“Engelli bireyler toplumda ötekileştirmeye maruz kalıyor”

Fatoş Silman ile sinema tutukusunu ve sinemaya dair Hasan Avcıoğlu ile birlikte kalme aldığı dördüncü kitabını konuşuyoruz.

Kuşkusuz bir film izlemek, sadece bir film izlemek değildir. Sinema çok disiplinli yönüyle, bakmasını bilene pek çok mesaj veriyor. İzleyicilerini yenileyip, dönüştürerek hayata farklı bakış açıları getirmeye olanak yaratıyor. Fatoş Silman ile sinema tutukusunu ve sinemaya dair Hasan Avcıoğlu ile birlikte kalme aldığı dördüncü kitabını konuşuyoruz. “Filmlerde Özel Gereksinimli Bireyler” ismini taşıyan bu kitap, çoğu zaman görmezden geldiğimiz yok saydığımız bir konuya işaret ederken,  ele alınan filmler okurlarına ve izleyenlerine ilham veriyor. Hiçbir şeyin düşündüğümüz kadar zor olmayabileceğini, yaşanan gerçek zorluklar üzerinden hatırlatılıyor.   

Sinemya dair dördüncü kitabı yayımlanan Fatoş Silman, sinemaya olan ilgisinin başlangıç noktasını ailesine bağlıyor. Pek çok kişi gibi onun hikayesi de çocuklukta başlıyor.

“Sinemaya olan ilgim aile de başladı. Özellikle babam ve amcamın ilgisiyle çocuklukta başladı diyebilirim. Sürekli sinema sohbetlerimiz olurdu. Lisans ve yüksek lisans yıllarımda ise film analizleri dersleri aldım. Kuramsal çerçevede filmleri analiz ettik. Bu film analizleriyle ilgili yaptığım projeler çok beğenilirdi. Hatta okulun gazetesinde yazılarıma da yer verildi. Daha sonra sinema üzerine yazmam Havadis gazetesinin Poli ndan Seçtiklerim Filimler Semboller ve Mesajlar isimiyle Türkiye’de yayımlandı. Çok da ilgi gördü. Öte yandan doktoramı eğitim yönetimi üzerine tamamladım. Eğitim geçmişimi sinema merakım ile birleştirerek eğitim konulu filmler üzerine bir kitap kaleme aldım. Yirmi civarında eğitim içerikli filmlerin analizini yaparak, öğretmen ve öğretmen adaylarına rehber hazırladım. Pedagojik içeriklerine baktım. Eğitime dair her detayı inceledim. Çok geniş yelpazede bir içerikti. Üçüncü kitapta ise Türk sinemasına eğildim. Beğendiğim yönetmenler ve filmlerine dair analizler yaptım.”

Son kitabı konuşuyoruz bu sohbetimizde… Her üç kitabı da okuduktan sonra hepsinden ayrı, farklı bir yanı olduğuna inanıyorum… Çoğu zaman yok saydığımız, varlıklarını dahi unuttuğumuz engelli bireyler var başrollerde. Engelli bireyler ve sinema var.   

“Prof. Dr. Hasan Avcıoğlu hocam ile konuşurken eğitimcilerin derslerinde film kullanımını tartışıyorduk. Biliyorsunuz aslında filmler önemli eğitim materiyalidir. Hatta üniversitede özel eğitim hocalarının film kullandıklarını da konuştuk. Ancak öğretmenler için belli bir kaynak yok. Bir öğretmenin açıp bakabileceği, öğrencileri için seçim yapabileceği, hangi filimler var, eğitimde nasıl kullanabiliriz, hangi içerikle kullanabiliriz gibi bir kaynağın olmadığını fark ettik. Bu noktadan yola çıkarak da bu dördüncü kitabı hazırladık. Benim film merakım ile hocamızın özel eğitim bilgisini birleştirerek hazırladık.”

 

“Görsel ve işitsel algılanan mesajları daha kalıcı öğreniyoruz”

Yazmak ve okumak hayatının parçası olan Silman ile sinemanın çok disiplinli yönlerini, bir film izlemenin bir film izlemekten çok daha ötesi olduğunu konuşuyoruz.

“Kaliteli içerikli filmlerden bahsedeceksek hem görselliği hem işitselliğiyle hem de içinde barındırdığı mesajlarıyla izleyicilerine çok mesajlar veriyor tabii. Tam da bu nedenle eğitim materiyali olarak filmleri öneriyouz. Çocuklar birtakım şeyleri görsel ve işitsel olarak daha iyi algılıyor. Okuyarak belki çok fazla içselleştirip öğrenemyebilirler ama görsel ve işitsel olarak algılanan mesajları daha kalıcı öğreniyoruz. Özellikle de teknoloji çağında filmlerin eğitimde önemli yeri var. Son iki kitabımda hangi filmler, hangi bağlamda eğitim materiyali olarak kullanılabilir cevabına yanıt vermeye çalıştım.”

“İnsanlar engelli bireyleri bilmiyor, bilinmezlik de korku ve tepki yaratıyor”

Bu kitapta özel gereksinimli bireyler konusu öne çıkıyor. Birarada okuyunca fark ediyorum ki, aslında sinema bu konuları çok da görmezden gelmiyor. Umut verici içeriklerle ele alıyor.   

“Bu filmlerin biraraya getirildiği hiçbir kaynak yoktu. Aslında çok fazla film yapıldı diyemeyiz. İçeriği en zengin olan on sekiz film seçtik. Daha fazlaydı tabii ama eledik. Kitapa dahil etmediklerimiz de var. Engelli bireyler ve onların hayatları çok önemli konu. Farkındalık yaratmak önemli. Kitapta özel gereksinimli birey kavramını çok geniş bir yelpazeden ele aldık. Işitme engelli, konuşma engelli, disleksi, kekemelik, yüz deformasyonu, otistik, down sendromlu çok farklı konuları içeren filmleri tercih ettik. Kaynak olması yanında bu sorunlarla yaşayan anne babalar için de bu filmleri değerlendirdik. Sadece pedagojik bağlamda değil, özel gereksinimli bireylerin toplum ve aile içinde yaşadığı sorunları da ele alan filmler seçtik. Bu sorunları nasıl aşabiliriz. Nasıl destek olabiliriz.

Engelli bireyler toplumda ötekileştirilmeye, hatta aşağılanmaya maruz kalıyor. İnsanlar engelli bireyleri bilmiyor, bilmediği için de bilinmezlik her zaman korku ve tepki yaratıyor.  Bu açıdan farkındalık yaratmak istedik. Bu insanlara aile ve toplumsal anlamda nasıl yaklaşılmalı. Bu kişilerin psiko- sosyal gelişimleri ne denli önemli. Ötekileştirmeden içlerindeki potansiyeli ortaya çıkarmak için onlara destek olmanın önemine değinelim diye  düşündük.”

Tüm filmlerin ortak noktası engelli bireyler ve onların başarı öyküleri… Çok zorlukların ardından gelen başarı öyküleri. İlham verici. Fakat kitapta on sekiz film arasında hiç Türkiye sinemasından film yok.

“Biz onlara imkan tanırsak, destek olursak gizli kalan yeteneklerini ortaya çıkarmaya yardım edersek aslında başaramayacakları şey yok. Birkaç taneTürk sinemasından da buldum ama çok iyi değillerdi. Bir tanesi yabancı bir senaryonun Türkçe haliydi. Açıkçası çok özgün bir şey bulamadım. Belki zaman içinde olur ve biz de genişletilmiş baskıda yer veririz.”

Röportaj Haberleri