EKONOMİDE YENİ ANLAYIŞLAR LAZIM

Sami Özuslu

Covid-19 süreci KKTC ekonomisi bakımından kötü sonuçlar doğurdu. Henüz tam etkisi görülmedi ekonomik bir deprem yakındır. Arka arkaya iflaslar, ödenemez borçlar ve işsizlik ordusunun büyümesi gibi etkiler görülecek.
Ekonomik çarklar temelde turizm ve yüksek öğrenimle dönüyordu. ‘Lokomotif’ diye nitelenen bu iki sektör, bir ada ülkesi ve izole edilmişlik nedeniyle yanlış değildi.
Ama şimdi bu iki sektörün belinin ne zaman ve nasıl doğrulacağı belirsiz ve alternatifler üzerinde kafa yormak gerekiyor.
Anlaşılan odur ki hükümet inşaat sektörünü ayakta tutabilmek için bazı adımlar attı ve atacak. Özellikle İngiltere ve Türkiye’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin ve hatta Türkiyelilerin ‘virüste güvenli ülke’ diye tanımladıkları Kuzey Kıbrıs’tan ev satın almaları yönünde bir hareketlenme var. Mesela tapu harçları bu yüzden düşürüldü muhtemelen.
İngiltere’de Covid’le mücadelenin ve genelde sağlık sisteminin kötü oluşu, orada yaşayan birçok insanın memleketine geri dönme sürecini tetikleyecek gibi görünüyor.
Türkiye’den de –daha önce demokratik ortam ve sosyal yaşamdaki rahatlık nedeniyle olduğu gibi- yeni bir dalga konut talebi olabileceği konuşuluyor.
Yani emlak piyasası canlanabilir.
Ama yeterli olur mu?

*  *  *

Turizm ve yüksek öğrenimde kaybedilen Pazar payının geri dönüşü beklenirken sadece inşaata bel bağlamak ve sadece oraya odaklanmak doğru olmadığı gibi, bu süreç yeni bir ‘çevre yıkımı’nı da getirebilir.
Planlı kentleşmeyi bir türlü beceremediğimizi, doğa ile uyumlu yapılaşma yerine çok hoyrat şekilde dağları da, denizleri de talan ettiğimizi söylemeye bile gerek yok.
Yeni tip Corona virüsü öncesinin en tartışmalı konularından biri olan İskele-Mağusa-Yeniboğaziçi Emirnamesi’nin dahi yürürlüğe girmediğini, giremediğini unutmadık.
Birçok bölgede çarpık yapılaşmanın önü açıktır ve olası bir talep patlamasında çevrenin korunması için ciddi çaba sarf edilmelidir.
İşin bir tarafı bu…
Diğer tarafı ise ekonomiye bakışta bir değişim gerekliliği…
Mevcut şekliyle zaten kötü durumda olan ve pandemi kriziyle iyice berbat hale gelen ekonomi için yeni bir yol haritası hazırlamanın tam zamanı!..
Turizm, eğitim, inşaat gibi sektörlerin ağırlıklı olduğu, finansal bakımdan Ankara’ya bağımlı, geliri giderini karşılamayan, TL her inişe geçtiğinde elini ayağını kaybeden, kara paranın kayıt altına giremediği, geleceği belirsiz modelden vazgeçebilir miyiz?
Temel soru bu olmalıdır.
Ekonomide para biriminden lokomotif sektör tanımlamasına, güneyle ticaretten üretimi yaygınlaştırmaya ve bilişim sektörüne kadar birçok konuyu masaya yatırıp ‘yeni anlayışlar’ aramak ve bulmak lazım.
Yoksa post-virüs dönemde de ‘aynı tas, aynı hamam’ gidersek, en iyi ihtimalle varacağımız yer, ‘batık KKTC’ olur!..