Sınıflarda “sıra arkadaşı” dönemi kapanacak sanırım.
Oysa çok özeldi, insanın bir sırayı, çocukluktan ilk gençlik yıllarına kadar hep birileriyle paylaşması...
* * *
Ana okula erken alınmıştık, çünkü savaşın ardından 4 yaşında göç yaşamış çocuklardık biz!
Lise sona kadar hep aynı oldu sıra arkadaşım.
Şinasi!
Hani şu meşhur “uyan Ali’m uyan” ağıtındaki Arap Ali’nin torunu...
12 sene falan aynı sırada, düşünsenize.
* * *
Yıllar sonra geçen yıl bir buluşmamızda bana sordu: O kadar sene hep yan yana oturduk da niye lise sona gelince sıra değiştik biz?
Ayşe’ydi son sınıfta sıra arkadaşım...
Yok yok!
Tatile çıkan değil bu, başkası...
İşin aslı o “niçin” sorusunun yanıtını bulamadım.
* * *
Öyle görünüyor ki okullarda “sıra arkadaşı” olmayacak.
Ve...
Bir de “el öpme” olmayacak artık.
Pek de sevmediğim bir gelenek sanırım tarihe karışacak.
Tümüyle “şekilci” bir saygı ifadesi, çok da “haysiyetli” durmayan bir yaranma biçimi daha salgına bahane çıkacak aradan…
Düşünsenize, elde toplanıyor en fazla mikroplar, yetmez gibi bir de dudaklarınızla dokunuyorsunuz!
“El öpenleriniz hiç olmasın” gayrı!
* * *
İnsanın, sevdiğinin gözünün içine bakması en güzeldir.
Yalansızdır!
En sahici paylaşımdır, göz göze gelmeler.
“Güzel bakanların bol olsun” denir belki, yenidünya düzeninde...
* * *
Sahi “düğünler” ne olacak şimdi?
Hani o uzun uzun düğün kuyrukları, bekleşmeler, öpüşmeler...
İnsanlar genelde meselenin “takı” boyutuna takılıyor.
İyi bir dayanışmadır halbuki o...
İyi bir destek...
* * *
El etek öpmeden doğacak yeni günler...
Sıra arkadaşlığı olmayacak tamam da…
İnsanın insana dostluğu, dayanışması, yoldaşlığı baki...