Endemi uyarısı!

Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Dicle Tekiner, ilaç eksikliğinin tolere edilemeyen bir noktaya ulaştığını belirterek, “Örneğin enfeksiyonlar bulaşıcıdır, elinizde tedavi edecek ilaç yoksa endemiye kadar gider” uyarısında bulundu.

Ödül Aşık ÜLKER

Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Dicle Tekiner, Kıbrıs’ın kuzeyindeki ilaç sıkıntısının tolere edilemeyen boyutlarda olduğunu söyleyerek, bunun halk sağlığı açısından çok riskli bir durum olduğuna dikkat çekti.

Tansiyon ilaçları, burun spreyleri, alerjik astım ilaçları, parkinson ilaçları, mide ilaçları, kortizonlar, jinekoloji ilaçları gibi pek çok ilacın piyasada olmadığını kaydeden Tekiner, “Global bir ilaç krizi devam ediyor diyemeyiz. Her ülkede belirli kalem ilaçlarda eksiklik yaşanabilir, bu çok normaldir. Ama bizde tüm kalemlerde eksiklik var” dedi.

Türkiye’de ilaç üretiminin durduğunu belirten Tekiner, bunun nedeninin büyük oranda ekonomik olduğunu söyledi. “TC bize ilaç gönderdiği sürece, bizim ülkemizde ilaç vardır” diyen Dicle Tekiner, Türkiye’de, sağlık sektöründeki sıkıntıların yakın zamanda çözülebilecek sıkıntılar olmadığını ifade etti.

Kıbrıs’ın kuzeyinde sağlığa ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu da vurgulayan Tekiner, Eczacılar Birliği olarak, özellikle ilaç konusunda, ülkenin sağlık politikaları belirlenirken söz sahibi olmak istediklerinin altını çizdi.

Dicle Tekiner, “Sağlıklı yaşamak varken, neden devletin eksiklik veya aksaklıkları yüzünden insanlar çeksin. Devlet yetkililerinin ya da hükümetin yapabileceği şeyler vardır. Bu ülkede, iki tane çok kritik sorun vardır ve çok hızlı bir şekilde çözülmesi gerekir. Birincisi sağlık, ikincisi de eğitimdir. Geriye kalan her şey çözülür ama bu ikisi hayatidir. Bu ikisinin, palyatif değil, kalıcı çözümlerle çok erken zamanda bir düzene oturtulması gerekiyor” diye konuştu.

 

“İlaç sıkıntısı bizde her daim vardı”

Soru: Pandemi döneminde artan ilaç sıkıntısı devam ediyor. Bunun sebepleriyle ilgili farklı açıklamalar geliyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

Tekiner: İlaç sıkıntısı bizde her daim vardı. Ama pandemiden önce, yılın belirli dönemlerinde, örneğin yıl sonlarında, üretici firmalar kotalarını doldurdukları için üretimi durdururlar ve yeni yıla hazırlık yapmaya başlarlardı, hammadde alımı, formülasyonda değişiklik yapılacaksa onunla ilgili hazırlıkları yaparlardı. Bu, ilaç tedariğinde kısa süreli sıkıntı yaratırdı ve hepimiz bunu bildiğimiz için, o dönemlere hazırlıklı olurduk. O dönemlerin öncesinde, alımlarımızı artırarak tedbirimizi alırdık ki, ilacın olmadığı dönemlerde elimizde ilaç olsun. Ayrıca her yılın Şubat ayında, TC kur sabitleme yapardı. Şubat ayında kur belirlendikten sonra ilaca belli oranda bir zam yapılırdı, zamdan sonra piyasa rahatlardı. Sadece bir kaç ay ilaç tedarik sıkıntısı yaşardık.

Pandemi döneminde, dünya durdu, her yer kapandı. Her yer kapandığı için, her anlamda bir tedarik sıkıntısı yaşanmaya başladı. Bir kaç yıllık bir üretim sıkıntısı oldu. Ancak, geçen ay, Dünya Sağlık Örgütü artık pandeminin bittiğini açıkladı ve biz de artık her şeyin yavaş yavaş normalize olmasını bekliyoruz.

“TC bize ilaç gönderdiği sürece, bizim ülkemizde ilaç vardır”

Biz, pandemiden diğer ülkelere göre biraz daha fazla etkilendik çünkü izole bir ülkeyiz. Bir diğer dezavantajımız da, her anlamda TC’ye bağlı olmamızdır. TC bize ilaç gönderdiği sürece, bizim ülkemizde ilaç vardır. Bizim, TC haricindeki ülkelerden ilaç tedariğimiz %20’yi aşmamaktadır ve bu tedarik dövize bağlı olduğu için, TL’nin döviz karşısındaki değer kaybından dolayı son zamanlarda bu oran daha da düştü.

“Türkiyede, sağlık sektöründeki sıkıntı, yakın zamanda çözülebilecek bir sıkıntı değil”

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle, Türkiye’de iki yılı aşkın bir süredir çok ciddi bir ilaç tedarik sıkıntısı var. Biz, bunu özellikle 2022 ortasından itibaren çok şiddetli şekilde hissetmeye başladık. Çünkü, Türkiye’de de üretim durdu. Ama Türkiye’deki üretimin durmasının nedeni, sadece yaşanan global pandemi krizi değildir. Büyük oranda ekonomik nedenlerden kaynaklıdır. Bununla birlikte, son zamanlarda, Türkiye’de vergilere, akaryakıta, elektriğe ve daha birçok şeye ekonomik kriz nedeniyle ciddi zamlar yapılıyor ve TL’deki değer kaybıyla da birleşince üretimi ciddi şekilde etkileniyor. Ayrıca, medyadan da takip ettiğimiz gibi özellikle sağlık sektöründe çalışan kalifiye elemanlar artık Türkiye’de çalışmak yerine yurtdışına gitmeyi tercih ediyor. Türkiye’de, özellikle sağlık sektöründe ciddi sıkıntılar var. Bu maalesef yakın zamanda çözülebilecek bir sıkıntı değil.

 

“15 Aralık 2022den beri, Türk menşeili, karekodlu ilaçlara bir kuruş zam yapılmadı”

Soru: Fiyatlardaki fiyat artışı da çok eleştiriliyor…

Tekiner: 15 Aralık 2022’den beri, Türk menşeili, karekodlu ilaçlara bir kuruş zam yapılmadı, ki bu da yedi ayı aşan bir süredir ve bu sürede karşılaştığımız enflasyonu hepimiz biliyoruz. Her yıl Şubat’ta zam yapılırdı ama seçim öncesi dönem olduğu için Şubat’ta yapılacak olan zammı Aralık ayına çektiler. Türkiye’de ilaçta belirlenen kur şu anda, hala 1€ karşılığı 10.79 TL’dir ama euro kuru 26’yı devirdi. O yüzden çok ciddi bir ilaç tedarik sıkıntısı var. Kasım 2022’de, Türk Eczacıları Birliği, ilaç tedariğindeki sıkıntılara dikkat çekmek için, Türkiye genelinden toplanarak Ankara’ya yürüdü. O zaman eczacılara belirli aralıklarla ilaca zam yapılacağı vaadi verildi. Çünkü Türkiye’de ilaca zam yapılmazsa, ilaç üretimi ve dolayısıyla da tedariği rahatlamayacak, çünkü Türkiye de ambalaj ve ilaç hammaddesi başta olmak üzere ilaç üretiminde gereken tüm malzemeleri yurtdışından dövizle temin ediyor. Yani konu sadece üretim maliyetlerinin artması da değildir.

Herşey zamlandığı için doğal olarak toplumda ilaçlara da zam geldiği şeklinde bir algı var ama Türk menşeili, karekodlu ilaçlara 15 Aralık 2022’den beridir zam gelmiyor, ilaç dışı, vitamin grupları gibi ürünlerde zamlar var. Avrupa ilaçlarının fiyatlarında, kurdan dolayı artışlar oluyor. Eczaneler serbest piyasa kurallarının geçerli olduğu işletmeler değildir. Biz devletin belirlediği sabit fiyatlarla çalışmak durumundayız.

 

“Yaşanan sorun Türkiyede de ilaç olmaması”

Soru: Bir dönem, Türkiyeden ilaç ihracat yasağı nedeniyle ilaç tedariğinde sorun olduğu ama sonrasında Kıbrıs’ın kuzeyinin bu kapsamın dışına çıkarıldığı açıklandı. Sorun neden hala devam ediyor…

Tekiner: Şu anda yaşanan sorun Türkiye’de de ilaç olmaması, bu nedenle bize ilaç gelmiyor.

“Sıkıntı sistemden kaynaklanıyor”

Soru: Bazı ilaçlar devletin tekelinde ve devletin elinde ilaçlar olmadığı zaman hastalar sorun yaşıyor. Bu sorun nasıl çözülebilir? Hangi ilacı, kaç hastanın kullandığını tespit etmek çok mu zor?

Tekiner: Sağlık Bakanlığı için zor olmaması gerekir aslında, sıkıntı sistemden kaynaklanıyor. Sorunun kaynağı, İlaç Eczacılık Dairesi’ndeki hantal yapıdır. Defalarca gündeme getirdik, İlaç Eczacılık Dairesi’ne çok ciddi bir personel alımı yapılması gerekiyor. Sorun 3-5 eczacıyla, mevcut personelle çözülebilecek bir durum değil. İlaç Eczacılık Dairesi’nde sağlıklı ve güncel bir kayıt sistemi bulunmuyor ve içeride hangi üründen, ne kadar olduğu bir kayıt sistemi olmaması nedeniyle bilinemiyor. Bilgisayarda kayıt sistemi yok, hala elde kayıt sistemleriyle, çağ dışı bir işleyiş yapısı var. Bunların acilen düzeltilmesi gerekiyor. İlaçları saklama koşulları bile sıkıntılıdır.

Online stok kontrolü yok. Aynı şeyi tetanoz aşılarında da yaşadık. Tetanoz aşılarının ömrü 5 yıldır, eğer aşı süresi 5 yılı aşmışsa gereken durumlarda aşının tekrarlanması gerekiyor. Ama düzgün bir kayıt sistemi olmadığı ve kişiler de bunun kaydını tutmadığı için, acile başvuran kişilere sorgulama yapılmaksızın bu aşılar yapılıyor ve teminde sıkıntı yaşandığı için stok eksiye düşüyor.

 

“Hem devlette, hem de eczanelerde ilaç takip sisteminin kurulması gerekiyor”

Sorun, sadece İlaç Eczacılık Dairesi de değildir. Devlet hastanelerinde, sağlık ocaklarında da eczacı sıkıntısı vardır. Minimum personel ile maksimum iş yapmaya çalışıyoruz, bu sürdürülebilir değildir. Sosyal Sigortalar Dairesi’ndeki bir kaç eczacının yüzlerce eczanenin yükünü çekmesi mümkün değildir. Bir kişinin izne gitmesi veya hasta olması bütün sistemi kilitleyebiliyor.

Hem devlette, hem de eczanelerde ilaç takip sisteminin kurulması gerekiyor. Zaman zaman bazı ilaçların yasal olmayan şekilde satışlarının yapıldığına dair haberler görüyoruz, ilaç takip sistemiyle bunların önüne geçebiliriz. İlaç takip sistemiyle, gümrükten ilaç girdiği anda, hangi kutunun hangi hastaya ulaştığını takip edebiliyorsunuz. Hangi eczaneye girdi, ne zaman girdi, ne zaman satıldı, kime satıldı?

 

“Depolar bulup getirebiliyorsa, devletin de getirebilmesi gerekiyor”

Soru: Devlette olmayan bazı ilaçlar eczanelerde bulunabiliyor. Bu durumda, o ilaçlarla ilgili bir krizden, kıtlıktan bahsetmek ne kadar doğrudur?

Tekiner: Dışarıdaki depolar bulup getirebiliyorsa, devletin de getirebilmesi gerekiyor.

İlaç Eczacılık Dairesi’nden ilaç verilmesi de, bana göre, çok uygun değil. Pek çok ülkede devletten ilaç hiç verilmez, hasta ilacı eczanelerden temin eder ve devlet ödemeyi eczanelere yapar. Eczacılar, şu anda bile ödemeleri çok gecikmeli olarak alıyor, Sosyal Sigorta kapsamına giren ilaçların ödemeleri, ilaç hastaya satıldıktan yaklaşık 3 ay sonra alınabiliyor. Bu da eczaneleri maddi olarak ciddi şekilde zorluyor, çünkü depolara ödemeler eczaneler tarafından genellikle 1 ay içerisinde yapılıyor. Devlet tarafından sağlığa ayrılan bütçenin çok iyi hesaplanması gerekiyor. Kıt kanaat yetecek bir bütçe sağlıkta bizi kurtarmıyor çünkü yurtdışına bağımlı bir ülkeyiz ve TL’nin döviz karşısındaki değeri çok değişken. Temeldeki sorun ekonomik sıkıntıdır.

 

“Önemli olan önceliklerdir”

Sağlığa ayrılan bütçe hiçbir şekilde yeterli değildir. Sağlığa ayrılan bütçe konusunda, eczacılardan görüş alınmıyor. Kapalı kapılar arkasında bir bütçe belirleniyor. Biz, sahada olduğumuz için, hem ekonomik, hem arz talep anlamında aşağı yukarı önümüzdeki günlerde nelerin bizi beklediğini öngörebiliyoruz. Sağlık politikaları belirlenirken, biz süreçlere dahil edilmediğimiz için, defalarca uyarmamıza rağmen, sağlığa ayrılan bütçe yeterli olmuyor. Ek bütçelerle çözmeye çalışıyorlar ama ayrılan ek bütçeler de yeterli değil. Kaynak yaratılabilir mi? Tabii ki yaratılabilir. Önemli olan önceliklerdir. Düzgün bir planlama ile ülkedeki ilaç sıkıntısı büyük oranda çözülebilir. Tarihi geçmiş tonlarca ilacı çöpe atmak, hem çok ciddi bir çevre felaketidir, hem de ihtiyacı olan hastanın ilaca ulaşamaması demektir.

 

“Sağlık politikaları belirlenirken söz sahibi olmak istiyoruz”

Soru: Geçtiğimiz haftalarda sağlık örgütleri ilaç sıkıntısına dikkat çekmek için bir eylem yaptı. Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, ham madde temininde sorun olduğunu söyledi. Eczacılar Birliği olarak bu konuyla ilgili tespitte bulunma yönünde bir çalışmanız var mı?

Tekiner: Şu anda, bu konuda herhangi bir çalışmamız yok çünkü yeterli bir kurumsal düzenimiz yok. Eczacılar Birliği Yasası Mart’ta geçti, Eylül ayında genel kurula gidiyoruz ve sonrasında bölge kurullarımız oluşturulacak ve bu tarz çalışmalar yapabileceğiz. Eczacılar Birliği olarak, özellikle ilaç konusunda, ülkenin sağlık politikaları belirlenirken söz sahibi olmak istiyoruz. Halkın mağduriyet yaşamasını istemiyoruz. Katkı koymaya her zaman hazırız ancak yetkililer gözlerini, kulaklarını Eczacılar Birliği’ne kapatarak, bizi geri plana itiyor. Dilerim bundan sonra sağlık politikalarının belirlenmesinde rol alabiliriz.

 

“İlaç üretimi de kısa vadeli bir çözüm değildir”

Soru: Sağlık Bakanı, kendi ilacımızı üretme konusunda da bir çağrı yaptı. Bu öneri bugünkü ilaç sorunumuzu çözer mi?

Tekiner: Aslında bu, Eczacılar Birliği olarak bizim önerimizdi, Sağlık Bakanlığı’nın değil. Çözümler kısa, orta ve uzun vadeli olur, ilaç üretimi de kısa vadeli bir çözüm değildir, şimdiki sorunu çözmez. Ancak, şu anda ülkede sekiz Eczacılık Fakültesi vardır, bunlarla protokoller imzalanarak, destek alınarak, tüm ilaçlar olmasa da, kritik ilaçların üretimi yapılabilir. Halihazırda ilaç üretimi yapan bir firmamız vardır, bu firmaların sayısının artırılması gerekir. Bir takım sıkıntılar var mı? Evet vardır. Bu konuda çok ciddi bir yatırım desteği gerekir. Biz dünyaca ünlü firmalar gibi bir ilaç üretim firması kuralım demiyoruz, bu kolay değildir. Ama en azından, hasta geldiği zaman rafımızda ağrı kesiciler olsun. Üretilebilecek formda ilaçlar vardır, en azından temel ilaçları üretebilmemiz gerekir. İlaç Eczacılık Dairesi bünyesinde kurulmuş ve beş yıldır faaliyette olmayan bir Ruhsatlandırma Kurulu vardır. Bu kurul, defalarca yinelenen çağrılarımız neticesinde, ne yazık ki daha geçtiğimiz haftalarda aktive edilmiştir.

 

“Hasta çaresiz, biz çaresiz”

Soru: İlaç sıkıntısı dolayısıyla karşılaştığınız, sizi en çok etkileyen olay ne oldu?

Tekiner: Bir gün, yeşil reçeteli bir ilaç için, bir hasta eczanede sinir krizi geçirdi. Hasta, “elimde reçetem var, eczane eczane geziyorum, devlette ilaç yok ve bu ilacı kullanmazsam hayatımı idame ettiremem” diyordu, bağırdı, çağırdı, ağladı, sinir krizi geçirdi. O çaresiz, biz çaresiz.

 

“Global ilaç krizi devam ediyor diyemeyiz”

Soru: Global bir ilaç krizi var mı?

Tekiner: Global bir ilaç krizi devam ediyor diyemeyiz. Her ülkede belirli kalem ilaçlarda eksiklik yaşanabilir, bu çok normaldir. Ama bizde tüm kalemlerde eksiklik var. Örneğin A grubu antibiyotik biterse, muadilini verirsiniz veya ona yakın olabilecek başka bir antibiyotik tercih edersiniz, doktorla istişare ederek hastaya onu verirsiniz. Ama bizde bir ilaç bittiğinde, bütün muadilleri ve sonrasında yakın eşdeğerleri de bitiyor. Yerine verebilecek bir şey bulamıyoruz. Bu tek kalem ilaçta sıkıntı değil. Tansiyon ilaçları, burun spreyleri, alerjik astım ilaçları, parkinson ilaçları, mide ilaçları, kortizonlar, jinekoloji ilaçları ve daha pek çok ilaç hala piyasada yok. Şu anda göz ve kulak damlaları dahi yok. Başka ülkelerde bir kaç kalem ilaç bitebiliyor ama bizde hiçbiri yoktur. O yüzden ilaç sıkıntısı artık tolere edilemeyen boyutlardadır.

“Sağlıklı yaşamak varken, neden devletin eksiklik veya aksaklıkları yüzünden insanlar çeksin”

Sağlıklı yaşamak varken, neden devletin eksiklik veya aksaklıkları yüzünden insanlar çeksin. Devlet yetkililerinin ya da hükümetin yapabileceği şeyler vardır. Bu ülkede, iki tane çok kritik sorun vardır ve çok hızlı bir şekilde çözülmesi gerekir. Birincisi sağlık, ikincisi de eğitimdir. Geriye kalan her şey çözülür ama bu ikisi hayatidir. Bu ikisinin, palyatif değil, kalıcı çözümlerle çok erken zamanda bir düzene oturtulması gerekiyor.

 

Kriz masası...

Soru: İlaç eksikliğiyle ilgili, Sağlık Bakanlığı’nın altında bir kriz masası kurulmuştu. Bu kriz masası aktif midir?

Tekiner: Kriz masası sadece iki defa toplandı, belirli adımlar atılması için görüşüldü. Ama Türkiye’deki depremden sonra toplantılar durdu ve 4.5 aydır kriz masasının toplanması hiç gündeme gelmiyor.

 

Soru: İlaç sıkıntısı tolere edilemeyen boyutta dediğinizde, bunun halk sağlığı açısından riskli bir durum olduğunu da söyleyebilir miyiz?

Tekiner: Halk sağlığı açısından çok riskli bir durumdur. Örneğin enfeksiyonlar bulaşıcıdır, elinizde tedavi edecek ilaç yoksa, endemiye kadar gider.

 

“Kayıtlı bir şekilde getirilmeyen ilaçların temin edildiğini görüyoruz”

Soru: Uyuşturucu etkisi olan ilaçların, bazı eczaneler tarafından reçetesiz satıldığına dair haberler de görüyoruz…

Eczacı: Denetleyip bulmak, herkesi zan altında bırakmamak, devletin görevidir. Adaya, kayıtlı bir şekilde getirilmeyen ilaçların temin edildiğini görüyoruz. Örneğin, bir baba kızının çantasında bir ilaç kutusu buldu ve eczaneden ne olduğunu öğrenmek istedi. Söz konusu ilaç uyuşturucu grubu ilaçlardandı ama ülkeye kayıtlı gelen ilaçlardan değildi, girişi yasak bir ilaçtı. Nereden geldiğini bilmiyoruz. Kim, ne şekilde getirdi bilmiyoruz.

 

“Sayı artınca, denetim yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlıyor”

Soru: Ülkede çok sayıda Eczacılık Fakültesi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tekiner: Üniversiteler ülkesiyiz ama sayı artınca denetim yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlıyor. Türkiye’de, eczanelerin sayısı nüfusa göre ayarlanmıştır ve şu anda büyük kentlerde yeni eczane açılamıyor ancak devirle alınabiliyor. Herkes istediği yere eczane açamadığı için, bir geri çekilme var. İnsanlar artık çok rahat bir şekilde eczacılık yazamıyor.

Ortada bir pasta var, sayı arttıkça pastanın dilimi gittikçe küçülecek. Günün sonunda, ne yazık ki eczane kapatmalar başlayacak. Pandemi döneminde maalesef bunu yaşadık, yurtdışına göç eden eczacılarımız oldu. Yasal düzenlemelerle hem meslektaşlarımızın hem de eczacılık mesleğini seçmek isteyen gençlerin mağduriyetinin giderilmesi gerekmektedir. Ancak bu düzenlemeler yapılırken tüm paydaşların görüşü alınarak kimsenin mağdur edilmemesi gerekir.

Röportaj Haberleri