Ülkemizde Meclis’teki Başkanlık krizinin devam etmesi ve hastanede bebeklerin mamasına alkol verilmesi sonucu bir bebeğin ölmesi ve 6 bebeğin yoğun bakımda tedavi görmesi toplumda infial ve kızgınlık yaratmıştır.
Bu ana gündemler arasında, Hükümet’e karşı Ekonomik Örgütlerin yaptığı protesto eylemi de, geçtiğimiz günlerde ülke gündeminde yer buldu.
Lefkoşa, Gazimağusa ve Girne gümrüklerinde, 11 ekonomik örgüt “gümrükten mal çekmeme” eylemi gerçekleştirerek basın açıklaması yaptı. Eylem, bu örgütlerin piyasada rekabet güçlerinin eridiği gerekçesiyle yapıldı.
Ekonomik Örgütler tarafından yapılan açıklamalarda, Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan pahalılığın ciddi bir tehdit oluşturduğu vurgulandı. Toplumsal çıkarların bireysel çıkarların önünde tutulması gerektiği belirtilerek, kamu yönetiminde ve ekonomik alanda ciddi reformların şart olduğunu ifade edildi.
Pahalılığın hayatı yaşanamaz hale getirdiği ve pahalılık sorunuyla mücadele etmek için hükümetin tüm gücüyle mücadele edip, acil tedbirler alması gerektiği vurgulandı.
Hükümetin, elektrik, gaz, et ve süt ürünlerinin fiyatlarının düşürülmesi için kamu kaynaklarını kullanarak sübvanse etmesi gerektiği, bunlar yanında Kamu’ da tasarruf tedbirlerinin alınması ve kayıt dışılığın önlenmesinin şart olduğu belirtildi.
Bu adımlar atıldığı taktirde, halkın geçimini kolaylaştırmanın mümkün olacağı ve işletmelerin kaybettikleri rekabet gücünü geri kazanabileceği ifade edildi.
Ekonomik örgütler, bu uyarılar dikkate alınmazsa pahalılığın etkilerinin artacağını, bir çok iş yerinin kapanacağını ve gerekli adımlar atılmadığı takdirde, daha ileri eylemlere geçmekten çekinmeyeceklerini belirttiler.
Elbette, ekonomik örgütlerin yaptığı eylem önemlidir ama maalesef geç kalınmış bir eylemdir. Ekonomik örgütler de, artık bu ülkede yaşadıklarını fark ettiler.
Bu hükümet hangi sorunu çözebilmiştir ki, ekonomik Örgütler bu zamana kadar beklediler. İş dünyasının daha proaktif olması gerekmektedir.
Ekonomik Örgütler, son yıllarda ülkedeki ekonomik sorunlara sessiz kalmışlardır. Hükümet in yanlış politikalarına ve icraatlarına, bugüne kadar etkili bir tepki göstermemişlerdir. Yakın zamanda, geç de olsa bu konuda bir uyanışa geçtiklerini ve seslerini yükseltmeye başladıklarını görüyoruz.
Ekonomik örgütler bu ülkede yaşamıyor mu? Hükümet, bu güne kadar, hangi sorunu çözebildi ki? Niye bu kadar beklediler?
Sivil toplum örgütleri, sendikalar ve muhalefet partileri, Hükümet icraatlarını eleştirirken ve eylem yaparken, ekonomik örgütlerin ve iş dünyasının sessiz kalması düşündürücüdür ve halk arasında büyük tepki çekmektedir.
Özellikle son üç yıldır enflasyon giderek artmakta, fakat bu süreçte ekonomik örgütlerin pek sesi çıkmamakta, Hükümet’e eleştiride zayıf kalmakta ve harekete geçmemektedirler.
KKTC’de, 2022 yılında yüzde 94.5, 2023 yılında yüzde 83,6 ve bu sene ilk dokuz ay itibarırıyle, yıllık enflasyon yüzde 64.5 düzeyinde seyretmektedir ve enflasyon konusunda, yıllardır Ekonomik örgütlerin tepkisi çok cılız olmaktadır.
Halk arasında, demek ki arka planda bir pazarlık vardı, bu nedenle ses çıkarmadılar, talepleri karşılanmayınca da harekete geçtiler diye iddialar dolaşmaktadır.
Öte yandan, asgari ücret artışlarının çok yüksek olduğunu vurgulayan ekonomik örgütlere bir şeyi de hatırlatmak istiyorum. Asgari ücret ve hayat pahalılığı artışları, çalışanlar için bir bonus değil, kayıpların telafisi anlamına gelmektedir.
Bu konu bazı çevrelerce karıştırılmaktadır. Bu artışlar, eşel mobil sistemine göre, enflasyon nedeni ile kaybedilen alım gücünü yerine koyma çabasıdır.
Unutulmamalıdır ki, ekonomik örgütler ve iş dünyası, dünyanın her yerinde hükümetleri eleştirme ve etkileme gücüne sahiptir. Ancak, bu gücün zamanında ve etkili bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
İş dünyasının gücü çok önemlidir, ama bunu iş işten geçtikten sonra, ekonomik ve sosyal sorunlar büyüdükten sonra değil, zamanında, sorunların ve yanlış icraatların başlangıcında yapmalısınız.
Hükümet’in sorunları çözmesi ve yanlış icraatlar yapmaması için, ekonomik örgütler, Hükümet üzerindeki baskıyı ve eleştirileri artırmalıdır.
Biraz da, iş dünyası hükümeti sıkıştırsın. Neden hep sendikalar, muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri sıkıştırmak zorunda kalsın ki? İş dünyasının eylemleri toplumsal muhalefete güç katacaktır.
Ekonomik örgütlerin ve iş dünyasının , geçmişte, enflasyon, hükümetin ihale yolsuzlukları, elektrik kesintileri, narenciyedeki kaos, hastanelerde ilaç eksikliği, okullarda konteynerlerde eğitim yapılması gibi temel sorunlara yönelik yeterince tepki göstermediğini ve güçlü bir eleştiri yapmadığını çok iyi biliyoruz.
Bakalım, bundan sonra Hükümet’e karşı eleştirilere ve eylemlere devam edecekler mi? Hep birlikte göreceğiz.