektubun yazılması, 21 Eylül'de "Vatan ve Bayrak" konulu şiir dinletisi, 22 Eylül'de "milli birlik ve beraberlik, vatan sevgisi, demokrasi, yurt bilinci" konularında sohbet, söyleşi veya seminer düzenlenmesi ve 23 Eylül'de de “15 Temmuz Şehitleri” için imam hatip okulları öğrencileri tarafından okunan Kur'an hatimlerinin duası yapılacak…
Yukarıda anlattığım uygulama; “eğitimin gücünü” gösteren en önemli olgulardan bir tanesidir diyebilirim. 15 Temmuz sürecinde ve sonrasında Türkiye’de yaşanan hassas durumu hepimiz fark ediyoruzdur. Beğeniriz veya beğenmeyiz ama bu hassasiyetin insanlara geçirilmesinin en temel yolu eğitim, en önemli dinamiği de eğitimin gücüydü… Ve işte o güç kullanıyor.
Gelelim bize…
Biz eğitimin gücünün farkında mıyız? Örneğin, Kıbrıs Sorununda çözüme en fazla yaklaştığımız günlerdeyiz. Bu konuda eğitimin gücünü kullanmak aklımıza geliyor mu? Okullarımızdaki ilk derslerde; daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, başkalarının fikirlerine daha çok hoşgörülü olmayı, farklı kültürlere saygı duymayı konu almak gibi bir uygulamaya ihtiyacımız yok mu acaba…
Kapısı açık uyuyan bir kültürel davranıştan; her gün yeni bir adli vaka ilke sarsılan bir topluma dönüşmenin önlemini eğitimde arasak… Tecavüz, kundaklama, cinayet haberleri ile sarsılan, “bugün hangi büyük soygun yaşandı?”, “hangi hırsızlık olayları var?” haberlerini günlük sohbetlerden çıkarmanın tek çaresinin eğitimde olduğunu fark etsek…
İşte o zaman çoktan seçmeli soruları çözmede uzman bireyler değil, yerel ve evrensen değerleri içselleştirmiş, 21 yüzyıl becerilerine sahip erdemli ve nitelikli iyi insanı yetiştirmeye daha çok odaklanmış olacağız…
Ve bir şey daha var… Artık her yıl sorunlarla ve sıkıntılarla eğitim yılına başlama alışkanlığımızdan vazgeçmeyi başarabilsek… Bunun için uzun erimli, geleceğe dönük projeksiyonlu stratejik planlar yapmanın önemi kavrayabilsek… Belki de bu plansızlığın sonucudur; okullardaki bina bakım onarım işlemlerini tamamlayamamak, öğretmen atamalarını gerçekleştirememek… Ne dersiniz?
-----------------------------
Aklınızda Bulunsun
Albert Einstein Yine Haklı Çıktı
Einstein’in önermesine göre, zaman, hareket halinde olan nesneler için durgun olan nesnelere göre daha yavaş akıyor. Aynı zamanda kütle çekimine yaklaştıkça da daha yavaş akar.
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görev yapan astronot Scott Kelly, Dünya’nın etrafında saatte 17,500 mil (28,000 km) hızla hareket ederken, Dünyadaki ikiz kardeşi Mark Kelly ise ona göre durgun haldeydi.
Yapılan ilk gözlemler sonucunda Astronot Scott Kelly uzaydayken, o sırada ondan altı saniye daha büyük ikiz kardeşi Mark Dünya’da kalarak rölativiteye göre ondan biraz daha yaşlı olduğu gözlemlendiği bildirildi.
Bu olay, “zamanın genişlemesi” olarak biliniyor ve Kelly kardeşler bu olayın iki durumunu da gözlemeyi sağlıyorlar. Birbirlerine göre ne kadar hızlı hareket ettikleri ve ikisinin de kütle çekimine göreli yakınlığına bağlı olarak ortaya çıkan değişimleri taşıyorlar. NASA araştırmacıları, uzay yolculuğunun vücudu nasıl etkilediğini bu ikizleri kullanarak daha iyi anlamaya çalışacaklar.
--------------------------------
Sıra Dışı Okullar
Eşit Cinsiyetli Okul
Sıra dışı okullara devam ediyoruz. Bu haftaki okulumuz geçen hafta olduğu gibi yine İsveç’ten… Stockholm’de bulunan okulu sıra dışı yapan unsur okulun cinsiyet anlayışındaki farklılık… Bu okuldaki tüm öğrenciler, öğretmenler ve diğer çalışlar mutlak cinsiyet eşitliğine göre hareket ediyorlar.
Bu okulun eğitim müfredatında mutlak cinsiyet eşitliği var. Öğretmenlerin "erkek" ya da "kız" hitap şekilleri kullanması yasak. Verilen ödevler, görevler ve eğitim-öğretim uygulamalarda cinsiyet ayrımı gözetilmiyor. Sistem, öğrencilerin klişeleri yıkıp eşit hissetmelerini desteklemek üzerine tasarlanmış.