Eksomedoş ve Strovulos’ta yeni kazılar…

Sevgül Uludağ

KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Demet Karşılı’dan aldığımız bilgilere göre, Kayıplar Komitesi Eksomedoş (Düzova) ve Strovulos’ta yeni kazılar başlatmış bulunuyor.

Eksomedoş’ta (Düzova) bazı Kıbrıslırum “kayıplar”ın bulunduğu düşünülen kilisenin doğusundaki bir arazide kazılara başlanırken, Strovulos’ta da bazı Kıbrıslıtürk “kayıplar”ın arandığı bir kuyu kazısı gerçekleştirilmiş bulunuyor.

Kayıplar Komitesi’nin diğer kazıları ise Lapta’da “Celebrity yanı”nda, Kızılbaş’ta Domuzcular Burnu/Trahonas askeri bölgesinde, Alsancak’ta (Karava), Hamit Mandrez’de sanayi bölgesinde, Lefkoşa’da Tekke Bahçesi’nde ve Karmi’de askeri bölge içerisinde sürdürüldü.

Haftaya yeni kazıların başlaması bekleniyor… Kayıplar Komitesi kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.

ON SENE ÖNCEKİ BİR YER…

Eksomedoş’taki (Düzova) alanı bundan tam on yıl önce, 6 Temmuz 2010’da, Kayıplar Komitesi’nin o dönemki Kıbrıslıtürk Üye Yardımcısı Uğur Umar, Kayıplar Komitesi’nin o dönemki Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis, Kayıplar Komitesi’nin o dönemki Kazılar Koordinatörü Antropolog Okan Oktay ile Kayıplar Komitesi’nin o dönemki araştırma görevlisi Yusuf Özkum’la birlikte ziyaret etmiştik – o dönem Kallis, bu alanın kazılması gerektiğini söylemekteydi ve burasının araştırılması gerektiğini anlatmaktaydı… Uğur Umar ne yazık ki genç yaşta aramızdan ayrıldı, vefat etti… Kallis komitedeki görevinden ayrılarak İnsani İşler Komiserliği’nde çalışmaya başladı, Okan Oktay artık Kazılar Koordinatörü değil, araştırmacı oldu ve Yusuf Özkum da araştırma görevlisi değil artık… O günlerde bu sayfalarda şöyle yazmıştık gittiğimiz bölgeleri ve gördüğümüz yerleri:

“Düzova ve Aslanköy’de olası gömü yerleri...

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Yardımcısı Uğur Umar, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis, Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Antropolog Okan Oktay ile Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Yusuf Özkum’a dün (6 Temmuz 2010, Salı) Düzova (Eksomedoş) ve Aslanköy (Angastina) yöresindeki bazı olası gömü yerlerini gösterdik.

Daha önce bize bir Kıbrıslıtürk şahidin göstermiş olduğu bu noktaları incelemek ve yurdumuzdaki “kayıplar”ın bulunmasına gönüllü olarak katkıda bulunmak üzere Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte dün önce Düzova’ya (Eksomedoş) gidiyoruz...

İlk durağımız bir inşaat alanı... Düzova’nın (Eksomedoş) eski girişindeki bu alana, bir Kıbrıslıtürk şahide göre, 1974’te savaşta ölmüş olanlar toplanarak şiroyla gömülmüş. Kıbrıslıtürk şahidimize göre, 1974’te ikinci harekattan sonra bu köyün korunması, Çukurova (Kurumanastır) ve Yeniceköylü (Petra tu Diyeni) mücahitlere verilmiş. Mücahitler köye ilk girdikleri zaman, çevrede bazı ölü Kıbrıslırumlar görünce, bunları toparlayıp okurumuzun iddiasına göre, şu anda cami inşaatı devam edilen bu arasaya gömülmüşler.

Kayıplar Komitesi yetkilileri tellenmiş olan ve bir cami, bir de cami lojmanı olmak üzere inşaatın devam ettiği bu alanı, tellenmiş alanın dışından inceliyor. Bu alanda olası bir toplu mezar bulunup bulunmadığını araştırmak aslında çok da zor olmasa gerek. 1974’te bu köye gönderilmiş olan Kurumanastırlı ve Yeniceköylü eski mücahitleri bulmak, bu olası gömü alanının bu arsanın neresinde olduğunu göstermelerini istemek herhalde çok zor değil. Bana bu alanı gösteren Kıbrıslıtürk şahit, “K.’nın evine yakın bir noktaya gömüldülerdi” diye bilgi vermişti. Kazılar Koordinatörü Okan Oktay, tellenmiş alanın içini usulca dolaşıp etrafa şöyle bir göz atıyor. Sonra oradan ayrılıp köyün içlerine gidiyoruz...

Köyün içerisinde daha önce kazı yapılmış ama hiçbirşey bulunamamış bir alan var. Buraya “Landa” deniliyormuş. Kayıplar Komitesi yetkilileri bize daha önce kazı yapmış oldukları yeri işaret ediyorlar – burada büyük servi ağaçları var.

Ksenofon Kallis buraya daha önce gelmemiş, ilk kez bu alanı görüyor ve bu alanın arkasında başka bir alan buluyor...

“Aslında ‘Landa’ dedikleri servi ağaçlarının olduğu yer değil, burası olabilir... Bak, doğal bir çukurluk var bütün bu alanda...” diye anlatıyor. Durup burasının fotoğraflarını çekiyoruz.

Bir zamanlar Eksomedoş’ta (Düzova) yaşayan Kıbrıslırumlar için “Landa”, kerpiç tuğlası üretmek için toprak aldıkları, “kamuya ait” bir alanmış. Buradan sürekli toprak alır, kerpiç evler için kerpiç tuğlası üretirlermiş. “Mesarya’da daha çok kerpiçten yapılırdı evler” diyor Kallis. “Landa”, “Su birikintisi” anlamına geliyormuş Rumca’da. Bu alandan sürekli toprak aldıkları için bu alanın ortası çukurmuş ve yağmur yağdığı zaman suyla dolarmış. O nedenle buraya “Landa” diyormuş Kıbrıslırumlar. Burada bir şey yetişmezmiş...

1974’te savaş nedeniyle Kıbrıslırumlar köyden kaçtığı zaman, bazı yaşlı veya yatalak Kıbrıslırumlar geride kalmışlar. Yaşlı Kıbrıslırumlar’dan birisi, bu alana bakan küçük evciğinin üst kattaki odasından, “Landa”ya şiroyla ölülerin gömülmüş olduğunu görmüş. Daha önce “Landa” diye tanımlanıp kazılan servi ağaçlarının altında herhangi bir şey bulunamamış. Kallis şimdi “Landa”nın servi ağaçlarının altında değil, bulunduğumuz noktada olduğundan kuşkulanıyor. Bu konuda araştırma yapacakmış. Aslında bunu da anlamak çok kolay çünkü Eksomedoşlu yaşlı bir insanı köye getirip “Bize Landa’yı göster bakalım” demek yeterli... Eğer herhangi bir kuşku varsa, böylece kuşkular giderilebilinir. Eğer “Landa” daha önce kazılan yer değil de şimdi gördüğümüz noktaysa, o zaman burası da kolaylıkla araştırılabilinir...

Eksomedoş’tan (Düzova) ayrılıp Aslanköy’e (Angastina) gidiyoruz. Aslanköy’ün çıkışında, tepeciklere doğru harnıp ağaçlarına gitmek üzere Okan Oktay toprak bir yolcuk buluyor... Önce tarlalardan geçiyoruz, sonra toprak yola girip, harnıpların yanında duruyoruz. Kıbrıslıtürk şahit bana bu harnıp ağaçlarının altında 12 veya 14 tane Kıbrıslırum’un cesedinin bulunduğunu, bunlardan bir tanesinin kolunun veya bacağının alçıda olduğunu anlatmıştı. Bu şahıs Angastinalı bir Kıbrıslırum imiş.

Angastinalı bir Kıbrıslırum da bana, aslında bu bölgede bazı eski gaminiler bulunduğunu söylemiş ve gaminileri de araştırmamızı önermişti. Yusuf Özkum, bu bölgeyle ilgili çizim yaptığını hatırlıyor... Otların arasında ilerliyoruz... Çevreye bakıyoruz... Bazı yerlerde devasa çukurlar var. Bunlar eski gaminiler miydi yoksa başka bir nedenle mi bu çukurlar açılmış? Gitmiş olduğumuz alan, askeri bölgenin dışında sivil bir bölge... Burasının iyice incelenmesi ve kazılması gereken alanın daraltılması gerekiyor.

Angastina’dan (Aslanköy) ayrılıp bu kez Yeniceköy-Çukurova kavşağını bulmaya gidiyoruz. Kavşağın tam karşısındaki toprak yolcuğa giriyoruz. Epeyi bir ilerledikten sonra, köylülerin “Kilisecik” dedikleri yıkık kiliseciğe geliyoruz. Mora’ya (Meriç) çok yakınız, uzaklardaki efgaliptoları görebiliyoruz... Kıbrıslıtürk şahit bana bu kilisecikte iki veya üç Kıbrıslırum’un ölü olarak görüldüğünü, bunlardan birinin subay üniforması giydiğini anlatmıştı. Yıkıntılara tırmanıyoruz... Etrafta “Gufi” diye bilinen Kıbrıs’ın zehirli yılanından geride kalan deri parçaları var. Yılanların yuvaları buralarda olmalı, burada deri değiştiriyorlar... Bir deliğe işaret ediyorum, Okan Oktay’a, “Acaba bu yuvaları olabilir mi?” diyorum.

“Olabilir, bu bir yılan yuvası” diyor.

Bir okurum da bu bölgeden su borusu geçirecekleri zaman şiroyla kazarken kepçesine bazı insan kemiklerinin geldiğini, kazıyı durdurup su borularını başka bir noktadan geçirdiğini anlatmış ve “Kiliseciğin yıkıntılarına, toprak yığınlarına bakınız” diyor.

Kilisecikten az uzakta Uğur Umar, bir çukuru inceliyor. Burası da biraz kuşkulu görünüyor... Bu yıkıntıların da, bu çukurun da araştırılması gerekiyor...

Kayıplar Komitesi yetkililerine bu yerleri gösterdikten sonra Lefkoşa’ya dönüyoruz... Bana bu yerleri göstermiş olan Kıbrıslıtürk şahide sonsuz teşekkürler... Bu konularda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımdan ricam, beni isimli veya isimsiz olarak, 0542 853 8436 numaralı telefondan aramaları... Bir şey biliyorsanız, lütfen beni arayınız ve bildiklerinizi paylaşınız...”


Tekke Bahçesi için Bakanlar Kurulu’ndan karar çıktı…

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nin, Cumhurbaşkanlığı’nın girişimleri üzerine Tekke Bahçesi’nde yürütmüş olduğu kazılarda, 1974’te kendi isimleri altındaki mezarlara değil, beş kişi bir arada toplu mezara gömülmüş olarak bulunan Kıbrıslıtürkler için Bakanlar Kurulu tarafından iki yeni karar alınarak dünkü resmi gazetede yayımlandı. Kararlardan birinde  şöyle denildi:

“TE(K-I)309-2019 sayı ve 5.3.2019 tarihli Bakanlar Kurulu kararı uyarınca Tekke Bahçesi Şehitliğindeki Hüseyin Ali Arabacı adındaki mezar açılmış ve içerisinden; Hüseyin Ali Arabacı, Ecvet Yusuf, Yüksel Ahmet Dereli, Kadir Mehmet ve Ali Mehmet Kırma'ya ait olduğu tespit edilen iskelet ve/veya kemikler bulunduğundan Hüseyin Ali Arabacı'nın açılan kendi mezarına defnedilmesi, diğer dört kişinin ise defnedilebilmeleri için adlarına bulunan mezarların açılması ve açılan mezarların boş olması durumunda bu kişilerin adlarına bulunan mezarlara defnedilmesi, ayrıca mezarların boş olmaması durumunda ise o  mezarda bulunan iskelet ve/veya kemikler için kimliklendirme çalışmalarının başlatılarak yeniden defin işlemlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla, Kamu Sağlığı (Defin ve Mezardan Çıkarma) Yasası'nın 3'üncü maddesinin verdiği yetkiye dayanarak hazırlanıp ekte sunulan "Tekke Bahçesi Şehitliğindeki Mezarların Açılması ve Tekrar Defnedilmesine İlişkin Emirname"yi onaylayarak, Resmi Gazete'de yayımlanmasına karar verdi.”

Bakanlar Kurulu’nun aldığı bir diğer kararda ise şöyle denildi:

“Bakanlar Kurulu, T.E(K-I)307-2019 sayı ve 5.3.2019 tarihli karar uyarınca, Tekke Bahçesi Şehitliğindeki İbrahim Ramadan adındaki mezar açılırken yan mezar olan Ali Mehmet n/d Ali Mehmet Kırma adındaki mezardan kemik taşması ile yapılan DNA sonucunda Selim Mustafa Mavili'ye ait olduğu tespit edilen kalıntılar bulunduğundan, Selim Mustafa Mavili ve Ali Mehmet n/d Ali Mehmet Kırma adlarına bulunan mezarların açılması ve açılan mezarların boş olması durumunda bu kişilerin adlarına bulunan mezarlara defnedilmesi, ayrıca mezarların boş olmaması durumunda ise o mezarda bulunan iskelet ve/veya kemikler için kimliklendirme çalışmalarının başlatılarak yeniden defin işlemlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla, Kamu Sağlığı (Defin ve Mezardan Çıkarma) Yasası'nın 3'üncü maddesinin verdiği yetkiye dayanarak hazırlanıp ekte sunulan "Tekke Bahçesi Şehitliğindeki Mezarların Açılması ve Tekrar Defnedilmesine İlişkin Emirname"yi onaylayarak, Resmi Gazete'de yayımlanmasına karar verdi.”

DR. GÜLGÜN  VAİZ’İN DUYGULARI…

Dr. Gülgün Vaiz de sosyal medya paylaşımında “kayıp” dedesinin Tekke Bahçesi’nde gömülü olabileceğine dikkati çekerek şöyle yazdı:

“Orhon ailesinin başına gelen olaydan sonra son derece kaygılı ve üzgünüm. Bence Tekke bahçesindeki tüm mezarlara DNA testi yapılmalı.

Babam Mehmet Oğuz 1965 Şehidi olarak Lefkoşa Tekke Bahçesi Şehitliğinde yatıyor. Yıllardır Babamı Dini ve Milli günlerde ailece ziyaret ediyoruz. Dedem Ali Mustafa 1963 yılından beri kayıptır. Tekke bahçesindeki şehitlikte gömülü olduğuna dair bilgiler vardır. Geçen bu kadar zamandan sonra Dedemin evlatlarından iki tanesi, torunlarından beş tanesi bu dünyadan göç etmiş, rahmetlik olmuştur. Düşünüyorum da acaba kayıp Dedem Ali Mustafa’nın kemikleri Tekke Bahçesinde hangi mezardadır?.

Sn Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün yaptığı konuşmada Şehitlerin o dönemin yöneticilerinin defni sırasında ortaya koydukları sorumsuzluk ve duyarsızlıklardan dolayı Devlet adına ailelerinden özür dilemiştir.

Ben de Sn. Akıncıya bu duyarlılığından dolayı bir şehit kızı ve kayıp torunu olarak çok teşekkür ederim.”