► 2023 yılının ikinci asgari ücreti işçi tarafının ‘ret’ oyu vermiş olmasına rağmen net 15 bin 750 TL olarak belirlenmesiyle birlikte sokağa inen YENİDÜZEN, emekçilere yeni asgari ücreti sordu. Düşüncelerini aktaran emekçiler, yeni belirlenen asgari ücretin piyasadaki hayat pahalılığıyla örtüşmediğini ve yapılan artışın yetersiz olduğunu söyledi.
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, önceki günkü toplantısında işçi tarafının temsilcisi olan Hür-İş Federasyonu’nun ret oyu vermiş olmasına rağmen net 15 bin 750 TL, brüt ise 18 bin 103 TL olarak belirlendi. Bu rakam komisyondaki hükümet ve işveren tarafını memnun etse de, emekçilere göre öyle değil… YENİDÜZEN’e konuşan emekçiler, piyasada ciddi bir hayat pahalılığı olduğunu belirterek, verilen artışın yeterli olmadığını söyledi.
Hayat pahalılığının artmaya devam ettiğine ve alım gücünün iyice sıfırlandığına dikkat çeken emekçi kesimi, “Yapılan artış daha maaşlara yansımadan bile zamlar sayesinde eriyip gitti” dedi.
Birçoğunun asgari ücretle çalışan ve yaşanan hayat pahalılığı karşısında açlığa mahkûm edilen emekçi kesimi, market fiyatlarına da değindi, fiyat denetimi yapılmasını talep etti.
Emekçilerden eylem çağrısına destek…
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndaki işçi temsilcisi Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu’nun toplantı sonrası yaptığı açıklamada halkı sokağa inmeye davet etmişti. YENİDÜZEN’in ‘Yapılan çağrıya destek verir misiniz?’ sorusuna cevap veren emekçiler, “Sesimizi duyurmak için ne gerekiyorsa yaparız, mücadelemizi de veririz ama bu iş 3-5 kişiyle olmaz” dedi.
Emekçi kesimi ne dedi?
Mutlu Şipal: “İnsanlar borçlanıp, borçla geçiniyor”
“İnsanların canı hayat pahalılığından çok fazla yanıyor. Bir markete gidiyoruz, dünyanın parasını verip marketten çıkıyoruz. Çıktığımız zaman poşete baktığımızda elle tutulur bir şey yok. Artık bu hayat pahalığının önüne geçilmesi lazım... Olmuyor, insanlar geçinemiyor. Açık Pazar marketten daha ucuz olması gerekirken, marketle yarışıyor hale gelmiş durumda. Asgari ücrete yaptıkları artışla piyasadaki durum kesinlikle aynı değil. İnsanlar borçlanıp, borçla geçiniyor. Çocuklarımızın geleceği bitmiş tükenmiş durumda… Çocuklarımız hayal kuramaz, kendine hedef belirleyemez hale geldi. Çok ciddi çalışmalara ihtiyaç var. Özellikle halkın içine inip halkın dertlerinin dinlenmesi lazım… Komisyonda işçi temsilcisi bizleri temsil ediyor. Ben sokağa çıkma çağrısını yerinde buluyorum. Çıkıp, mücadele etmeye de hazırım. Ama ne kadar fazla insan destek verirse, o kadar etkili olur.”
Zeynel Türkmen: “Bu ülkede bir gelecek yok, günü birlik yaşıyoruz”
“Ben üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim, Mimarlık bölümü okuyorum ama hem aileme destek çıkmak, hem de harçlığımı çıkarmak için yaz aylarında çalışmak zorunda kalıyorum. Pahalılık hat safhada ve aileme yük olmamak için çalışmak zorundayım. Ne yazık ki bu ülkede bir gelecek yok. Sadece günü birlik yaşıyoruz, bir genç olarak geleceğimi planlayamıyorum. Bu da beni kaygılandırıyor.”
Emine Erdoğan: “Maaşı almadan eriyip gitti”
“Asgari ücret yükseliyor ama yapılan zamlar aldığımız maaşı yine alıp götürüyor. Bir ekmeği 10 TL’ye alıyoruz. Her gün zam haberi okuyoruz. Yapılan artış daha maaşlara yansımadan bile zamlar sayesinde eriyip gitti. Markete giriyoruz, sadece temel ihtiyaçlarımızı alıyoruz ama yine 600-700 TL harcayıp çıkıyoruz. Aynı ürün bir markette başka, bir markette başka fiyat… Denetim mekanizması da çalışması lazım.”
Bülent Topal: “Elde avuçta kalmıyor. Ay sonunu getiremiyoruz”
“Emekçinin asgari ücretten beklentisi 18-19 bin TL arasıydı. Şu an hayat pahalılığı çok yüksek ve belirlenen asgari ücret yetersizdir. Hayat pahalılığı o kadar çok hissediliyor ki ay sonunu getiremiyorsunuz. Bu hayat pahalılığıyla geçinmek çok zor… Ev kirası, faturalar, mutfak ihtiyaçları derken elde avuçta kalmıyor. Ekonomik olarak çöküşteyiz ama ne yazık ki sesimizi kimse duymuyor. Toplantıda işçileri temsil eden kişiler bunu anlatmaya çalıştı, zorladı ama dinleyen de yok. Toplantı sonrasında eylem çağrısı da yapıldı. Destek vermeye hazırız.”
Emrah Özdemir: “Tek kişiyim, bu hayat pahalılığıyla geçinemiyorum”
“Ben tek kişi yaşamış olmama rağmen bu hayat pahalılığıyla kesinlikle geçinemiyorum. Ben tek kişi geçinemiyorken, 4 ya da 5 kişilik aileler nasıl geçiniyor çok merak ediyorum. Markete giremez hale geldik. Haftanın en az 2 günü marketteki harcamalarımız için işliyoruz. Bu da sadece temel ihtiyaçlar için… Asgari ücrete zam yapıldığı açıklandı ama bu artış maaşımıza yansımadan, parayı elimize almadan eriyip gitti. Hayat pahalılığının önüne geçilmeli. ‘Sokağa inin’ çağrıları da var. Herkes birlik olursa güzel bir eylem yapılır. Mücadelemizi de veririz ama bu iş 3-5 kişiyle olmaz.”
Şükran Tarım: “Engelli maaşı alıyorum ama geçinemiyorum, yapılan artış komik… ”
“Ben, ayağımdan engelli olduğum için çalışamıyorum, engelli maaşı alıyorum ama geçinemiyorum. Benim çocuklarım var, kiram var, faturalarım var ama kimse nasıl geçindiğimizi sormuyor. Marketlerde isteyen istediği fiyata satış yapıyor ama bunu denetleyen yok. Sonucunda halk eziliyor. İnsanlar evine et alamaz hale geldi. Yapılan artış bu hayat pahalılığı karşısında gerçekten komik ve gerçek hayat pahalılığı bu değil.”
Mehmet İyigün: “Artış yapılıyor, daha maaşı almadan artış eriyip gidiyor”
“Kazandığımız para Türk Lirası ancak aldığımız, harcadığımız her şey döviz kuruna göre hesaplanıyor. Bir taraftan asgari ücrete artış yapılacağı açıklanıyor ama bir taraftan da zamlar devam ediyor. Söz konusu artışı almadan eridi gitti. Yetkililerin artık halkın içine inmesi ve sorunları gerçekten dinlemesi lazım… İşin gerçeği şu ki, geçinemiyoruz.”
“İşletmelere devlet desteği şart”
Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’nde atölyesinde çalışanlarıyla birlikte işini yürüterek bu koşullarda ayakta kalmaya çalışan işveren Mehmet Tarım da konuştu, devlet desteğinin şart olduğunu söyledi. Tarım şunları söyledi:
“Devlet destek çıkması gerekiyor. Asgari ücret yükseldiği zaman çalışanların fiyatı yükseliyor. Bir işletme olarak biz artış vermeye hazırız ama devlet desteği şart. Sadece artış yapıp, tüm malzemeyi de zamlı almak bir işletmeyi ayakta tutmaz. Bu, ekonominin temel mantığıdır. Ben devlete verdiğim parayı, niye çalışanıma vermeyim? Ben 1 yıl sonra emekli olacağım ve kapatmayı düşünüyorum. Bizler büyük esnaflar değiliz. Yanlış politikalar yüzünden birçok küçük işletme kapattı, kapatmaya da devam edecek. Çünkü gitmiyor…”