Yağmurun ardından gökkuşağı öylesine güzel belirdi ki...
Çok yumuşaktı renklerin geçişi...
Kırmızıdan gün batımını andıran bir turuncuya, oradan sonbaharla hüzünlenen bir sarıya, sonra yeşile ve maviye uzanan bir özgürlüğe doğru...
Doğa harika...
Farklılıkları, enfes bir tablo gibi, bir ustanın nefesinde geçiriyor iç içe...
Çatışmadan.
Kaprislenmeden.
İhtiraslara bezenmeden.
Şişkin bir egoyla köpürmeden.
Hırslara bürünmeden.
Kin tutmadan.
Ve yenilmeden öfkenin sağanağına...
* * *
Çocuklarla buluştuk.
Nasıl bir kalabalık, nasıl bir ilgi oldu anlatamam.
Öykü yarışması düzenlemiştik ya, ödül töreni vardı dün...
Çocukların gözlerine bakınca, asıl yapmamız gereken işi anımsadım.
Ve utandım, iç karartan nice manşetten, gündemden...
Keşke, çok önceden böylesine katabilseydik tertemiz yürekleri, kocaman düşleri yayınlarımızın merkezine.
Olsun!..
Geç değil sonuçta...
* * *
Bir başka çocuk için güzel düşler kuracağız bugün...
Ayağa kalksın diye...
Aylardır boğuştuğu ve yenilmediği hastalığına, bir kez daha meydan okuyabilsin diye...
Gelen yardımları yönlendirdik dün bankalara, “ey büyük insanlık” diyerek ve tüm can sıkıntılarımıza “avaz avaz” susarak yine de...
* * *
Bir söz okudum, içime dokundu...
“Vicdan en rahat yastıktır” diyordu...
Daha da ne denirdi ki...
Niye yadırgıyor?
Kıbrıslı Türk lider Eroğlu öfkeleniyor, “barış karşıtı” gösterilmesine...
Ve her fırsatta tekrarlıyor: “En fazla ben anlaşma istiyorum”
Çünkü, Eroğlu’nun “düşüncesi”nde bu ülke bölündü... Çünkü “anlaşma sonrasını” dahi “ayrılık” üzerinden tarif ediyor.
Bu coğrafyada, birlikte yaşama dair bir tek olumlu sözcüğü yok.
Hiç duydunuz mu ağzından, “Birleşik Federal Kıbrıs” dediğini!..
İnanmıyor buna... Heyecanlanmıyor...
İnsan, inanmadığı ve heyecanlanmadığı bir “hedef” için nasıl çalışabilir ki?
Ama örneğin, masaya bu hedefle oturuyor... Ve sonra “en fazla anlaşma isteyen benim” diyerek dönüyor, “iki ayrı devlet”i tarif ediyor. Bu tarifte Kıbrıslı Rumlar hiç yok!..
Sorun burada... Çelişki burada...
Ya “iki ayrı devlet” ve “konfederasyon” için oturacak masaya... Ya da “Birleşik Federal Kıbrıs” için oturuyorsa, bize böylesi bir gelecek anlatacak. Buna inanacak!..
Ya da yadırgamayacak kimseler inanmayınca...
Sütte önlem
ALINMIŞ !
Tarım Bakanlığı dün açıklama yaptı, “sütteki zehre karşı önlem alınmış”...
Ne zaman?
Eğer öyleyse, tonlarca süt niye imha ediliyor?
En son ne zaman denetlenmiş yem ambarları?
Peki köylerde, evlerde tüketilen çiğ süt...
Hani, ortada tahlil sonuçları?
“Tedbir alındı” demek kolay...
Kolay da, eğer denetim sonuçlarınızı, tahlilleri açıklamazsanız, ne kadar inandırıcı olursunuz ki?