27 Ocak 2014 tarihinin hak hareketleri açısından önemli bir milat sayıldığına işaret eden Envision Diversity Derneği, 27 Ocak 2014 tarihinin İngiliz sömürge döneminden beri süregelen SODOMI yasasının yürürlükten kalktığı ve rıza yaşında olan iki erkek arasındaki ilişkiyi "doğaya" aykırı bir suç olarak düzenleyen Ceza Yasası’nın ilgili maddelerinin( Fasıl 154, 171-173) yürürlükten kaldırıldığı ve suç olmaktan çıkarıldığı tarih olduğuna işaret etti.
Envision Diversity Derneği ,bu tarihin üzerinden üç sene geçmesine rağmen, devletin LGBTI ve cinsel yönelim-cinsiyet kimliği ve cinsiyet politikaları açısından üzerine düsen birçok sorumluluğu yerine getiremediğini ifade etti.
Analiz dosyası…
Bu haftadan itibaren yayınlanmak üzere LGBTI hareketinin geçmişi, 2014 sonrası ve geleceği adi altında bir analiz dosyası yayınlamaya başlayacaklarını da duyuran Envision’un açıklaması şöyle:
“Bu durum 2004 sonrası Annan Planı ile oluşan politik dinamik, değişim için elverişli ortam ve yaratılan fırsat penceresinin kademeli olarak yaratmış olduğu bir sonuç olarak özetlenebilir. Feminist Hareket ve HOKI önderliğinde yürütülen cinsiyet temelli hak hareketi eşcinselliği görünür kilmiş ve kamusal alana taşımıştır. Tartışılan bu konu HÇ vs. Türkiye ve Sarris vakaları ile son noktaya taşınmış ve süregelen( sistemli ve devamlı) hak temelli savunuculuk- aktivizm pratikleri sonucunda 2014 yılında tamamıyla yürürlükten kalkmıştır. Ancak bu tarihin üzerinden üç sene geçmesine rağmen, LGBTI ve cinsel yönelim-cinsiyet kimliği ve cinsiyet politikaları açısından devlet üzerine düsen birçok sorumluluğu yerine getirememiştir.”
“Devlet’in LGBTI bireylerin varlığını hiçe sayması kabul edilemez bir temel insan ve kişi hakki ihlalidir”
“Devlet’in LGBTI bireyleri tanımazdan gelmesi, cinsiyet-cinsel kimlik haklarını düzenleyen uluslararası antlaşmalar çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirmemesi ve “LGBTI” bireylerin varlığını hiçe sayması kabul edilemez bir temel insan ve kişi hakki ihlalidir.
Kişilerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri doğrultusunda gizli kalmaya zorlayan, korumayan, ağır nefret söylemini cezalandırmayan, eğitim ve diğer kurumsal yapılar içerisinde koruyu önlemleri almaktan aciz olan ve bu kişileri “ heteroseksist ahlak” kıskacı içerisinde görünmez kılan pratikler kabul edilemez.
LGBTI bireylerin “ gizlenmek, yalan söylemem ve olmadıkları gibi davranmak” zorunda bırakılmaları “ ve “ görmezden gelmesi” ikiyüzlülüktür”.
“En büyük ahlaksızlık, toplumun genelinin sahip olduğu ahlaki inanışa uygun yaşıyormuş gibi görünebilmek için yalan söylemektir”
“Sevgili Tufan Erhurman’in kendi kişisel sitesinden yayınlamış olduğu su alıntı durumu çok iyi özetlemektedir:
Benzer bir etkiyi, Gide’in kendisi de, Ahlaksız’da ve Corydon’da yaratmıştır. Ahlaksız’da, kitap boyunca Michel’in eşcinsel eğilimlerine ilişkin değinmelere ve imalara yer verilmesine karşın, eşcinsel ilişkiye ancak kitabın sonuna doğru ve yalnızca bir kez açıkça gönderme yapan Gide, Corydon’da sınırları aşarak, son derece net bir eşcinsellik savunusu yapmaktan çekinmemiştir. Belki tam da bu nedenle, eşcinsellik-ahlak-hukuk üçgeninde oluşan son görüşü bu kitaptan alıntılarla ortaya koymaya çalışmak en doğru yöntem olacaktır.
Gide’in bu kitaptaki temel derdi, eşcinsel olan bir kişinin eşcinselliğini yaşamasının ve açıklamasının ahlaka aykırı olmak bir yana, bizatihi ahlaka uygun davranmanın bir gereği olduğunu anlatmaktır. Yazar, bu düşüncesini, kitabının ikinci basımına yazdığı önsözde, “kişi için de, toplum için de hiçbir şeyin gerçek gibi gösterilen bir yalandan daha ahlak bozucu olmayacağı kanısına vardım” diyerek ortaya koymaktadır. Gide’e göre en büyük ahlaksızlık, toplumun genelinin sahip olduğu ahlaki inanışa uygun yaşıyormuş gibi görünebilmek için yalan söylemektir. Yani aslında toplum, kendi ahlakını bireye dayatmak suretiyle, onu ahlaklı hale getirmemekte, tam tersine ahlaksızlık yapmak zorunda bırakmaktadır.( http://www.tufanerhurman.com/escinsel-iliskinin-suc-olmaktan-cikarilmasiyla-ilgili-yazi/, 23 Ocak 2017’de erişim sağlanmıştır).”
“Feminist hareketin açmış olduğu alan çok önemli bir önderlik yapmıştır”
“Fasıl 154 171-173 maddeleri altında “ doğaya aykırı suç ” ile ilgili ilk davalar 1960’lara dayanmaktadır. 1960’lı yıllardan 2017’e gelindiğinde göreceli olarak LGBTI hareketi çok iyi bir yol almıştır. Tarihsel surecinde 2014 yılındaki değişiklik büyük bir başarıdır. Burada özellikle feminist hareketin açmış olduğu alan çok önemli bir önderlik yapmıştır. Bunun yanında hareketi başlatan Hüseyin Çavuşoğlu bu konuda kişisel bir cesaret örneği göstermiştir.”