Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekili Fikri Toros, Hükümetin açıkladığı Ekonomik Tedbirler ve Destek Paketi'nin adaletten yoksun ve kabul edilemez olduğunu belirterek, ekonomik paketin, krizden kaynaklanan arz ve talep şokunu ele alacak şekilde kurgulanmadığı için bir yıkıma yol açacağını dile getirdi.
"Covid-19 krizinin ekonomik etkileri yönetilirken, dar ve sabit gelirli çalışanları koruyarak ekonomik aktivitenin devamını sağlayacak önlemlere öncelik verilmeliydi" diyen Toros, bunun, ekonomiye “taze kan” niteliğinde ek kaynak pompalamakla mümkün olabileceğini aktardı.
"Diğer ülkelerdeki gibi ek kaynak şart"
Kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında ekonomiye ek kaynak sağlanması gerektiğini vurgulayan Toros, diğer ülkelerden örnekler vermek gerekirse Amerika Merkez Bankası’nın ilk etapta sağladığı 2 trilyon Dolar, Avrupa Merkez Bankası’nın sağladığı 750 milyar Euro ve IMF’in sağladığı ek kaynaklar gibi" dedi.
Hükümetin açıkladığı “ekonomik tedbirler ve destek paketi”, krizden kaynaklanan arz ve talep şokunu ele alacak şekilde kurgulanmadığı için bir yıkıma yol açacağını vurgulayan Toros, her kesimden gelen sert tepkilerin bunu teyit etmekte olduğunu söyledi.
"Adaletten yoksun ve kabul edilemez"
Fikri Toros, "kamu çalışanları ve emekli maaşlarında %50’lere varan oranlarda bir kesinti yapılması; Belediyelere sağlanan katkılarda 25% kesinti yapılması; Özel sektör çalışanlarına sağlanacak olan aylık TL 1,500 desteğin sadece KKTC ve TC uyruklulara sınırlandırılması; Ekonomik çarkın dönebilmesi için gerekli olan tüketim gücünü ve haliyle talebi daraltacaktır" dedi.
Toros, ayrıca, özel sektör çalışanları arasında üçüncü ülke uyruklulara yapılan ayrımcılığın insani değerlerle bağdaşmadığı gibi, adaletten yoksun ve kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Toros, "bunların yanısıra, faaliyetlerinin durmasıyla iş mağduriyetine uğrayan işletmelerin fahiş finansman maliyetlerinde herhangi bir indirim; vadesi gelen çeklerde yaşanması olası ödeme güçlüklerini hafifletecek bir düzenleme; ve vergi ödeme tarihlerinde bir erteleme olmaması, nakit akışlarını sekteye uğratacak, karşılıksız çek ve tahsili gecikmiş alacakların artmasına neden olacaktır. Tüm bunlar tedarik zincirine de engel teşkil edecektir.
Türkiye’de, çalışanı işten çıkarmamak kaydıyla, sektör ayrımı yapmaksızın işletmelere 6 ay faizsiz, ve 36 aya varan %7.5 faizli finansman olanakları yaratılmıştır" ifadelerini kullandı.
"Faiz destek programı geliştirilebilir, borç faiz oranlarında bir indirim sağlanabilirdi"
Hükümetin almış olduğu ekonomik kararları eleştiren Toros, şu önerilerde bulundu:
Kararlar çerçevesinde yaratılmaya çalışılan fonlar ve maaş kesintileri yerine aşağıdaki enstrümanlara yapılsaydı, alım gücü korunur, işletmeler azami üç ayda gelirlerini normalleştirir ve çalışanların da işlerini kaybetme riski ortadan kaldırılırdı. Merkez bankası ticari bankalara ek likidite sağlayarak, borçlulara faiz desteği ve borç yapılandırma imkanları sağlanabilirdi.
İşletmelerin finansal sağlıkları için, devlet destekli bir program çerçevesinde Merkez Bankası reeskont kredisi, Kalkınma Bankası işletme kredisi, ve özel KOBİ destek finansmanı gibi imkanlar yaratılabilirdi.
Tasarruf Sigortası Mevduat Fonu katkı priminden karşılanmak üzere, bir faiz destek programı geliştirilebilir ve bu da borç faiz oranlarında bir indirim imkanı yaratabilirdi.
İç borç finansmanı kullanılabilirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bulunan fonlar esas amacı olan istihdam desteğine yönlendirilebilirdi.
Dış kaynak desteği temin edilmesi yönünde etkili diplomatik girişimler yapılabilirdi."
Toros, son olarak "bu tür krizlerin sosyo-ekonomik etkilerine karşı mücadelede başarının sırrı, sabit ve dar gelirli hane halkı ile özel sektör işletmelerini güçlendirmekte yatar; fakirleştirmekte değil" ifadelerini kullandı.