Elektrik alamadım!

Serhat İncirli

Kablo ile elektrik satın almak veya tek başına “kablo ile elektrik” kavramını, “elektrikte enterkonnekte olmak”la karıştırmamak lazım…

Enterkonnekte olmak nedir?

Az bir şey araştırdım!

Mesela, ülkemizde Teknecik ve Kalecik’in “enterkonnekte” olduklarını düşünüyorum!

Nasıl mı?

Birinde tüketim sorunu yani mesela arıza varsa, öteki devreye girebiliyor!

-*-*-

Ülke içindeki farklı elektrik kaynaklarının birbirlerine bağlı yani enterkonnekte olmasının yanında, ülkeler de bir birlerine bağlanabilir…

Mesela Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile “enterkonnekte”dir…

Birinde elektrik arzı azalırsa, öteki devreye girer durumu…

-*-*-

Enterkonnekte olmayı düzenleyen – denetleyen bazı uluslararası kurumlar da söz konusudur…

Mesela Avrupa Elektrik Sistemi İşletmecileri Birliği (ENTSO)…

Türkiye, 2016’dan beri sanırım ENTSO üyesidir…

ENTSO, Türkiye’nin KKTC ile enterkonnekte olmasına izin verir mi?

Bilemem!

Bu, diplomasinin işidir.

-*-*-

Ve gelelim öteki “kavrama”…

Yani “kablo ile doğrudan elektrik akımı sağlanması” meselesine…

Bu şekilde elektrik sağlamak, “ticaret”ten başka bir şey değildir!

“Ülkeler, başka bir ülkeden elektrik satın alır”ın açıklaması budur…

-*-*-

Türkiye’den KKTC’ye yapılacak olan bu mudur yoksa öteki midir?

Ayrımı iyi yapmak lazım!

Neden mi?

Çünkü eğer mesele “elektrik satışı” meselesiyse, bunun alternatiflerinin de ele alınması gerekmez mi?

Daha kolay, daha ucuz elektrik sağlanmasından söz ediyorum!

-*-*-

Mesela mı?

Mesela “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden” elektrik satın almak!

Haaaa, dost – kardeş – anavatan Türkiye, KKTC’ye elektriği bedavaya mı verecek?

Ya da ucuza mı sağlayacak?

Su konusunda itirazımız olduğu zaman bize “vay hainler, vay nankörler” deniyor ama doğrudur, su çok büyük bir güçtür ancak çok pahalıya mal olduğu da apaçık ortadadır.

Suyu bedavaya içmiyoruz!

Bazı kardeşler “lıkır lıkır içiyor nankörler” diyor ama değil, “takır takır ödüyor müşteriler”!

-*-*-

Enterkonnekte mi olacağız yoksa kablo ile elektrik mi alacağız?

İşte bu soruyu, TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin basın toplantısında, sormak isterdim!

(Hain olma, seni de davet etsin…)

Ve kablo ile elektrik getirilip ahaliye satılacaksa, Teknecik’i yenilemek, yenilenebilir enerjiye yatırımları artırmak, AB ile ilişkiye girip bu konuda destek sağlamak daha akıllı bir davranış olmaz mı?

-*-*-

Haaa Güney Kıbrıs mı?

Kıbrıs Cumhuriyeti yani…

Kıbrıs cumhuriyeti, yenilenebilir üretimi sürekli artırıyor…

Cyprus Mail’in haberine göre, Kıbrıs'ta yenilenebilir enerji tüketiminin 2019’da genel elektrik üretimi içerisindeki payı yüzde 13,8’di…

2020'de yüzde 16,9 ve 2021'de yüzde 18,4'e yükseldi…

-*-*-

Uzatmanın anlamı yok!

TC ile KKTC’nin enterkonnekte elektrik meselesi “yasal” veya “uluslararası hukukla” bağlantılı engellere takılabilir.

Olayın aslı, Türkiye’nin KKTC’ye kablo ile elektrik satacak olmasıdır.

-*-*-

Konuyu bilen birkaç kişiye sordum, “Türkiye’den KKTC’ye kablo ile elektrik, en az 2 yıllık bir süreci gerektirir ve kesinlikle çok pahalı olur” dedi… Neye göre pahalı?

Mesela Kıbrıs Cumhuriyeti’nden satın almaya göre!

Mesela, daha sağlıklı üretim yaparak!

Mesela, yenilenebilir enerjiye asılarak!

Ama tabii ki “siz büyüklerimiz daha iyi biliyorsunuz”!

Bundan da eminiz yani!

Hatta bence hakkında soruşturma açılacağı yalanlarıyla uyutulduğumuz Ahmet Ünsal hocamız bence okuyup üflerse, elektriğe ihtiyacımız bile olmayabilir!

-*-*-

Kısacası, “Türkiye’den KKTC’ye elektrik” “müjdesinden”, zerre kadar “elektrik alamadım”…

Şöyle de diyebiliriz; “zıııııt propaganda!”.

Erhan hocam ve fikir özgürlüğü!

Erhan Arıklı’nın görevlerinden biri, KKTC vatandaşları ile dalga geçmek mi?

“Ne kadar konuşursam, o kadar iyi” mantığıyla hareket ettiği açık.

Bakanlığının bütçesi gereği, istese de “vaatlerini” yerine getiremez.

Bugüne kadar, onlarca “söz verdi”…

Neredeyse bu sözlerin bir teki dahi “doğru” çıkmadı!

Doğru çıkanlar da “ciddi rötar” yaşadı!

-*-*-

Olmadı, uymadı, aksilik durumu falan “kiraz” da ucuzlamamıştı ama şimdi söylediği bir şey, “bu kadar da olmaz”ın sınırını çoktan aştı.

-*-*-

Efendim, Türkiye’den üç hava yolu şirketi daha KKTC’ye uçmak istiyormuş…

Tamam…

İyi, güzel…

Bu yanlış olmayabilir…

En azından “kendi şirketimizi ha kurduk, ha kuruyoruz”dan daha mantıklı.

-*-*-

Ama sevgili Erhan hocam, “Güney’de yaşayan Rusları kendi ülkelerine Ercan’dan uçurmaya çalışacağız” demez mi?

Acaba diyorum, Rum tarafı ile özel bir anlaşma mı yaptı?

Rus yanlısı başkan adayı Nikos Hristodulidis, daha seçilmeden, Arıklı ile temasa geçti ve “hocam, Ruslara özel izin vereceğiz, Kermiya’dan yani pardon Zorlu abi kızmasın Türkçe ismini söyleyeyim, Metehan’dan geçecekler, Ercan’dan ülkelerine daha ucuza uçup, yine Ercan’dan geri dönecekler ve tabii ki diledikleri sınır kapısından Güney’e geri girebilecekler” mi dedi?

-*-*-

Rus vatandaşları; tüm dünya tarafından pasaportlarına ambargo uygulanırken; Kıbrıs Cumhuriyeti’nden KKTC’ye geçecekler ve Ercan’dan ülkelerine uçacaklar!

Mümkün değil!

-*-*-

Elbette fikir özgürlüğü!

Dilin kemiği yok, söyler hocam!

Eveeet, fikir özgürlüğü!

Daha kötüsü de var, en azından Erhan hocam, Ahmet hocam gibi, ülkedeki kadınlara “erkek istediğinde vereceksiniz” demiyor!

-*-*-

Bu arada ekleyeyim, bir grup kadın kardeşimiz Ahmet hocamın söylemlerine basın açıklaması ile destek vermiş!

“Fikir özgürlüğü…” diyorum, onlara da saygı duyuyorum!

-*-*-

Dileyen, dilediğine inanır da Güney’de yaşayan Ruslar, Ercan’dan uçamaz be hocam!

Güney’de yaşam süren Ruslar Ercan’dan uçarsa; geri dönüşlerinde “ülkeye yasadışı girişten” tutuklanır!

Haaa “ben insan kaçakçılığı yapacağım” diyorsanız, yine “fikir özgürlüğü” derim!

Ne diyeyim ki!

***

Türkiye’deki Sözcü gazetesinin dünkü manşeti… Euro’ya geçelim, geçmeyelim tartışması açısından, “sıfır yorumla” yayınlıyorum… (Not: TC’deki fiyatlara göre bizim fiyatların daha yüksek olduğunu da lütfen hesaba katalım…)