Fehime ALASYA
Son altı ayda tüp gaz, akaryakıt, ilaç gibi birçok temel tüketim maddesine yapılan zamlar alım gücü düşen halkı, daha da fakirleştirdi.
Türk Lirası döviz karşısında erimeye devam ederken, zamlar ‘altından kalkılamaz’ hale geldi. Zamları YENİDÜZEN’e değerlendiren ilgili çevreler, hükümetin müdahale edebileceği durumlarda bile ‘para yok yakınmaları ile seyirci kaldığını’ ifade etti.
Zamların artık vatandaş tarafından kaldırılamayacak noktaya ulaştığını belirten çevreler, hükümetin kötü yönetimini eleştirdi.
Söz konusu zamların vatandaşın cebine yansımasının hükümet tarafından engellenebileceğini kaydeden çevreler, çözüm önerileri de sundu.
Ortaya koyan çözüm önerilerinin en başında ise devletin vergi ve harçlarında yapılması gereken düzenlemeler yer aldı.
Tüp gazda 6 ayda 50 TL’lik artış
27 Mayıs’tan bu yana tüp gazda 50 TL’lik artış yaşandı. 90 TL olan ev tipi tüp gaz 25 Ağustos tarihinden bu yana 107 TL olarak işlem görürken, yapılan son zam ile bu rakam 140 TL’ye çıktı. Tüp gaz fiyatı 6 ayda 90 TL’den 140 TL’ye çıktı.
Akaryakıtta cepler boşaldı, depolar dolmadı
Akaryakıtta yapılan zamlar ile altı ayda fiyatların litresinde 2,44 TL’yi bulan yükseliş yaşandı. Vatandaşın cebindeki para uçup giderken, araç depoları giderek boşaldı.
Haziran ayında litresi 6,51 TL olan 95 Oktan benzin, günümüzde 8,80 TL ile satışta iken söz konusu sürede diğer akaryakıt kalemlerindeki değişiklik ise şöyle:
98 Oktan benzin 6,64 TL’den 8,96 TL’ye, Euro Diesel 6,04 TL’den 8,44 TL’ye, gazyağı ise 5,95 TL’den 8,39 TL’ye çıktı.
Eldeki rakamlara göre 6 ay içinde 95 oktan benzinde 2,29 TL, 98 Oktan benzinde 2,32 TL, Euro Dieselde 2,10 TL, gazyağında ise 2,44 TL artış yaşandı.
Avrupa Meşeli ürünlerde büyük artış
İlaçta özellikle Avrupa Meşeli ürünler vatandaşın cebini yaktı. Çok sık tüketilen Nurofen ve Paracetamol fiyatlarında altı aylık sürede 20 TL’lik artış yaşandı. Vatandaşlar arası çok sık tüketilen Nurofen 100 ml, Haziran ayında yaklaşık 40 TL civarı iken günümüzde 60 TL dolaylarında piyasada satışta. Paracetamol 100’lük ağrı kesiciler ise 15 TL civarında iken günümüzde 37,50’ye yükseldi.
Türk meşeli ilaçlara ise yılda bir kez yapılan zam ile en son Şubat ayında fiyat değişikliğine gidilmişti.
TL eridikçe eriyor…
Merkez Bankası verilerine göre; 1 STG’nin, Haziran ayındaki karşılığı 12 TL civarında iken, dün 13 TL’yi aştı. Söz konusu süre içinde Dolar 6,57 TL iken, dün 9,48 TL’den işlem gördü, Euro ise Haziran ayında 10,36 TL’ye denk gelirken, dün 11 TL’yi geçti.
İstatistik Kurumu açıklamıştı; 378 maddenin fiyatı arttı, sadece 137’sinin düştü
Hayat pahalılığını ortaya koyan bir diğer gösterge ise İstatistik Kurumu verilerindeki rakamlar oldu. Tüketici Fiyatları Endeksi’nde eylül ayı ile birlikte 9 aylık fiyat artışı yüzde 16,46 yıllık artış ise yüzde 21.01 oldu. Eylül ayında bazı ürünlerde yüzde 60’ı aşan artış yaşandığı görülmüştü.
Eylül ayında en yüksek fiyat artışı gösteren ilk üç ürün arasında sebze yer alırken, eğitim ana grubunda da çok yüksek fiyat artışı olmuştu. Bir önceki aya göre, endekste kapsanan 378 maddenin ortalama fiyatlarında artış,137 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş yaşandığı ifade edilmişti.
KKTC İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Tüketici Fiyatları Endeksi’ne göre Eylül ayı enflasyonu yüzde 2,08 olarak gerçekleşmişti.
İLGİLİ ÇEVRELER NE DEDİ?
Eski Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu:
“Devlet müdahale edebileceği noktalarda bile seyirci kaldı”
Zam haberlerinin son on aydır gündemden düşmediğini belirten Eski Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu, temel tüketim maddelerinde yapılan bu zamların artık halk tarafından kaldırılamayacak halde geldiğini anlattı. Devletin bu konuda yapabileceği ve yapamayacağı maddeleri paylaşan Muhtaroğlu, özetle şunları ifade etti:
“Özellikle gaz ve akaryakıt tabi ki yurt dışından geliyor ve dünyaca gelişmeler de çok önemli. Bizler ithal ettiğimiz için de ülkemiz pahalılaşıyor. Önceki dönemlerde Fiyat İstikrar Fonu kullanıp halka çok fazla yansıtılmıyordu. Şimdi bu fondaki para da tüketildi. Burada da hükümet beceriksizliği görüyoruz. Ülkedeki malların %90’dan fazlası yurt dışından geliyor ve gümrük fiyatları da döviz üzerinden olduğu için bu pahalılık önlenemiyor. İthalatımızın %60’ını Türkiye’den yaparken bile bu faturaları döviz ile yapıyoruz. Bu bile değiştirilebilir, söz konusu faturalar TL’ye endekslense bu yine vatandaşın cebine yansıyacak. Bunu Türkiye ile iletişim içinde çözmek çok zor olmasa gerek…
Piyasada okul harcı, ev kirası, araba satışları gibi birçok şey döviz ile fiyatlandırılıyor. Bu aşamada ülkeyi daha da pahalılaştırmamak için müdahale edemediği noktalar olabilir ama müdahale edebileceği noktalara da seyirci kaldı.
Özellikle gıda, sağlık, temizlik gibi ürünlerde tüm vergileri sıfırlayabilir, buralardaki pahalılık bile önlenir, halka yansıması durdurulur.”
“Maharet protokol imzalamak değil, gereklerini yapıp ülkeye kaynağı getirebilmektir”
Hükümetin sürekli ‘para yok’ yakınması içinde olduğunu da anımsatan Muhtaroğlu, “Kaynak yok şikayetleri de Türkiye ile imzalanan ekonomik protokolde kaynağın %75’i ülkeye gelmesi gerekirken, sadece %25 kısmının gelmesinden kaynaklanıyor. Yani burada da aslında maharet protokol imzalamak değil, gereklerini yapıp ülkeye kaynağı getirebilmektir. Protokoldeki eylemlerin hiçbiri de yapılmadığı için muhtemelen kaynak gelişi de bu yüzden aksıyor.” değerlendirmesi yaptı.
“Enflasyon uçtu, iki katı fark”
Enflasyonda geçtiğimiz yıl ile bu yılki ilk dokuz ayı karşılaştıran Muhtaroğlu, “Enflasyon uçtu, daha da katlanacak. Geçen yılki geçen yılki ayni döneme göre neredeyse 2 katı fazla bir enflasyon ile karşılaştık” dedi.
A’dan Z’ye her şeye zam geldiğini anlatan Muhtaroğlu, ekmek fiyatları, tavuk, hellim, tüp gaz ve tüm market ürünleri fiyatlarının katlandığını, devletin buna seyirci kaldığını dile getirdi.
Eczacılar Birliği Başkanı Umut Öksüz:
“Avrupa Menşeli ilaçlarda döviz etkisi önlenemedi”
Altı aylık sürede sadece Avrupa Menşeli ilaçlarda dövizden dolayı artış yaşandığını anlatan Eczacılar Birliği Başkanı Umut Öksüz, bazı ilaçlarda düşüş bazılarında ise yeni bir yükselişin yakın zamanda yeniden yaşanacağı öngörüsünü paylaştı.
Avrupa ilaçlarında dövizden dolayı fiyat değişiklikleri yaşandığını anlatan Öksüz, Türk Menşeli ürünlerde ise fiyatların Türkiye piyasasından yılda bir kez Şubat ayında değiştirildiğinin altını çizdi.
Devletin girdi maliyetlerini kısamsıyla fiyat artışının engellenebileceğini ifade eden Öksüz, “Hükümet ilaca uygulayan KDV veya stopajı kaldırırsa ilaç ecza depolarının giderleri düşer, fiyatlardaki tırmanış ancak devletin girdi maliyetlerini kısamsıyla engellenebilir.”
Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı Güven Bengihan:
“Şahsi siyasi menfaatleri için devlet kaynaklarını umursuzca harcadılar”
Hükümetin kurulurken birçok söz verdiğini fakat yerine getirmediğini ifade eden Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı Güven Bengihan, “Seçim tarihini bile vermişlerdi ama ona bile riayet etmediler, tek dertleri AKP’nin bu ülkede istediklerini Meclis’ten geçirmekti.” dedi.
Bengihan, vatandaşın cebine doğrudan yansıyan zamlar karşısında hükümet edenlerin şahsi siyasi menfaatleri için devlet kaynaklarını umursuzca harcadığını ifade etti.
Hükümetin özellikle pandemi döneminde yaptığı birtakım uygulama ile ‘sermayenin’ yanında durduğunu kaydeden Bengihan, ülkenin hem kültürel hem de ekonomik olarak yok oluşa sürüklendiğini işaret ederek, çeşitli eleştirilerde bulundu.
Bengihan, açıklamasında şunları ifade etti:
“Meclis’te Mali protokol altındaki eylem planlarına dahi uymadılar. Bu eylem planlarının büyük bir kısmı, sendikalaşmaya darbe vurmak ve ülkeyi ekonomik yönden de kendi ayakları üzerinde duran değil, Türkiye’ye bağımlı bir yapı kurmak yönündeydi. Hem ekonomi, hem de siyasi yönden bağımlı olunması için bu mantıkla hareket edildi. Zaten Maliye Bakanları’nın TC para vermezse ödeyemeyiz’ algısı yaratıldı, bizi muhtaç hale getirdiler. Devletin kaynaklarını bazı sermaye kesimlerine peşkeş çektiler. Yüksek öğretim teşvikleri de buna bir örnektir. Ülkeye gelen öğrencilerin karantina ücretini bile biz ödedik.
Bu ülkede turizm teşvikinden yararlananlara 10 yıllık vergi muafiyeti sağlanmaktadır. Pandemi dönemimde bazı otel ve yurtlarla yapılan anlaşmalar, büyük peşkeşler içerdi. Müşavir olarak evde oturan UBP’liler göreve çağrılmadı, yeni kişiler müdür ve müsteşar olarak atandı. Devletin imkan ve kaynaklarını kendilerine kullandılar, hükümette olmalılar ki yurttaşlık dağıtsınlar, işçi istihdam etsinler. Kamu kaynaklarını müsrif şekilde harcadılar. Yandaşa gelince tasarruf yapılmadı ama emekçilere gelince de tasarruf yapıldı. Bu süreçte yüksek gelir eden bazı işletmelere sigorta prim desteği veriliyor. TL eridi, halk fakirleşti, asgari ücret açlık sınırı altında kaldı, hükümet kaşıkla verdiği asgari ücretliden zamlar ile kepçeyle aldı. Halk düşmanlığı yaptılar. Dövizdeki yükseliş, TL’deki değer kaybı döviz borcu olan ve döviz taksitleri olanların borcunu katladı. Hukuk davaları arttı. Halk açlığa ve fakirliğe sürüklenirken Cumhurbaşkanı Türkiye’de görüşmelerine şehir şehir geziyor. Büyük bir sorumsuzluk... UBP kurultay savaşı artık halkın midesini bulandırdı. Siyasete olan güven sarsıldı, siyasilerin, kamu kurumlarının itibarını zedeledi. Yapılan yurttaşlıklarla kültürümüzü, kimliğimizi yok ediyorlar.”