Dila ŞİMŞEK
İrfan İlker, genç yaşta kumaşçılığa başlayıp, sonrasında kendisini geliştirerek terzi olmuş, tasarladığı kıyafetleri kendisi dikmiş.
Kıbrıs’ın kuzeyinde, o dönemlerde ilklere imza attığını söyleyen İlker, üretimden duyduğu mutluluğu ve 51 yıllık tecrübesini anlatıyor.
Altmış yedi yaşındaki İrfan İlker, 51 senedir terzilik yapıyor… O zamanlarda, dedesi kumaşçı olduğu için kıyafetlere merak saran İlker, Kıbrıslı Rumların dükkanlarını gezerek, kendilerinde olmayan kumaşları alır, sonrasında ise kendi dükkanlarında satışa sunarmış. İlker, “Bizlerde olmadığı için böyle şeyler bana çok enteresan gelirdi” diye anlatmaya devam ediyor.
1974’te, ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı Türkiye’ye gitmek durumunda kalan İlker, bir süre orada yaşamış. “Orada tabii insanların kıyafetleri, moda çok daha gelişmişti. İnsanlar kat kravat giyinir, herkes kıyafetine özen gösterirdi. Ben de kumaşçılığı bırakarak, Türkiye’deki terzilere tasarım gösterir, kumaşları istediğim gibi diktirirdim. Onlarla iç içe olunca, terziliği de öğrendim” şeklinde konuşuyor.
“O güne dek kimse böyle bir şey görmemişti”
Terziliği daha ileri seviyeye taşıyan İlker, “Kumaşı seçer, dizaynı yapar, kalıp çıkarır ve dikerdim. Her şeyi tamamen kendim tasarlar, kendim yapardım” diyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde ilk defileyi kendisi yaptığını söyleyen İlker, Türkiye’den döndükten sonra burada atölye kurduğunu dile getiriyor. “1983 yılında Dome Otel, Saray Otel ve Salamis Bay’da defile düzenledim. O güne dek kimse böyle bir şey görmemişti. Tamamen kendi tasarımım olan kıyafetleri, hem Türkiye’den gelen modeller, hem de yerli modeller defilede sergiledi. Beğenen de oldu, beğenmeyen de. Ama bu, bizler için bir ilkti, büyük bir emekti” diye konuşuyor.
“16 Kasım’da defilemiz vardı, 15’inde devlet kuruldu”
Yazlık, kışlık birçok kıyafet diktiğini anlatan İlker, adanın kuzeyinde daha önce hiç yapılmamış bir şeyi yapmanın hem zorluğunu gördüğünü, hem de gururunu yaşadığını vurguluyor. “1983’te, 16 Kasım’da defilemiz olacaktı. Yurtdışından modeller, günler öncesinden gelmişti. 15 Kasım’da devlet kuruyoruz deyince, ülkede çok büyük bir coşku ve panik oldu. Birkaç gün boyunca yurtdışına çıkmak durduruldu, uçuş yoktu. Öyle olunca haliyle modeller çok tedirgin oldu, çünkü sadece birkaç gün diye gelmişlerdi. Kimisi ise yine harp çıkar sanıyordu. Ama tabii ki hiçbir sorun yaşanmadı ve biz de defilemizi çok güzel bir şekilde tamamladık” diye devam ediyor.
“Bir şeyi tasarlayıp üretmenin, o parçayı birisinin üzerinde görmenin verdiği mutluluğu, hiçbir şey veremez”
Son on senedir, sadece ufak çaplı terzilik işleri yaptığını kaydeden İlker, sözlerine şöyle devam ediyor: “10 sene boyunca üniforma bile yaptım. Yanımda çalışanlarım da oldu. Ancak on sene önce artık bu işleri bıraktım. Sadece ufak tefek işler yapıyorum, oyalanıyorum. Ama çok güzel bir dönem geçirdik. Çok emek harcadım, çalışanlarım, modeller ve ekiple çok iyi işlere imza attık. Şimdi insanlar bir mağazadan hazır bir tişörtü almayı daha kolay buluyor. Bence, bir şeyi tasarlayıp üretmenin, o parçayı birisinin üzerinde görmenin verdiği mutluluğu, hiçbir şey veremez…”