Türkiye ile imzalanan “İktisadi ve Mali İşbirliği” protokolü, irade devrine mi kapı aralayacak?
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın:
Halk düşmanlığıyla eşdeğer ve yıkım
-“Ekonomiyi geriletecek, halkın alım gücünü düşürerek, üretimden koparacak, hatta üretilenlerin dahi satılmasına fırsat yaratmayacak bir model. Asla kabul etmeyeceğiz.”
- “Ses çıkaramayan, edilgen, sürekli olarak bağımlı bir toplum yaratılmaya çalışılıyor. Bizlerin bu protokolü kabul etmesi mümkün değil. Bedeli ne olursa olsun, bu yıkımı ve yok oluşu kabul etmeyeceğiz.”
Türkiye ile imzalanan protokol 36 gün sonra ortaya çıktı. Kamuoyunda ciddi tepki çekti, Başbakan Üstel, “Kimse öküz altında buzağı aramasın” yorumunu yaptı. Bu protokol Kıbrıslı Türklere ne kaybettirecek?
“Protokol; iktisadi ve mali işbirliği protokolü olmasına rağmen, ekonominin geliştirilmesi, üretimin teşviki, reel sektörün desteklenmesi, kullandığımız para birimi olan TL’nin enflasyonist kayıplarının giderilmesi ile ilgili hiçbir şey yok.
Bütün bunların aksine, protokolde, çalışanların kazanılmış haklarını gasbeden, örgütlülüğü etkisizleştiren, eylem yapma özgürlüğüne sınırlama getiren, düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran bir anlayış hakim. Protokoldeki anlayışın hayat bulması halinde alım gücü daha da düşecek, yokluk ve yoksulluk daha da derinleşecektir.
Protokolde ayrıca, adaletsiz ve keyfi bir kaynak dağıtımı öngörüsü ile birlikte sosyo-kültürel yapıya müdahale anlayışının yer aldığını görüyoruz.
Protokol, özelleştirmelere kapı aralayan bir anlayışa da sahip. Devlet Piyangosu, Limanlar ve Kıb-Tek gibi temel değerlerimizin özelleştirilmesi öngörülmektedir.
Protokol, Kıbrıs Türk halkını ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda ileriye taşıyacak bir noktada değil. Tam aksine, protokolün ekonomiyi gerileten, halkın alım gücünü düşüren, üretimden koparan, hatta üretilenlerin dahi satılamayacağı bir model yaratacağını görüyoruz. Kıbrıs Türk toplumunu, ‘dizayn’ etmeye yönelik bir protokol olduğunu söylemek mümkün. Ses çıkaramayan, edilgen, sürekli olarak bağımlı bir toplum yaratılmaya çalışılıyor. Bizlerin bu protokolü kabul etmesi mümkün değil.”
Bu dönemde muhalefet ne yapacak? Yol haritası belirlendi mi?
“CTP, hem meclis içinde, hem meclis dışında tüm platformlarda var gücüyle mücadele edecek. Protokolle ilgili şu an itibarıyla bir yol haritası belirlemiş değiliz. Ancak, en kısa sürede yetkili organlarımızla kendi içimizde değerlendirmeler yapacağız. Sendikalar, sivil toplum örgütleri, ilgili paydaşlarla birlikte çıkış yolu bulmaya çalışacağız. Bedeli ne olursa olsun, bu yıkımı ve yok oluşu kabul etmemiz mümkün değildir. Öngörülenler halk düşmanlığıyla eşdeğerdir. Mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Ulusal Birlik Partisi Milletvekili, Meclis Grubu Başkan Vekili Özdemir Berova:
İrade devri nerede?
-“Hiçbir şey yapmadan hayatı düzeltmek olmaz. Protokol, nerede irade devrine yol açacak? Bu böyle yapılırsa hangi maddesinde irade devri olur, söylesinler. Ben öyle bir şey görmedim.”
- “Türkiye ile imzalanan protokole, gereğinden fazla içeriğinden farklı tepkiler var. Muhalefetin görevi eleştirmektir. Son zamanlarda eleştirmekten daha farklı bir yol izleniyor. Polarizasyona gideceksek, zor günlerden geçeceksek bu adım yapıcı olmaz, yıkıcı olur.”
Türkiye ile imzalanan protokol 36 gün sonra ortaya çıktı. Kamuoyunda ciddi tepki çekti, Başbakan Üstel, “Kimse öküz altında buzağı aramasın” yorumunu yaptı. Protokolü nasıl değerlendirirsiniz?
“Protokolü gördüm ancak detaylı incelemedim. Geçmiş zamanki protokollerden farklı aşırı unsurlar içermiyor. Yapılması gereken eylem planları var. Bu eylem planları çerçevesinde geçmiş protokollerde olup, bu protokole aktarılan konular var. Tüm bunlar nedeniyle, bu denli, çok aşırı karşı çıkılmasına ve tepki gösterilmesine anlam vermek gerçekten zor. Protokolün detayı üzerinde tabii ki Meclis’te tartışılacak, çalışacağız.
Ülke için doğru olan hamleleri yapmak durumdayız. Hiçbir şey yapmadan ekonomiyi düzeltmek beklenemez. Bir şeyler yapmak durumundayız. Yapacağımız şeylerle de ekonominin daha iyi yönlere gelmesi için adımlar atmak durumundayız. Dünya global kriz içerisinde. Avrupa’da 2’inci dünya savaşı sonrası soğuk savaş söz konusu. Ekonomi her yerde kötü. Bunları aşabilmek için, ülkeyi düzlüğe çıkarmamız gerekir. Hiçbir şey yapmadan hayatı düzeltmek olmaz. Protokol, nerede irade devrine yol açacak? Bu böyle yapılırsa hangi maddesinde irade devri olur, söylesinler. Ben öyle bir şey görmedim.
Protokole yönelik tepkileri iktidardaki bir partinin vekili olarak nasıl yorumlarsınız?
“Türkiye ile imzalanan protokole, gereğinden fazla içeriğinden farklı tepkiler var.
Protokol, Resmi Gazete’de yeni yayımlandı. İlk imzalar atıldığında, grup toplantısında okuyarak, geçmiştik. Hızlıca geçtiğimiz metin üzerinde anormal bir şey görmemiştim.
Muhalefetin görevi eleştirmektir. Son zamanlarda eleştirmekten daha farklı bir yol izleniyor. Polarizasyona gideceksek, zor günlerden geçeceksek bu adım yapıcı olmaz, yıkıcı olur.”