İnsan, övüneceği ve gururlanacağı bir değeri yerin dibine sokar mı?
Nefes borusunu tıkar mı, kendi elleriyle!
Bu coğrafyanın en önemli farklılığı, çok kültürlü yapısıdır.
Ama “ELAM” kafalılar o kadar çok ki!..
Kuzeyde... Güneyde...
“El aman” çekiyoruz, her birinden!
Biri “Türkleştirme” politikası uyguluyor, yeni yeni “Müslümanlaştırma”...
Diğeri “Elenleştirme”...
Aynı kafa!
“Tek tipleştirici” bir hastalık bu!
Olsa ne olacak? Daha mı iyi?
* * *
Mağusa’daki Ortodoks Kilisesi’ne ayin için gelmek isteyenler, aslında "burası bizim" mesajı veriyormuş (!)
Bunu "KKTC" Dışişleri Bakanı söylüyor!
Peki kimin orası?
Yoksa miras mı, büyükbabadan?
Nasıl ki 'Hala Sultan' o inanca sahip insanların yeri...
* * *
Hem ne yapıyorlar yani?
“Yatıya” mı kalıyorlar?
Yiyorlar mı birini?
Son üç sene boyunca geldiler, ibadetlerini yerine getirdiler, sosyal bir buluşma yaşadılar, kentle bütünleştiler...
Bunu gördük, bunu birlikte hissettik.
Kıbrıs, gerçek karakterini büründü saatlerce, dünya takdir etti.
Tam da övünülecek bir değerdir bu!
Utanacaksak, böylesi birçok kültürlü yapıya tahammülü olmayanlardan utanmalıyız.
* * *
Kıbrıs'ın kuzeyindeki varlığımızı demokratik temellere ve hukuka saygılı bir noktaya taşımamız, çok kültürlüğe sarılmamız gerekiyor.
Varlığımızı "askeri nizam" ve "güç" üzerinden kodlarsak sadece, yarınlara dair nasıl bir "korkunç" yaklaşıma sahip oluruz, düşünsenize!
Yani bir öteki daha "güçlü" olduğu zaman...
Gelecek ve sizi yenecek!
Ve elinizden alacak...
Bir öteki size hayat tanımayacak...
* * *
Dünyada ne kadar kötülük varsa, tümünün ilacı çok kültürlü anlayışları yükseltmektir.
Kıbrıs adasının bütünü, farklı siyasi ve sosyal kimliklere sahip insanların ortak yurdudur!
Bu yurdu adalet, eşitlik ve özgürlükle paylaşacağız.
Ayrılıkçı ya da çatışmacı hayaller yerine!