Çeşitli çevreler petrol fiyatlarındaki düşüşün biran evvel elektrik fiyatlarına yansıtılmasını talep ediyor.
Kuşkusuz en doğru hamle otomatik tarifelendirmeye geçilmesidir ancak şeytanın gör dediği de konuşulmalıdır.
“Petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı indirimlerle” de “fuel oil’e bağımlılığı azaltıp sektörü yeniden yapılandırarak” da elektrik ucuzlatılabilir.
Sadece birincisine odaklanmak, yıkanıp ak pak olmadan parfüm kullanmaya benzer.
Fuel oil’e bağımlılığın azaltılması ve sektörün yeniden yapılandırılması zordur, zaman da alabilir ama sonuçları kalıcı olacaktır.
Kalıcı çözüm arayışları sürerken petrol fiyatları düşmüşse bu dönemi yapısal dönüşüm için fırsata çevirmemiz gerekir.
Elektrikte en büyük sıkıntımız ada ülkesi olmamız nedeniyle kaynak çeşitliliğimizin olmayışıdır.
Fuel oil’e bağımlılığı azaltmak olmazsa olmazdır ve gelişen teknoloji bize başka ülkelerdeki kaynaklara da erişme imkânları sunmaktadır.
Bu durumda yapılması gereken ilk iş kablo konusunu temize havale etmektir.
Kablo projesinin tamamlanma süresini veya petrol fiyatlarındaki düşüşü bahane göstererek kaynak çeşitliliğini artırma temel politikası hilafına yapılacak her günübirlik icraat uzun vadedeki hedeflerimize zarar verebilir.
İkincisi, elektrik sektörümüzün teknik ve mali yönlerden iyileştirilmesi ihtiyacıdır.
KIBTEK’in alacaklarının tahsil edilmesi, 350 milyon TL dolaylarındaki borcun kapatılarak sürdürülebilir bir mali yapının tesis edilmesi şarttır.
Üçüncüsü ise KIBTEK’in yönetim yapısı ile ilgili sorunlardır.
KIBTEK’in olumlu kararları dahi siyasilerce tartışma konusu yapılmakta, kafalar bulanmaktadır.
Kurum yönetimi en kısa zamanda siyasetten tamamen arındırılmalıdır.
Sektöre ilişkin devlet bütünlüklü bir politika uygulamadığından yapısal dönüşüm gecikmekte ve doğa boşluk tanımamaktadır. Devletin bölgemizdeki enerji oyunlarını gözeterek şekillendirmesi gereken toplumsal enerji vizyonumuza da haliyle KIBTEK yön vermektedir.
Hükümet ve ilgili bakanlık tıpkı tarımdaki gibi sosyal bir süreç tasarlayıp (yeni) enerji politikalarını netleştirmeli, KIBTEK de belirlenecek vizyonun siyasetten arındırılmış uygulayıcısı olabilmelidir.
Mevcut karmaşa belirsizlik kaygısını beslemekte, siyaseten anlaşılması ve anlatılması zor bir görüntü oluşmaktadır.
Enerji politikalarına yön verebilecek nitelikli bir kamunun yanı sıra tüketicilerin kaliteli ve ucuz hizmetlerinden memnuniyet getireceği, bilgiye kolay ulaşma imkânları sunan, siyasetten arındırılmış, vazifelerini şeffaflıkla yürütecek bir KIBTEK hepimizin arzusudur.
Bu üç temel konuda devlet tarafından atılması gereken adımlar geciktikçe kısır tartışmalar kamuoyunu esir almaktadır.
Kabloyu isteyenler-istemeyenler ayrışmasından sonra şimdi de indirimi savunanlar-savunmayanlar tartışması gündem olmaktadır.
Halkın esas gündemi ise pahalılıktır. Sanki de birileri esası gözden kaçırmak, günübirlik cazip kararlar üretilmesini sağlayarak mevcut yapıya halk desteğini artırmak ve kurulu düzeni sürdürmek hedefindeymiş gibi bir izlenim doğmaktadır.
Bu kısır ortamın belirlediği sınırlar içerisindeki tartışmalar kabak tadı vermiştir. Sektördeki yapısal sorunları göz ardı ederek halka kalıcı hizmetler sunulamayacağı bilinmelidir. Kablo konusunun temize havale edilmesi ve sektörün sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için birtakım düzenlemelere gidilmelidir.
Yeni yapıya geçiş sürecindeki tüm idari ve mali operasyonlar kamu maliyesinin zorlukları göz önünde tutularak planlanmalı, otomatik tarifelendirmeye geçiş ya da indirim kararları somut öngörülere dayandırılmalıdır.
Neredeyse herkes indirimi canhıraş şekilde savunurken kaynak çeşitliliği (kablo projesinin ne zaman tamamlanacağı), hangi vadede nasıl bir ödeme planıyla borçların kapatılacağı, hangi tarihte KIBTEK’in tamamen siyasetten arındırılacağı gibi temel konular somut biçimde bilinemiyorsa, toplumca uzun vadeli düşünememe sorunumuz var demektir.
Yıkanıp ak pak olmadan parfüm sıkarak etrafa hoş kokular yayabiliriz ancak kısa süre sonra kokumuzla etrafımızdakilerin burnunun direğini kırarız.
Elektrik de tıpkı tarım gibi yapısal sorunlardan mustariptir ve pahalılığa sebep olmaktadır.
Kasım 2013’te “son” zam kararı alınırken halka indirim sözü verilmişti.
Bu indirim, o indirim değildir…