1974 Savaşı sonrasıydı. Canını kurtarmak için, çekilen çizginin ötesine, Güney’e kaçan Rum’ın geride bıraktığı malın-mülkün, hiç bitmeyecekmiş gibi paylaşıldığı tarihimizin en hareketli günleri yaşanıyordu. Rum’dan kalan herşey ama herşey kapanın elinde kalıyordu. ‘Kapanlar’ da çok mutluydu ‘kaptıranlar’ da.
Ganimet furyası devam ederken zamanın iktidarı da halkını memnun etmek için (!) elinden geleni ardına koymuyordu.
“Tarlacık isten ? Gel da verelim hemen...”;
“Evcik isten ? Hemen halledelim....”;
“Evine eşya ? Çamaşır makinesi, buzdolabı, gaz ocağı, koltuk, yatak v.s.....Hemen.....”;
“Araba verelim ?..BMW’cik var, Mercedes’cik, Ford’cuk var..Ne istersan var ?”.....
Bunlar yetmedi. Ardından, -hiç bitmeyecek sanılan Rum’ın malı mülkü için- bir yandan ‘eşdeğer puanları’ verilirken bir yandan da Mücahitlik yapanlara, vatan hizmetleri nedeniyle (!) ‘hediye’ puanlar dağıldı.
Bu da yetmedi.... ‘Her Mücahitlik yılı X 2’ formülü geliştirildi. Özellikle devlet memuru olan Mücahitler için ‘rüya’ gibi bir hediyeydi...Üstelik 10 hizmet yılı olana emeklilik hakkı da cabasıydı. Emekli olmak isteyenlere ‘her Mücahitlik yılı ‘X 2’ (hizmet yılı ) olarak hesaplandı. Toplum bu lütuf karşısında , 25-30 yaşında emekliye ayrılan gençlerle tanıştı. Şaşırdı ama sustu. Aldı kabullendi.....
1963-1974 yılları arasında Mücahitlik yapanların hiçbiri ama hiçbiri bu görevi, karşılık beklediği için yapmamıştı. Herkes, inandığı veya inandırıldığı bir dava uğruna silaha sarılmıştı. Ama Devlet (!) çok cömertti (!). Tüm Mücahitlere ‘paralı askerlermiş’ muamelesi’ yapıyor ve ‘Paralı Askerler’in ödülleri bitmek tükenmek bilmiyordu. Nasıl olsa bir “Dur” diyen yoktu.
Bu duruma karşı çıkan Mücahitler de vardı. “Bana paralı askermiş gibi davranılmasını hakaret sayıyorum” diyenler de oldu, “Gururumuz iki paralık...” diyenler de. Ama onlar da düzene yenik düştüler. Çünkü ‘enayiler’ olarak değerlendirilmişlerdi.
Sonraaaa..... ‘Seçim istihdamları’ da tam gaz devam ederken, birileri, nasıl olduysa uyandı. Devlet (!) yine hata yapmıştı. ‘Emekliler ordusu’ gün geçtikçe büyüyordu. ‘Ganimet Emeklilik Yasası’ değiştirmeliydi ve değiştirildi. Ama iş işten geçmişti..
***
Eski Maliye Bakanı Ersin Tatar, geçtiğimiz günlerde “Emekliler Devlet’e büyük yük....” dedi... Nedenlerini sorgulamak işine gelmiyordu. Sorgulamadı, sorgulayamadı... Sıkıntının nasıl atlatılabileceği konusunda da suskundu. Halbuki çözüm çok kolaydı(!!!).... Mesela,
1) Emeklilere verilen maaşlar çok fazla. Yarısını keselim;
2) Emeklilerin hepsi için bir ‘Bakım evi’ inşa edelim, hepsini oraya tıkalım, karavanayla doyuralım, masraflarını azaltalım;
3) Birden fazla emeklilik maaşı alanların maaşlarını tek’e indirelim;
4) Dört kez emeklilik ikramiyesi alanlardan hesap soralım. Aldıkları ikramiyeleri geri isteyelim;
5) Emeklilerden yüklü vergi alalım;
6) Bir an önce ölmelerini sağlayalım ki kurtulalım; bu yükten kurtulalım;
7) Emeklilik yaşını 75’e yükseltelim.
8) Her seçim öncesinde yeni istihdamlar yapmayalım.
diyemedi. Deseydi keşke....