El-Sen Genel Sekreteri Ahmet Tuğcu yazılı açıklama yaparak mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti.
Açıklamada, “El-Sen’in geleneğinde talimatla hareket etmek yoktur, olmayacaktır. Bu kararımızın nedeni, açıklamamızın başında ifade ettiğimiz gibi, gelinen aşamada, sorumlusu biz olmasak da halkın yaşadığı mağduriyetin daha da büyümesine seyirci kalamayışımızdır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklama şöyle:
Bakanlar Kurulu’nun 31.03.23 tarihinde ürettiği grev yasaklama kararının ardından El-Sen tarafından başlatılan sivil itaatsizlik eylemi, dün (14.04.23) itibarıyla askıya alınmıştır.
Bizi yönettiğini iddia edenlerin Kamu İhale Değişiklik Yasası aracılığıyla AKSA’ya yeni bir peşkeşin yolunu açma girişimi nedeniyle başlatılan bu eylemin askıya alınması, sendikamızın bu mücadelede bir geri adım atması değil, elektrik kesintileri nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşayan halkımızın isyanına kör ve sağır kalıp kılını kıpırdatmayan hükümetin yapmadığını yapıp, bu mağduriyetlerin ortadan kaldırılabilmesi için KIB-TEK çalışanını yeniden tam kadro sahaya sürerek ülke genelinde yaşanan arızaların giderilebilmesi için bir kez daha elini taşın altına koymasıdır. El-Sen’in, Kıbrıs Türk Halkı’nın geleceğinin ‘işbirlikçiler’ eliyle ipotek altına alınmasına ilişkin gailesi ve buna karşı durma yönündeki iradesi bakidir, bu amaçla çıkılan yoldan geri dönülmesi söz konusu değildir.
Eylemimize başladığımız günden bu yana defalarca altını çizdik, bundan sonra da bıkmadan usanmadan söylemeye devam edeceğiz; bu mücadelenin, bazı çevrelerin bilinçli bir şekilde manipüle ettiği gibi, sendikal kazanımlar elde etmek ya da üyelerimize çıkar sağlamakla yakından uzaktan ilgisi yoktur. Bilakis, iki hafta boyunca sivil itaatsizlik yaparak iş bırakan üyemiz, hem maddi hem de manevi büyük bir külfet altına girmiş, toplumun yararı için kendini ikinci plana atarak büyük bir fedakarlık göstermiş, büyük usta Nazım Hikmet’in kaleminde olduğu gibi, ‘Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…’ demiştir.
Hâl böyleyken, sendikamızın ve üyemizin bu süreçte hedef tahtası haline getirilmesi, yaşanan arızaların ve kesintilerin sorumlusu olarak görülmesi, bizleri derinden üzmüştür. Uzun periyodlarla meydana gelen kesintilerin halkımızı büyük sıkıntılara soktuğunun bilincinde olan El-Sen, geride bıraktığımız iki hafta boyunca defalarca, ‘arızalara müdahale etmeme’ kararının hilafına hareket edip, kesintilerin ortadan kalkması için teknik personeli sahaya göndermiştir. Ancak mazur görülmeli ve anlayışla karşılanmalıdır ki, bu mücadelenin etkin bir biçimde sürdürülebilmesi ve AKSA konusunda hükümet üzerinde gerekli baskının oluşturulabilmesi için, halkımızın tümünü doğrudan ilgilendiren ve bizzat halkımız için başlatılan bu eylemin gereklerinin yerine getirilmesi önemli ve gerekliydi. Evet doğrudur, eylemimiz hiç arzu etmesek de mağduriyet yaratmıştır. Ancak hukuki bir hak olan ve ülkelerin anayasaları tahtında garanti altında bulunan grevlerin, doğası gereği böylesi sonuçlarının olduğu da hepimizin bilincinde olması gereken bir noktadır. Üyemiz çıktığı bu yolda halkın kendisi dahil her kesiminden çok daha etkin bir destek görebilseydi, elektrik kesintilerinin sorumlusunun El-Sen değil de, doğrudan geleceğimizi AKSA’ya peşkeş çekmeye çalışan zihniyet olduğunun bilinciyle, öfke bize değil de doğrudan Üstel yönetimine yönelebilseydi, bugün belki çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.
Tekrar açıklamamızın başına dönecek olursak, biz El-Sen olarak, elektrik kesintileri nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşayan halkımızın daha fazla sıkıntı yaşamaması adına eylemimizi askıya alsak da, yola çıkış sebebimizin arkasında durmayı sürdürecek ve bu amaçla her türlü hukuki yolu kullanmaya devam edeceğiz.
Bu açıklamada dikkat çekmek istediğimiz bir diğer önemli konu da, dün (14.04.23) bir siyasi partinin inisiyatifi sonucunda, davetli sıfatıyla katılarak, sivil toplum örgütleriyle yaptığımız ve sonrasında yazılı bir ortak metnin altına imza attığımız toplantıya ilişkin eleştirilerdir.
Öncelikle şunun altını kalın bir kalemle çizmek isteriz; bazılarının iddia ettiği gibi eylemimizi, söz konusu toplantıda birileri bunu bize dikte etti diye askıya almış değiliz. El-Sen’in geleneğinde talimatla hareket etmek yoktur, olmayacaktır. Bu kararımızın nedeni, açıklamamızın başında ifade ettiğimiz gibi, gelinen aşamada, sorumlusu biz olmasak da halkın yaşadığı mağduriyetin daha da büyümesine seyirci kalamayışımızdır.
Bunun yanı sıra, toplantının organizasyonu Ana Muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) tarafından yapılmış olsa da, biz El-Sen olarak, mücadelemize destek belirten bütün siyasi partilere, üye veya sempatizan sayısına ya da mecliste temsil ediliyor olup olmamasına bakmaksızın eşit mesafedeyiz ve öyle olmaya da devam edeceğiz.
Sendika olarak vermekte olduğumuz kavgada halktan yana duran, her türlü toplumsal değerimizin dıştan müdahalelerle yok edilmesine karşı kararlılıkla mücadele iradesi gösteren tüm siyasi ve sivil oluşumları ve halkımızı selamlarken, CTP’nin davetiyle dün gerçekleştirilen toplantıya katılan 18 örgütün açıkladığı ortak vizyon belgesine imza koymak isteyen tüm oluşumları aramızda görmekten büyük bir memnuniyet duyacağımızı ifade etmek ve birlikten kuvvetin doğacağı şiarıyla, mümkün olan en geniş kitleye ulaşabilmenin öneminin bilincinde olduğumuzu vurgulamak isteriz.
Bu vesileyle, ortak metinde imzası bulunan tüm örgütlere de, günü geldiğinde taahhüt ettikleri iradeyi göstermelerinin önemini hatırlatırız.
Son olarak, hükümet eden partilere bir kez daha, Pazartesi günü (17.04.23) yasama göreviyle toplanacak Cumhuriyet Meclisi’nde oylanacak olan Kamu İhale Değişiklik Yasa Tasarısı’nı geri çekerek, adrese teslim bir biçimde kurgulanan ve bugün halkımızın korkulu rüyası haline gelen fahiş elektrik faturalarının tek sorumlusu olan AKSA’ya 15 yıl daha ihalesiz sözleşme hakkını altın tepsi içerisinde sunan ilgili maddenin kaldırılması veya revize edilmesi çağrısı yapar, tüm milletvekillerini talimatla yönetilmeye karşı onurlu bir duruş sergilemeye, çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almamaya davet ederiz.”