Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türk Lirası’nın aşırı değer kaybından dolayı ekonomide yaşanan sıkıntılar konusunda toplumsal dayanışma içinde hareket edebilmenin önemine işaret ederek Kıbrıs Türk halkının bunu başarabilecek yeteneğe sahip olduğuna inandığını söyledi.
Akıncı, krizlerin beraberinde fırsatlar da getirdiğini belirterek ülkenin uzun soluklu reformlara duyduğu ihtiyacı vurguladı.
TL’deki değer kaybında ekonomi dışı bazı unsurların söz konusu olduğunun görülmekle birlikte, konuya ekonomik akıl ve ortak akılla yaklaşılmasının doğru olacağını ifade eden Akıncı, ülkelerin siyasal, hukuksal yapılarının da ekonomik gelişmelerle yakından ilgili olduğunu kaydetti.
Ekonomiyi yakından ilgilendiren bazı reformların artık ertelenmemesi gerektiğini ve kamu reformunun da bunlardan biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Yolsuzluğa karşı daha ciddi tedbirler almamız, rekabet edebilirlik ve iş yapabilirlik standartlarını daha iyi bir seviyeye yükseltmemiz, kayıt dışılığı asgariye indirecek koşulları geliştirmemiz, kara para aklama riskine karşı daha hassas bir mücadeleyi yürütmemiz ve bunların takipçisi olmamız kaçınılmazdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı, mesajında Kıbrıs sorunuyla ilgili de mesajlar verdi, eylül ayının Kıbrıs konusu açısından önemli bir ay olmaya aday olduğuna işaret etti ve “Artık neredeyse herkes anlamıştır ki, bundan sonra ucu açık yıllar sürecek müzakereler dönemi kapanmıştır. Eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşanacak yeni ortak bir yapıyı kurma iradesinin var olup olmadığı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından araştırılacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kurban Bayramı nedeniyle BRT’den ve diğer TV kanallarından yayımlanan mesajında, halkın bayramını kutlayarak, ekonomide yaşanan gelişmeler, alınması gereken tedbirler ve Kıbrıs sorunuyla ilgili mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, TL’deki ciddi değer kaybının son zamanlarda anormal boyutlara ulaştığına işaret ederek, birkaç gündür tersine bir gidiş söz konusu olmakla birlikte yine de halkın alım gücünün olumsuz etkilendiği ciddi bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtti.
EKONOMİK VE ORTAK AKIL
“TL’nin bu ölçüde değer kaybına uğramasında, ekonomi dışı bazı unsurların söz konusu olduğu görülmekle birlikte, konuya ekonomik akıl ve ortak akılla yaklaşılmasının doğru olacağı ortadadır” diyen Akıncı, ekonomik yapının gücünün, sarsıntılar karşısında daha dayanıklı olmayı sağladığını, günümüzde ekonomik yapının diğer alanlardan tamamen bağımsız olarak da değerlendirilemeyeceğini kaydetti.
Akıncı, KKTC Merkez Bankası’nın TL üzerinde herhangi bir kontrolünün söz konusu olmadığına işaret ederek bu paranın dolaşımdaki miktarını da faizini de saptama yetkisinin KKTC’de olmadığını, buna rağmen hükümetin eli kolunun tamamen bağlı da olmadığını söyledi.
Bazı başka tedbirlerle yurttaşların sıkıntılarını belli ölçülerde rahatlatacak adımlar atılabileceğini, nitekim bu konuda bazı önlemlerin Meclis’te de tartışmaya açıldığını, içinde bulunulan koşullarda gerçekçi şekilde uygulanabilecek olanın en iyisini yapmaya çalışmak gerektiğini kaydederek, Cumhurbaşkanlığı’nın da ekonomin danışmanının tavsiyeleri ışığında bazı görüşleri hükümete aktardığını, aktarmaya devam edeceklerini kaydetti.
Akıncı, “Böylesi dönemlerde toplumsal dayanışma içinde hareket edebilmek önemlidir. Kıbrıs Türk halkı olarak bunu başarabilecek yeteneğe sahip olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“BAZI REFORMLAR ARTIK ERTELENMEMELİ”
Döviz krizinin bir süre sonra geride kalabileceğini ancak ekonomik bir takım reformların artık daha fazla ertelenmemesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, yıllardır gündemde olan kamu reformunun bunlardan biri olduğunu söyledi.
“DÜZGÜN VE ŞABİBESİZ BİR KAMU YÖNETİMİ”
“Kıbrıs Türk halkının mutlu ve huzurlu bir geleceğe ulaşabilmesinin temel araçlarından biri iyi çalışan bir ekonomik düzenimizin olmasıdır; bunun da olmazsa olmazlarından birisi, düzgün ve şaibesiz işleyen bir kamu yönetiminin varlığıdır” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Bir başka deyişle, kamu yönetimi, kamu yararını ve sürdürülebilir çevreyi de gözeten bir şekilde çalışılmasını sağlayacak hukuki alt yapıyı tesis etmekle ve bunları herkese eşit şekilde uygulamakla mükelleftir. Bunu başaran kamu yönetimlerinin olduğu yerlerde, kayıt dışı ekonomi, kara para aklama ve yolsuzluk düşük olurken, iş yapabilmek kolay, rekabet gücüyse yüksek olmaktadır. Bizde ise maalesef bu anlamda ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.”
“YOLSUZLUĞA KARŞI CİDDİ TEDBİR ALINMALI”
Yolsuzluğa karşı daha ciddi tedbirler alınması, rekabet edebilirlik ve iş yapabilirlik standartlarını daha iyi bir seviyeye yükseltmek, kayıt dışılığı asgariye indirecek koşulları geliştirmek, kara para aklama riskine karşı daha hassas bir mücadeleyi yürütmek ve bunların takipçisi olmanın kaçınılmazlığına işaret eden Akıncı, bunların günübirlik kararlarla değil, kapsamlı reformlarla sonuçlandırabilecek konular olduğunu ama artık bir yerden başlamak gerektiğini vurguladı.
EURO’YA GEÇİŞ…
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ekonomiyi, döviz konusunu konuşurken, eminim ki birçoğunuz ‘Kıbrıs sorunu çözülse Euro’ya geçsek bu dertlerden kurtulurduk’ demektesiniz. Kuşkusuz ki bu düşünce bir bakıma doğrudur. Ne var ki gerçeğin tümü bununla sınırlı değildir” diyerek Euro kullandıkları halde birkaç yıl önce Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşanan büyük ekonomik krizleri hatırlattı.
“KRİZLER BERABERİNDE FIRSATLAR DA GETİRİR”
“Yunan halkı ve Kıbrıs Rum toplumu ciddi sorunlarla karşı karşıya geldiler. Avrupa Birliği yardımları ve ekonomilerinde attıkları önemli köklü adımlar sonrasında yavaş yavaş düzlüğe çıkmaya başladılar. Bu nedenle uzun soluklu reformlara bizlerin de duyduğu ihtiyacı bir kez daha vurgulamayı gerekli görmekteyim” diyen Akıncı, krizlerin beraberinde fırsatlar da getirdiğini söyledi.
Akıncı, bunlardan yararlanmanın ise toplumların ve devletlerin inisiyatiflerine kaldığını belirterek şunları ifade etti:
“Yaşanan bu kriz de Türkiye‘ye, ait olduğu siyasi ve fiziki coğrafyayı ve bu coğrafyadaki ilişkilerin önemini daha net biçimde göstermiştir diye düşünüyorum. Daha açık bir ifadeyle Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin yeniden iyiye doğru gitmesi imkanı doğmuş görünüyor. Bunun için kuşkusuz ki tarafların üzerine düşeni yapmaları gerekir. Yanı sıra, Türk-Yunan ilişkilerinin, tutuklu iki Yunan askerinin serbest kalması ile daha iyi bir noktaya gelmesi de söz konusu olabilir. Türk-Yunan ilişkilerinin gelişmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği yöneliminin devam etmesi hiç şüphe yok ki Kıbrıs için de yararlı olacaktır.”