“Ekonomik kayıp yaratan önemli bir hastalık” 

Yüksek maliyetler nedeniyle üretmekte zorlanan küçükbaş hayvan üreticisi, bir de Mavi Dil Hastalığı ile uğraşmak zorunda... Nisan ve Ekim aylarında Mesarya bölgesinde veya Çamlıbel taraflarında görülen bu hastalık, her dört hayvandan ikisini öldürüyor.

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Yüksek maliyetler nedeniyle üretmekte zorlanan küçükbaş hayvan üreticisi, bu mevsimde bir de Mavi Dil Hastalığı ile uğraş veriyor. Özellikle Nisan ve Ekim aylarında Mesarya’nın doğu bölgesinde ve Çamlıbel taraflarında görülen bu hastalık, küçükbaş hayvana zarar veriyor, öldürebiliyor.

YENİDÜZEN’e hastalık hakkında bilgi veren Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Mustafa Erk, söz konusu hastalığın ülkemizde endemik bir hastalık olduğunu belirtti, bu hastalıkla mücadelede konusunda hayvana direkt müdahale edilemediğini söyledi. Hastalıkla en etkili mücadelenin ancak hastalığa neden olan söz konusu sineğin tüketilmesiyle gerçekleşebileceğini belirten Erk, belediyelerin özellikle çöplük alanları, su birikintisi olan kenarları, kanalizasyon ve taşkınların olduğu bölgeleri ilaçlaması gerektiğini ifade etti.

YENİDÜZEN’e değerlendirmelerde bulunan bazı küçükbaş hayvan üreticileri de, hastalığın bir insana veya bir başka hayvana bulaşmadığını belirti, ancak hastalığın yakalandığı hayvanların birçoğunun öldüğünü söyledi. Küçükbaş hayvan üreticileri, belediyelerin konuyla ilgili olarak ilaçlama yaptığını da ekledi. Hayvan üreticileri, hastalık nedeniyle ölen hayvanların tazminini Genel Tarım Sigortası Fonu’ndan elde ediyor.

 

Kıbrıs Türk Hekimler Birliği Başkanı Mustafa Erk:

“Her yıl Nisan ve Ekim aylarında görülen bir hatalık”

Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Mustafa Erk, Mavi Dil Hastalığı hakkında bilgi verdi, yapılması gerekenleri anlattı. Mavi Dil Hastalığı’nın ülkemizde endemik görülen ve her yıl Ekim ve Nisan aylarında ortaya çıkan sinekler vasıtasıyla dolaşan ve özellikle koyun ile keçi de etkili olan bir hastalık olduğunun bilgisini verdi. Söz konusu hastalığın hayvanlarda yüksek ateş, hamile olanlarda düşük, kuzu veya oğlaklarda da beslenememe sorunları yol açtığını aktararak, bunun sonucunda ölümlerin gerçekleştiğini söyledi. Hastalığın küp düşen denilen sineğin yoğun olduğu bölgelerde etkili olduğunu söyleyen Mustafa Erk, Doğu Mesarya bölgesinde ve Çamlıbel taraflarında görüldüğünü ifade etti.

 

“Çöplük alanlar, su birikintisi olan kenarlar, kanalizasyon ve taşkınların yaşandığı yerler ilaçlanmalı”

Mavi Dil Hastalığı ile mücadele konusunda da değinen Erk, en etkili mücadelenin sineği yok etmekle olabileceğini, bu konuda da belediyelere büyük iş düştüğünü ifade etti.

Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Erk, şöyle devam etti: “Hastalık görüldüğü anda biz Veteriner Dairesi’ne ihbarda bulunuyoruz. Bizler tedavi yöntemi uygulamaya çalışıyoruz ama hastalığın esas önüne geçilebilmesi sinekle mücadele etmekten geçer. Mevsim rüzgârlarıyla birlikte sineğin kilometre karelerce taşındığını varsayarsak, sinek mücadelesi şarttır. Sinek; bir gömeç otunun dibinde veya portakal kabuğunda bile üreyebilen tehlikeli bir sinektir. O yüzden belediyelerin özellikle çöplük alanları, su birikintisi olan kenarları, kanalizasyon ve taşkınların olduğu bölgeleri ilaçlaması gerekiyor. Hastalık çıkan mandıralarda da ilaçlama yapılmalı ve karantina tedbirleri alınmalı.”

 

“Her dört hayvanın ikisi ölüyor”

Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Mustafa Erk, hasta olan her küçükbaş hayvanın ölme gibi bir durumun söz konusu olmadığının ancak, her dört hayvanın ikisinin ölebildiğini ve bunun ülkemiz için ekonomik kayıp nedeniyle mücadele edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söyledi. Erk, “Hastalık viral bir hastalık olduğu için direkt tedavi edemiyoruz. Etkili bir tedavi yöntemi de yok. Biz, hayvanın vücut direncini yükseltecek, ateşini düşürecek belirtilere göre tedavi etmeye çalışıyoruz. Bazıları maalesef ölüyor. Özellikle kuzu-oğlak sınıfına aldığımız hayvanlar ölebiliyor. Yüksek ölümle seyredilen hastalıklardan biri olduğu da bir gerçektir. Her dört hayvandan ikisi ölebiliyor. Ekonomik kayıp yönünden bizim ülkemiz için önemli bir hastalıktır.” 


Küçükbaş hayvan üreticileri ne dedi?

Küçükbaş Hayvancılar Birliği Komitesi Genel Sekreteri ve üretici Serkan Harper:

“Mikrobu alan hayvanlar genelde ölüyor”

“Hastalık yayılabilen bir hastalıktır. Küp düşen dediğimiz sinek, bu hastalığa neden oluyor. Havanın soğuduğu dönemlerde azalır ve kendi kendine kaybolur ancak bu dönemlerde yaygın olan hastalık, mikrobu alan hayvanı genelde ölüyor. Bunun mücadelesi yerel yönetimlerdir. Benim duyduğum bir mandırada şu ana kadar en çok 11-12 hayvan öldü. Bu önemli bir kayıptır. Toplamda 150-200 bin TL’lik hayvanın ölmesinden bahsediyoruz. Genel Tarım Sigortası Fonu hayvan başına %65’lik kısmını tazmin ediyor ama hiçbir üretici böyle bir şey yaşamak istemez.”

 

Küçükbaş Hayvancılar Birliği eski başkanı ve hayvan üreticisi Alpay Orhan:

“İnsan sağlığına zararı olmayan bir hastalık ama hayvanları öldürüyor”

“İnsan sağlığına zararı olmayan bir hastalık… Hayvandan hayvana da bulaşmaz. Küp düşen gibi bir sinek neden oluyor. Ne yazık ki bunun bir aşısı da yok, tedavi süreci uzun, hayvanları hırpalıyor. Genel Yağmur düşmeden bu illetten kurtulamayız. Direkt mücadele edilmediği için sineğin tüketilmesi gerekiyor. Bu konuda da belediyelerin ilaçlama yaptığını biliyoruz.”

Özel Haber Haberleri