YENİDÜZEN
CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye’den adaya ulaşan su ile ülkede ‘entegre su yönetimini’ oluşturmayı hedeflediklerini söyledi.
Talat, entegre su yönetimi ile vatandaşların uygun fiyata, temiz ve içilebilir nitelikte su kullanmasının hedeflendiğini belirterek, bunun başarılması halinde ‘su’ konusunda ülkenin kurtuluşunun sağlanacağını da ifade etti.
Talat, Kanal Sim’de Meyil Adakul Elektrikçi’nin hazırlayıp sunduğu Öğlen Postası’na konuk oldu, önemli açıklamalarda bulundu.
“Birçok alanda paraya ihtiyaç var, limitler doldu…”
Talat, ülkede birçok alanda paraya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, Tarım bütçesinde 70 milyon TL ‘açık’ olduğunu, kredilendirme imkanı olsa bunu söz konusu alanda yapabileceklerini ancak artık ‘limitlerin dolduğunu’ kaydetti.
Belediyelerin birçoğunun borçlanabileceği herhangi bir bankanın kalmadığına işaret eden Talat, “Başlangıçta, BESKİ’nin akıllı sayaç takarak, parayı tam olarak tahsil edeceğini ve daha sonra yatırım yapacağını düşündük.
Ancak bunun için de 3-4 yıl gerekiyor. Hal bu ki şimdi parası olan bir şirkete bunu yaptırabilir, her şeyi ile mükemmel bir sistem elde edebilirsiniz” şeklinde konuştu.
“Yerel su kaynakları herhangi bir şirkete ait değil”
Talat, ‘bütün suyun bir şirkete verilmesinin doğru olmayacağı yönünde’ duruş sergilediklerini ifade ederek, yapılan tartışmalar ve müzakereler sonucunda yerel su kaynaklarının herhangi bir şirkete ait olmadığının netleştiğini aktardı.
Öte yandan istenmesi halinde bu şirketin kullanımına, dağıtımına veya yardımına yerel su kaynaklarının aktarılabileceğini kaydeden Talat, “Yerel kaynak da dediğim, zaten aküferler neredeyse kuru. Dolayısıyla aküferlerden bahsetmiyorum. Ancak göletler, arıtma tesislerinin suları gibi…” şeklinde konuştu.
İlk metinde de yer altı su kaynakları ile ilgili böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirten Talat, sadece konunun çok net olmaması nedeniyle böyle yorumlanabildiğini ifade etti.
Talat, ilk metinde bazı kelimeler ve düzenlemeler yapıldıktan sonra şimdiki şeklini aldığını söyleyerek, temin edilen suyun hem tarımda hem de içme ve kullanma suyu olarak belediyelerde kullanılacağının kayda alındığını aktardı.
“Ülkede entegre su yönetimi oluşturmak istiyoruz”
Bu sayede entegre su yönetimine kavuşma imkanın yakalandığını açıklayan Talat, “İstediğimiz bu değildi ama bundan yararlanarak ülkede entegre su yönetimi oluşturmak istiyoruz” dedi.
Talat, entegre su yönetimi ile vatandaşların uygun fiyata, temiz ve içilebilir nitelikte su kullanmasının hedeflendiğini belirterek, kuruyan aküferleri zenginleştirmenin planlandığını ifade etti.
“Aküferler, belediyelerin değil…”
Ülkedeki aküferlerin belediyelere ait olmadığını ifade eden Talat, yer altı sularının devletin, yani halkın olduğunu kaydetti.
Talat, şöyle devam etti: “Her isteyen kuyu kazıp suyu alamaz. Bir vatandaş evine kuyu kazması başka, belediyenin kuyu kazıp vatandaşlara su dağıtması başkadır”…
“Yatırımlar, ihaleyi alan şirket tarafından yapılacak”
TC’den gelen suyun yap-işlet - devret ihalesi ile bir şirket tarafından alınacağını, tüm yatırımların söz konusu şirket tarafından yapılarak, vatandaşa kadar suyun taşınacağını kaydeden Talat, anlaşmaya göre kanalizasyon sistemleri ve arıtma tesislerinin de ihaleyi alan şirket tarafından yapılacağını belirtti.
Talat, ayrıca yağmur suyu drenaj sistemlerinin de kurulacağını ifade etti.
“Sisteme katılan belediye ile katılmayanın su fiyatı aynı olacak”
İhaleyi alan şirketin maliyet çıkaracağını ve şirkete örneğin 20-25 yıllık süre verileceğini söyleyen Talat, “Süre 30 yıl olursa su daha ucuz, 20 yıl olursa daha pahalı olacak. Bu fiyat çıkarken, eksi yatırımlar yani şirketin sisteme katılan herhangi bir belediyenin deposuna getirdiği suyun maliyeti (karlı) ne ise yatırımını yapan, sisteme katılmayan belediyelere de su o fiyattan verilecek. Yatırımını yapan diğer belediyelerde sudan yararlanabilecek” şeklinde konuştu. Talat, sisteme katılan belediye ile katılmayan belediyeye verilecek suyun fiyatı aynı olacağını kaydederek, bu konuda gerekirse yasal düzenleme yapılacağını açıkladı.
“Tarım suyunu başka bir şirket almışsa…”
Öte yandan Talat, suyun işletmesini ya iki şirketin ya da tek bir şirketin yapacağını açıkladı.
Tarımda kullanılacak suyunu başka şirket alması halinde ise farklı bir muamele yapılacağını söyleyen Talat, şöyle devam etti: “Suyu aynı şirket almışsa tarımda kullanmaya yöneltecek. Gerekli yatırımları yapacak, suyu tarıma sunacak. Arıtma suyu bizim değil ancak göletler bizimdir. Beşparmak aküferi de bu arada doldu, onu da kullanmak istiyoruz. Suları tarımda kullandırmak istiyorsak o şirket vasıtasıyla tarım alanlarına sevk edebileceğiz. Böylece göletlerimizi temizleme imkanımız olacak, çoğu toprakla doldu. Bazı göletleri hızla kullanıp, kurutup içerisindeki toprağı temizleyerek yeniden dolması için yağmuru bekleyeceğiz. Böylece tüm bunlar planlanacak, planlamanın başında da özerk su kurumu olacak. Su Kurumu, şirketlerin hangi göleti ne kadar paraya kullanabileceğini söyleyecek. Göletlerdeki suyu satacağız ya da sübvansiye gibi kullanacaksak suyun maliyetini düşüreceğiz. Bu da vatandaşa yansıyacak”
Suyun gitme planı olmayan yerlerdeki köylülerin müracaat ederek su istediklerini de söyleyen Talat, ihalelerin yapıp bitirilmesinin 1 yılı geçebileceğini de belirtti.
Talat, şu anda Geçitköy göletine gelen suyun köylüler tarafından tarımda kullanıldığını ifade etti.
Su Dairesi’nin görevi ne olacak?
Bir yanda işletmeci bir şirketin diğer yanda da devlet adına sürecin Su Kurumu tarafından yönetileceğini kaydeden Talat, Su Dairesi’nin de su kaynakların zenginleştirilmesi, kuyuların kapatılması, sayaçlandırma noktalarında hareket edeceğini dile getirdi.
Talat, bu bağlamda Su Yasası’nın hayata geçmesinin düşünüldüğünü, Yasa’nın Su Dairesi tarafından yönetileceğini ifade ederek, “Su kurumu şirketin faaliyetlerini yönetirken, Su Dairesi de devlet adına olan zenginliklerine şekilde değerlendirerek zenginleştireceğini yönetecek, bunu da Su Kurumu aracılığıyla su kurumu şirketlere yapacağı yönlendirme ile yapacak” dedi.
Su ne zaman verilecek?
Talat, Türkiye’den gelen suyun teknik olarak ilk önce Lefkoşa ve Gönyeli’ye verileceğinin söylendiğini belirtti.
Suyun ne zaman kullanılacağı ile ilgili net bir bilgisinin olmadığını ancak anlaşmaya göre suyun hemen DSİ tarafından belediyelerin depolarına aktarılması gerektiğini ifade eden Talat, bunun Su İşleri Dairesi ile işbirliği halinde yapılacağını kaydetti.
Suyun fiyatı… Tüm bölgelere aynı fiyat
Talat, su ile ilgili ne kadar yatırım yapılacağının henüz netleşmediğini, bu konuda teknik bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, “ Projeler netleştikten sonra ne kadar yatırım yapılacağını bileceğiz. Buna göre yıl da belirleyeceğiz. Yatırım, şu kadar yılda yapılacak diyeceğiz” şeklinde konuştu.
Şartname çıktığı zaman suyun fiyatının belli olacağını aktaran Talat, tüm bölgelere tek fiyatın uygulanacağını belirtti.
Talat, birçok insanın suyun fiyatının 4 TL ile 5 TL arasında olacağını söylediğini ancak sistemin projelendirilmeden net bir fiyat çıkmayacağını ifade etti.
Talat, alım garantisi konusunda da değerlendirmede bulunarak, bu konunun şirkete verilecek güvence olduğunu dile getirdi.
Belediyelerdeki personel konusu…
Anlaşmada, belediyelerdeki personel konusunun da yer aldığını söyleyen Talat, öncelikli olarak belediye personelinden yararlanılacağını, bunun şartnameye konulacağını vurguladı.
Talat, özlük hakları belediyelerde kalmak kaydı ile bu adım atılacağını belirtti.
Öte yandan Talat, Özerk Su Kurumu ve işletmeyi yapacak şirketin yönetim kurulu içerisinde belediye temsilcisinin yer almasını istediklerini de söyledi.
Başsavcılık’tan görüş alınacak
Talat, Türkiye ile imzalanan uzlaşı metninin Meclis’e sunulması gerekip gerekmediği ile ilgili hükümetin Başsavcılık’tan görüş alacağını kaydetti.
Başsavcılık’tan gelecek görüşe göre hareket edileceğini belirten Talat, “Sunmak şartsa sunacağız, şart değilse o zaman değerlendireceğiz. Tabii ki Meclis’ten geçmesi daha sağlam güvence oluşturur, Meclis’te tartışılmış olur ” dedi.
“Para olsa ben beğenmezdim”
Talat, su konusundaki son uzlaşı ile ilgili Parti Meclisi’nde bir sorun olmadığına değinerek, “PM, geçtiğimiz yıl değerlendirdi. Orada da metnin kabul edilemeyeceği görüşü konuşuldu. Daha sonra PM karar almadı.
Doğrudur, tartışıldı. Hatta yanlış bilgilendirme nedeniyle olağanüstü toplantı da yapıldı. Burada izah edilince PM rahatladı ve bir karar alınmadı. Kimi arkadaş uzlaşı metnini kötünün iyisi olarak görüyor, kimisi hazmedilebilir görüyor, kimisi de iyi olarak görüyor. Ben dedim ya, biz de para yok… Para olsa ben beğenmezdim…”
Talat sözlerini şöyle sürdürdü: “Paramız olsa Türkiye bizden böyle bir şey istemezdi… Türkiye niye bastırdı?
Çok açık ve nettir. Çünkü sizin paranız yoktur, bu yatırımları yapamazsınız. Bunu biz size vereceğiz… Siz yine döküp saçacaksınız dendi. Gönyeli dışında hiçbir belediyede böyle bir imkan yok. Haksız değil…”
Entegre su yönetiminin başarılması halinde ‘su’ konusunda ülkenin kurtuluşunun sağlanacağını ifade eden Talat, kendisini en çok bu kısmın heyecanlandırdığını dile getirdi.
“Ekonomik İşbirliği Protokolü gönderildi”
2016 ile 2018 yıllarını kapsayan iki yıllık Ekonomik İşbirliği Protokolü ile ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Talat, bu konuda çalışmaların tamamlandığını ve Türkiye’ye gönderildiğini ifade etti.
Talat, hazırlanan pakette bazı reformların yer aldığını, bu reform adına karşılık da bir takım desteklerin olduğunu kaydederek, bu konuda Türkiye’den nasıl bir cevap geleceğini bilmediğini belirtti.
Kıb-Tek…
Türkiye’nin Kıb-Tek’in ayrıştırılarak, dağıtımın ve tahsilatın özelleştirilmesini istediğini belirten Talat, Türkiye ile bu konuda bir uyuşmazlık yaşanacağını, Hükümetin Kıb-Tek’in özerkleştirilmesine yönelik bir tutumunun olduğunu vurguladı.
Talat, Türkiye’nin bu konudaki mantığını anlayamadığını da belirterek, şöyle devam etti: “Şu anda dağıtım ve tahsilatı özelleştirmenin ne mantığı var. Şu anda tahsilatta sıkıntı yok. Tekrar bu konuda ısrar edecekler mi bilmiyorum. Çünkü 2012’de protokol imzalandığında Kıb-Tek doğru düzgün tahsilat yapamıyordu”
Talat, Limanlar ve Telekomünikasyon Dairesi ile ilgili farklı modellerin düşünülebileceğini de sözlerine ekledi.