Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan yerli un mamulleri sektör temsilcileri, ambalajsız ürünlerin ucuz olduğu için haksız rekabete yol açtığını belirti “denetim” istedi.
Dano Bakery Genel Müdürü Şükrü Dalkılınç “Ambalajsız, uygunsuz şartlarda ve daha ucuza mâl edilmiş ürünler, sektördeki en büyük sorundur”
Ekor Genel Müdürü Sinan Yıldız “Sağlık Bakanlığı’nın verdiği standartlara uyarak ürettiğimiz daha masraflı ürün ile hijyensiz koşullarda üretilen ürün aynı markette raflarda satılıyor”
Göçmenköy Şah Fırını Direktörü Olgun Şah “İnsanlar marketlerde dokunarak ekmeği seçip beğenmediğini bırakıyor. Bu kabul edilemez”
Dila ŞİMŞEK
Kıbrıs’ın kuzeyindeki yerli unlu mamul üretimi sektör temsilcileri, piyasadaki ‘haksız rekabet’ sorununu anlattı, denetim istedi, ambalajsız ürünlerin sorun olduğuna işaret etti. Sektör temsilcileri, sağlık koşullarına uygunsuz üretilen ürünlerin marketlerde satışa sunarak haksız kazanç sağladığını, insan sağlığını tehlikeye attığını ileri sürdü. Temsilciler, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin ise yeterli denetim yapmadığını savundu.
Ortak bir fikirde buluşan fırın sektörü temsilcileri, sağlık yetkililerinden sıkı denetim talep etti. Paketleme, makine, vergi ve benzeri maliyetlerle üretim yaptıklarını dile getiren temsilciler, bu maliyetlerden kaçınan üreticiler ile aynı koşullarda rekabet etmenin adaletsiz olduğunu vurguladı.
Konu ile ilgili YENİDÜZEN’e konuşan Göçmenköy Şah Fırını Direktörü Olgun Şah, yıllardır bu sektörde olduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlara uygun bir şekilde el değmeden, paketleme yaparak ve hijyene özen göstererek üretim yaptığını kaydetti. Şah, “Ancak piyasada çok fazla ekmeği paketlemeden veya yarı paket şeklinde satış var. İnsanlar marketlerde dokunarak ekmeği seçip beğenmediğini bırakıyor. Bu kabul edilemez” şeklinde konuştu.
Dano Bakery Genel Müdürü Şükrü Dalkılınç ise, paketlemeye özen göstererek, el değmeden üretim yapabilmek için makineler ithal ederek, çok daha kontrollü ve maliyetli bir üretim yaptıklarını anlattı. Dalkılınç, öte yandan kara fırınların ise çalı, plastik veya mazotla yaktığı ateşte ekmek pişirdiklerini, paketlemeden veya yarı paketleyerek satış yaptığına işaret etti. Dalkılınç, bunun hem hijyen hem de maliyet açısından haksız rekabete sebep olduğunu söyleyerek “Paketleme ve makine maliyeti olmadan, daha ucuza ürettikleri ürünle bizlerin rekabet etmesi etik değil” dedi.
Ekor Genel Müdürü Sinan Yıldız da bu fikri savunarak, “Sağlık Bakanlığı’nın verdiği standartlara uyarak ürettiğimiz daha masraflı ürün ile hijyensiz koşullarda üretilen ürün aynı markette raflarda satılıyor” diye konuştu. Sağlık yetkililerinin yetersiz denetim yaptığını kaydetti.
“Sektörde hiçbir denetim yapılmıyor”
Sektörün sıkıntılarını anlatan temsilciler, gerek fabrikalarda ve fırınlarda, gerek ise marketlerde yeterli denetim yapılmadığına dikkat çekti. Temsilciler, paketlenmeden veya yarı paketlenerek satılan ürünlerin hijyensiz olduğunu, ürünlerin üzerinde mutlaka tarih yazması gerektiğini anlattı. Sıkı denetim ile sağlıksız koşullarda üretilen ürünler hakkında tedbir alınması gerektiğini ifade eden temsilciler, piyasada ancak bu şekilde daha adaletli bir rekabet ortamı yaratılacağının altını çizdi.
Sektör temsilcileri ne dedi?
Göçmenköy Şah Fırını Direktörü Olgun Şah “Memleketimizde Sağlık Bakanlığı diye bir şey yok”
“Ben bu mesleği 1967’den beri yapıyorum, ama kendi fırınımı Göçmenköy’de 1988’de kurdum. Yani yıllardır bu sektörün içindeyim. Şu anda sadece ekmek çeşitleri yanı sıra birçok unlu mamul de üretiyoruz. Fırıncılıkta şu anda çok büyük sıkıntılar var. Zaten devletten herhangi bir yardım görmüyoruz. 1990’larda, çeşitli hastalık ürettiği için kara fırınların birçoğu kapatılmıştı. Bizler de borçlanarak, maliyetlerle bu mazot, çalı vb. yakılan ateş fırını yerine, fabrika tipinde üretime başladık. Bu çok iyi bir gelişmeydi. Ancak ne yazık ki günümüzde hâlâ kara fırınlar var ve bir izin ile hiçbir denetim yapılmadan satışlarına izin veriliyor. Memleketimizde Sağlık Bakanlığı diye bir şey yok! Sağlık Bakanlığı bir günden bir güne bu fırınları kontrol edip ne şartlar altında üretim yaptıklarına bakmıyor. Bu göründüğünden büyük bir sorundur çünkü haksız rekabete yol açar. Birkaç yıl önce ekmeklerin ambalanjlanması gerektiği söylendi. Bu insan sağlığı için çok olumlu bir hareket. Bizler hemen paketlemeye başladık ve hâlâ ekmeklerimizi bu şekilde satıyoruz. Ancak piyasada çok fazla ekmeği paketlemeden veya yarı paket şeklinde satış var. İnsanlar marketlerde dokunarak ekmeği seçip beğenmediğini bırakıyor. Bu kabul edilemez. Hiçbir denetim yapılmıyor. İnsanlar bu tür şeylerden hasta oluyor. Marketler ve fırınlar Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Dairesi tarafından düzenli olarak denetlenmeli. Üreticilerin çoğu teşvik isteyerek eylemler yapıyor. Bizler de üreticiyiz, ama ne bir teşvik, ne de bir destek göremiyoruz. Paketlerin üzerine özel bir mürekkep ile çıkmayacak şekilde tarihini yazıyoruz. Başkası ise bunu yapmayıp, taze olmayan ürününü de satışa sunuyor. Devlete olan inancımı yitirdim. Çünkü yetkililer, bu dükkanı kapatırsak oy alamayız diye düşünüyor. Ama aslında bu tam tersidir, işinizi düzgün ve hassasiyetle yaparsanız oy alırsınız. Bunların yanı sıra sanayi bölgesinde olmanın verdiği sorunlar da var. Sanayi bölgesinde şebeke suyu yok, çevre düzenlemesi veya temizlik yok. Yazları sanayi bölgesinin arka boşluğuna çöp dökülüyor, kendi imkanlarımla temizletiyorum. Halbuki bunu devletin, belediyenin yapması gerekir… Hangi hükümet gelirse gelsin, bu ne yazık ki böyle. Sıkı denetim istiyoruz.”
Dano Bakery Genel Müdürü Şükrü Dalkılınç “Kara fırınların ürettiği ambalanjsız, uygunsuz şartlarda ve daha ucuza mâl edilmiş ürünler, sektördeki en büyük sorundur”
“Sektörümüzdeki en büyük sorun denetimsizliktir. Kara fırınların ürettiği ambalanjsız, uygunsuz şartlarda ve daha ucuza mâl edilmiş ürünler, sektördeki en büyük sorundur. Çünkü bizler, paketlemeye özen göstererek, el değmeden üretim yapabilmek için makineler ithal ederek, çok daha kontrollü ve maliyetli bir üretim yaparak ürünü satışa sunuyoruz. Ancak kara fırınların paketsiz, sağlık açısından sakıncalı koşullarda daha ucuza yaptığı ürün ile rekabet etmiş oluyoruz ve bu da haksız rekabete sebep oluyor. Bizler fabrikadaki hijyen ve Sağlık Bakanlığı’nın gösterdiği koşullara göre üretim yaparken, başkasının tam tersi şekilde marketlere ürününü vermesi hem biz üreticiler için hem de tüketiciler için sorun doğuruyor. Bu ürünler ne yazık ki denetlenmiyor. Paketleme için maliyet, paketleme vergisi, tarihi, mührü derken ayrı masraflarla karşılaşıyoruz. İthal ettiğimiz makineler de ucuz araçlar değildir. Tüm bunların yanı sıra, kara fırındaki üreticinin plastik vs. ile yaktığı ateşte pişirip, paketlemeden sattığı ekmekle bizim gibi işini dikkatlice yapan üreticiler bir tutulmamalıdır.”
Ekor Genel Müdürü Sinan Yıldız “Sektörün başlıca sorunu, denetimsizlikten doğan haksız rekabettir”
“Sektörümüzde özellikle pazarlamada giderlerimiz çok fazladır. Küçük bir ülkede birçok şirket ile rekabet ettiğimiz için ciddi bir pazarlama stratejisi uygulamamız gerekmektedir. Ancak sektörümüzde, kara fırınların denetlenmemesi, uygunsuz koşullarda ürettikleri ekmek veya diğer ürünleri bir izin alarak satabiliyor olması bizler için haksız rekabet demektir. Şirket olarak, ekmeğin el değmeden üretilip paketlenmesine özen gösterir, paketleme, paketleme vergisi ve bunun gibi maliyetleri de karşılayarak ürünü satışa sunarız. Ancak kara fırınlarda, sağlık koşullarına uyulmadan pişirilip ambalanjsız satılan ürünler de piyasada yer alıyor. Bu hem insan sağlığını tehlikeye atan bir sorundur, hem de üreticiler arasında adaletsizliğe yol açar. Sağlık Bakanlığı’nın verdiği standartlara uyarak ürettiğimiz daha masraflı ürün ile hijyensiz koşullarda üretilen ürün aynı markette raflarda satılıyor. Bunun olması çok yanlıştır. Sektörün başlıca sorunu, denetimsizlikten doğan haksız rekabettir. Sağlık yetkililerinin sıkı denetim ile bu sorunu çözmek adına adım atması gerekir.”