EOKA B’de Grivas’ın yanında eli silah tutan Siros’un kızı Eleni Stavru 4 Mayıs 2019 tarihinde, kamuoyuna bir açıklama yaptı. Bilmeyenler için belirtelim, Eleni Stavru DİSİ’nin listesinden Avrupa Parlamentosu seçimlerinde adaydır.
Eleni Stavro, “AKEL’in Kızılyürek’i aday göstermesi milli meselemize büyük zararlar verecektir” dedi ve şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı Anastasiadis haklı olarak AKEL’in girişimini Kıbrıslı Türklerden “ödünç oy” almak olarak açıklamıştır. Kızılyürek Türkiye’den onay almadan AKEL listesinden aday olmayı asla kabul etmezdi. Türkiye’nin onay vermesi, bu adayın seçimi kazanmasını kolaylaştıracaktır. Bu aday kazanması halinde Avrupa Parlamentosunda ve bütün dünyada Kıbrıs Cumhuriyeti’ni değil, Kıbrıs’ın Türk toplumunu temsil edecektir. Ve zamanı geldiğinde ve vatanı onu göreve çağırdığında KKTC’yi temsil edecektir.
AKEL’in Kıbrıslı Türk AP parlamenteri sayesinde işgal bölgesinde kurulan abes rejim güçlenecektir. Büyük bir ihtimalle Türkçe AB dilleri arasına girecektir.
Onu omuzlarında taşıyan AKEL liderliği ilerleyen günlerde onu kontrol edemediğini anlayacaktır.
Sahte devleti kendi ellerimizle Avrupa Parlamentosuna taşımamız Dünya Helenizm’i tarafından büyük bir üzüntüyle karşılanacaktır.
AKEL’in Kıbrıslı Türk parlamenteri işgale asla işgal demeyecektir.”
Şimdi de TMT Mücahitler Derneğinin 5 Mayıs 2019 tarihinde yaptığı açıklamayı okuyalım.
“Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Yılmaz Bora yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinde öncü görev üstlenmiş efsanevi TMT’nin hedef ve ruhunu yaşatmak azminde olan Derneklerinin bu hayati konuda görüşlerini ifade ederek halkı uyarmak istediğini belirtti.
Kızılyürek’în girişiminin Kıbrıs Türklerinin haklarını artırmak şöyle dursun aksine yok edeceğini savunan Bora, Kıbrıs’ta tek halk olduğunu öne süren Rumların tarih boyunca bu iddiaları doğrultusunda yaptıklarına örnekler verdi.
Kızılyürek’in Güneyde yapılan bir seçimde, bir Rum siyasi parti listesinde aday olması ve kazanmasının Kıbrıs Türk halkının ayrı bir halk olma statüsü ile bağdaşmayacağını savunan Bora, bu olayın tüm dünyaya Kıbrıs Türklerinin Rumlarla birlikte seçime girebilen bir azınlık olduğunu göstereceğini iddia etti.
Bora, böylece yüz yıldan uzun bir süre devam etmiş olan özgürlük mücadelesinin büyük yara alacağını, eşit bir halk olunduğu iddiasını çürüteceğini söyledi.
Kıbrıs’ta ırkçılığın ve faşizmin öncüsünün Rum ve Yunan tarafı olduğunu söyleyen Bora, “Tarihi belgeler Enosis, EOKA terör örgütü, Akritas Planı, İphestos Planı, Kilise ve Elam ve Rum Yönetimidir. Kızılyürek bunlara karşı nasıl mücadele yürütecek? AB’de ırkçılık her geçen gün yükselmektedir” dedi.
Kıbrıs’a barışın 1974’de geldiğini ve 45 yıldır barış olduğunu dile getiren Bora, “Kızılyürek’in Güney’de aday olması TMT’nin başlattığı özgürlük mücadelesine karşı bir eylemdir. Uluslararası kurullarda ve mahkemelerde Kıbrıs Türk halkının eşit bir halk olmadığı, aynı seçim hakkı olmadığını kanıtlayacak ve barışın temeline dinamit koyacaktır” dedi.
Bora, Kıbrıs’ta doğru olanın KKTC’nin tanınması ve 1974’de Kıbrıs’a gelen barışın sürekli hale getirilmesi olduğunu ifade ederek, bunun önündeki tek engelin Prof. Dr. Kızılyürek ve yandaşlarının faşist Rum propagandasını desteklemesi ve propagandanın dünya kamuoyunu etkilemesi olduğunu ileri sürdü.
“Kızılyürek ve yandaşlarının bilerek veya bilmeyerek Kıbrıs Türk halkının haklarını yok etmek için girişimde bulunduğunu” savunan Bora, “Faşist Rum propaganda ordusu ile birlikte son süratle Kıbrıs’ı ikinci Girit yapmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Kıbrıs Türk halkı uyanık ol, gerçekleri gör ve sahip çık” dedi.
Yorumu okuyuculara bırakıyorum...