Elektrik faturalarına kızmak şimdi mi aklımıza geldi?

Tayfun Çağra

Tutarları katlanarak gelen elektrik faturalarına gösterilen tepkiye şaşıyorum.

Neden?

Çünkü Mart ayından sonra %15 gelen zamdan sonra bu ay faturalara da ayrıca %13 zam yansıdı.

Haziran ayının çok sıcak geçtiğini de bildiğimize ve sıcaklardan korunmak için sürekli klimalarımızı ve/veya vantilatörlerimizi çalıştırmak zorunda kaldığımıza göre elektrik faturalarının da katlanarak geleceği belliydi zaten…

Yani şok olacağımız bir durum yok.

Neredeyse her ay elektriğe gelen zamların üstüne, sıcakların zorunluğu kıldığı çok elektrik enerjisi harcama ihtiyacı da eklenince beklenmeyen bir şey değildi faturaların durumu…

***

Neden şimdi şaşıyoruz anlam veremiyorum!

Zamlar geldiğinde toplumsal bir tepki gösterdik mi?

Zamlara karşı bir eylem yaptık mı?

“Hooop durun bakalım” diyerek elimizi havaya kaldırdık mı?

“Eyyy atanmış başbakan, vergilerini bağışladığın, borçlarını ertelediğin, elektriği kesilmesin diye elektriği kesmeye giden El-Sen üyelerinin önüne polisi yığdığın abilerinin elektrik harcamalarını bizim sırtımızdan alamazsın” dedik mi?

Yapmadık, demedik.

O zaman bu gelen faturaya itiraz etme hakkımız da yok.

***

Aslında var ama şimdi yapılan bu itirazların altını doldurmak gerek yukarıda yazdığım sebeplerden dolayı…

Bir iş başımıza geldiğinde “off” diyoruz sadece.

Öncesinden bir önlem alıp, bir eylem yapıp da başımıza geleceği engellemeye çalışmıyoruz ne yazık ki!

Deriz ya çoğu zaman;

“Bir şeyi kaybettiğimizde kıymetini anlarız.”

Elektrikte de öyle oluyor… AKSA, neredeyse elektrik ihtiyacının yarısını hem de alım garantili üretirken ve atanmış hükümet, sözleşmesini uzatırken, bir gece yatıp sabah kalkınca elektriğe zam yaparlarken, sürekli elektrikler kesilirken biz ne yaptık?

Elektrik enerjisi elimizden giderken ne yaptık?

Sadece sosyal medya kalemşörlüğü yapmakla yetindik.

***

İyi gelir çoğu zaman psikolojik anlamda…

Bir çoğumuz konuşamaz, derdini söyleyemez, sosyalleşme problemi yaşar ama sosyal medya böyle kişilerin konuşması için bulunmaz mecradır.

Bir insanın yüzüne karşı söyleyemediğini bilgisayarının tuşlarına veya cep telefonunun dijital ekranına dokunarak yapmak onun için bulunmaz bir zevk kaynağıdır.

***

Zamlarda da öyle yaptık.

Tuşlara bastık.

AKSA konusunda da aynısını yaptık.

Dokunduk ekrana…

Bunu yaparken belki dudaklarımız arasından iki kelime de dökülmüştür kendi kendimize büyük bir zevk alarak… Tatmin olmuşuzdur. Üzerine de yatıp bir güzel uyumuşuzdur çalışan klimanın serinliğinde…

Elektrik kesilince kızmışızdır, kalkmış yine klavyenin tuşlarına dokunmuşuzdur.

Gelince elektrik yine yatıp uyumuşuzdur.

Biz bunu hep yapmışızdır.

***

Bu ay ne ilk ne de son olan zamlı fatura gelince yine coştuk, yine yazdık çizdik. Peki başka ne yaptık?

Kıb-Tek yine duyuru yapacak; “675 tl borcu olanın elektriği kesilecek” diyecek yine… El-Sen üyeleri gidecek, 675 tl borcu olanın elektriğini kesecek görevleri gereği…

Peki 92 milyon borcu olan Turanlı’nın?... O “bizim kırmızı çizgimizdir” diyecek atanmış hükümet. Devlete borcu olanın elektriği kesilmesin diye enerjiyi kesmeye giden yine devlet görevlilerin önüne devletin polisini yığacak.

***

Biz mi ne yapacağız?

En kolay işi…

Konuşamadığımız, seslendiremediğimiz şeyleri cep telefonumuzdan, klavyemizden, parmaklarımızın ucuna o anda beynimiz ne emir verirse,  yazacağız… Elektrik varsa klima önünde uyuklayacağız, kesilirse kalkıp yine kızacağız.

Biz bunu böyle, hep yapacağız.