Eğitim sistemimiz birçok açıdan eleştiri almaktadır. Bu eleştirilerin en önemlisi çağdaş yaklaşım, kuram ve uygulamaların çok uzağında bir sistem olmasıdır. Bu durumun temel nedeni de statüko halini alan geleneksel anlayışa sıkı sıkıya bağlı olma olgusudur. Bunlara ilaveten günün ihtiyaçlarına yanıt verecek yeni uygulamaların da sisteme entegre edilmemesi bu olguyu daha da güçlendirmektedir.
Bir ülkenin ekonomik kalkınmasını o ülke halkının, kişisel ve toplumsal gelişimine bağlıdır. Eğitim sisteminin ülke kaynaklarının büyük bir kısmını tükettiği göz önüne alınırsa, eğitimde ne kadar bilimsel bir plânlamanın yapılması ve bu planlamaya göre de gerekli değişikliklerin taviz verilmeden gerçekleştirilmesinin şart olduğu anlaşılabilir.
Dünyadaki çağdaş eğitim sistemlerine baktığımızda şu durumu açıkça görebiliriz. Eğitim sistemleri iyi olan ülkelerin kişi başına düşen milli gelirleri de yüksektir. Bu durum bir paradoks mudur? Yani gelirleri yüksek olduğu için mi eğitimleri iyidir yoksa eğitimleri iyi olduğu için mi gelirleri yüksektir? Bu konuda çeşitli tartışmalar yapabiliriz ancak bu durumdaki ülkelerin tarihsel gelişimine baktığımızda iyi eğitim sistemleri kurdukları için geliştiklerini rahatlıkla görebiliriz.
İşte tam bu noktada size bir rapordan bahsetmek istiyorum: “MBC TIMES” çeşitli boyutlar açısından yaptığı değerlendirmelerine göre “Dünyanın En İyi 20 Eğitim Sistemi” raporunu yayımlandı. Rapora göre dünyanın en iyi 20 eğitim sistemi şunlar: (1) Güney Kore, (2) Japonya, (3) Singapur, (4) Hong Kong, (5) Finlandiya, (6) Birleşik Krallık (İngiltere), (7) Kanada, (8) Hollanda, (9) İrlanda, (10) Polonya, (11) Danimarka, (12) Almanya, (13) Rusya, (14) ABD, (15) Avustralya, (16) Yeni Zelanda, (17) Israil, (18) Belçika, (19) Çek Cumhuriyeti, (20) İsviçre…
Aslında raporda dikkat çeken önemli bir kısım daha var. O da; dünyanın en iyi 20 eğitim sisteminin ortak özellikleri… İşte o özellikler:
- Okula başlama yaşı 7
- Küçük yaştaki öğrencilere ev ödevi verilmiyor.
- Tüm sınıflarda farklı yetenek ve özellikteki öğrenciler bir arada bulunuyor.
- Özellikle fen alanındaki sınıflarda maksimum öğrenci sayısı 16
- Her gün çok fazla miktarda öğrencilere serbest zamanlar veriliyor.
- Öğretmenlerin eğitim düzeyleri en az yüksek lisans (master) derecesinde.
- Öğretmenin eğitimi ve gelişimi devlet tarafından karşılanıyor.
Şimdi esas soruyu soralım: Bizim eğitim sistemimizde bu özelliklerden hangisi veya hangileri bulunuyor. “Hiçbiri” dediğinizi duyar gibiyim… Oysa bunları gerçekleştirmek için (en azından bazılarını) çok büyük ekonomik yetiye de ihtiyaç yok. Ancak çok daha farklı yetilere ihtiyaç olduğu da aşikar… Örneğin; stratejik plan yapabilme, çağdaş eğitim kuramlarını içselleştirebilme, yeni yaklaşımları anlayabilme ve tabi ki değişim ihtiyacımız olduğunu kabul etme…
Biliyor muydunuz?
Girne Limanı ve Çocuklar
Bütün toplumlarda varlığı önemsenen çocuk, toplumların geleceğini hazırlayan birey olma özelliğinin yanında bugünün en dinamik kesimini oluşturma adına da son derece önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Bu fonksiyon bir toplumun sahip olduğu en önemli potansiyeldir. Bu nedenledir ki; ülkelerin en önemli zenginlikleri sahip oldukları çocuk ve genç nüfusun ta kendisidir.
Öte yandan çocukların yaşam alanları; onların kişiliğini oluşturduğu gibi yaşadıkları kentin karakteri, toplumsal dokusu ve kent kültürü bu kişiliğin oluşmasındaki en önemli unsurlardır. Ne var ki “Girne” bu değerleri en çok erozyona uğrayan kentimizdir denebilir. Belki de bu konuda yapılması gereken en önemli şey; Girne’yi ve değerlerinin önemini hatırlamaktadır.
Geçtiğimiz Cumartesi günü katıldığım bir etkinlik tam da bu amaca örnek olacak nitelikteydi. CTP- Girne İlçe Başkanlığı tarafından organize edilen “Liman Çocuk Şenliği” bir yandan “çocuk” ve “kent” kelimelerine nitelikli anlamlar yüklerken, bir yanda da “Girne Limanı”, “Girne Kalesi” ve “çocukların yaratıcı dünyasının” buluşmasına dikkat çekiyordu…
Aklınızda Bulunsun
3. Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi
3. Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi (CICER’17), 7 – 10 Aralık 2017 tarihlerinde Mağusa’da gerçekleştiriliyor. Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği tarafından gerçekleştirilecek kongrenin teması “Eğitim Araştırmalarında ve Uygulamalarında Barış Eğitimi: Çok Kültürlülük, Göç ve Kimlik” olarak belirlenmiştir.
Birlikten yapılan açıklamaya göre kongrede; eğitim bilimleri alanında çalışan bilim insanlarının uluslararası bir platformda buluşmaları, eğitim araştırmalarının bulgularını tartışmaları ve alana yeni katkılar getirmeleri amaçlanmaktadır. Bu amaçtan yola çıkarak kongrede eğitim bilimci araştırmacılarının yaptıkları araştırmaları sözlü ya da poster bildiri olarak sunmalarına ve araştırma bulgularının tartışılmasına ortam hazırlanacaktır. Kongrede eğitim bilimleri alanında uzman kişilerin özel sunumlarına, özel konulardaki atölye çalışmalarına da yer verilecektir. Ayrıca kongrede, eğitim bilimi araştırmacılarının yapmış oldukları bilimsel çalışmaların katma değerini güçlendirmek ve eğitim araştırmalarının önemini vurgulamak amacıyla “3. KEMAL YÜCEL ARAŞTIRMA ONUR ÖDÜLÜ” yarışması da kongre kapsamında gerçekleştirilecektir.
Kongre ile ilgili detaylı bilgilere https://congress.kibriseab.org web adresinden ulaşabileceği bildirilmiştir.