Hangi meslek kolaydır?
Ya da en zor iş hangisi?
En zor olanını bilmem ama galiba en kolayı belli...
Yani öyle görünüyor dışarıdan...
Belki zordur o da...
Ama sanki kolaymış gibi...
Yoksa uzaktan hoş mu geliyor davulun sesi?
Kim bilir, neler çekiyordur icra edenler, icra ederken mesleklerini...
Ne cefalar, ne ezgiler...
Ama yok.
Kolay onların işi...
Belki biraz laf işitiyorlardır arada...
Eh, başa gelen çekilir.
Biraz takaza yiyor olabilirler.
Olur ama o kadarı...
Profesyonellik bu değil mi biraz da?
Gözlerini kaparsın, vazifeni yaparsın.
Öyle değil miydi bu işlerin sırrı?
Etliye sütlüye karışmazsan, daha da kolay olur tabii...
Bir de o birkaç altın kurala uydun muydu, gerisi zaten kolay!
* * *
‘Hayır’ demeyeceksin mesela hiçbir koşulda...
İlk kural budur. ‘Ustan ne derse haklıdır’ ve de ‘haksız olduğu durumlarda da birinci kural geçerlidir.’
İki numaralı kural da bunun devamıdır.
Sürekli ‘hay hay’ diyeceksin, bel ve boyun kısmın hafif öne eğik, kalça kısmı da yine hafif arkaya atık şekilde duracaksın huzurda...
Emme basma tulumba gibi eğilip kalkacak kafan, onaylama manasında...
Ustanın etrafını da kollayacaksın, kim kimdir, kimi ne kadar dinler, kimle arası iyidir diye...
O olmadığı vakitlerde gıyabında methiyeler düzeceksin işte bu tiplerle fiskos ederken, ustanın kulağına gitsin diye...
‘Şöyle mükemmeldir’, ‘böyle güzel konuşur’, ‘her konuda profesördür’ gibi sıfatlar sıralarken, aman dikkat, fazla abartmak tehlikeli olabilir!
Tatlı tatlı...
Kararında...
* * *
Nasıl ki daha lezzetli olur yemeğin yağlısı, biraz yağ katacaksın sözüne, davranışına, hallerine...
Ustan ve eşrafın yağın verdiği o ipeksi yumuşaklığı hissedecek sürekli... Fazla yağ ayak kaydırabilir ama, ona da dikkat...
Konulardan haberdar olacaksın ama az konuşacaksın. Hatta gerekmedikçe ağzını açmayacaksın. Sadece lüzumlu durumlarda ‘evet efendim’, ‘haklısının beyefendi’, ‘yüzde yüz dediğiniz gibidir hanımefendi’ gibi kısa ve öz cümleler kuracaksın.
Divan edebiyatı ya da romantizm gibi akımlardan esinlenip edebiyat parçalamak işe yaramayabilir. Bu tür edebi denemelerden uzak tutacaksın kendini... Varsa eğer böyle bir becerin, başka ortamlara saklayacaksın.
Öne çıkan sen olmayacaksın asla, ustan varken...
Görüşün, itirazın, hatta aksi bir bakışın olmayacak kesinlikle...
Ustan kimmiş, o bile önemli değil...
Bugün birisi, yarın bir başkası...
Hangisi gelirse, aynı muamele...
Ne eksik, ne fazla...
İşbu koşullarda en kolay meslek seninkidir artık...
Adını da sen koy mesleğinin...