Özlem Onar
Felsefe Öğretmeni
Yaşamımızı biçimlendiren algılarımız ve eylemlerimizdir. Algılarımızı ve eylemlerimizi gerçekleştirirken en çok neleri harcıyoruz? Zamanı mı, değerleri mi, dostllukları mı? Yoksa yaşamın kendisini mi! Gün içerisinde dostlarımız için yeterli zamanı ayırabiliyor muyuz? Yoksa daha çok eşyaya sahip olma adına, zamanın kölesi miyiz? Doyumlu ve erdemli bir yaşamı her insan gibi hak ettiğimizin farkında mıyız? Dostluğun erdemli bir yaşamda yeri nedir? Sadece erdem sahibi ve iyi insanlar mı dost olabilir yoksa kötü insanlar da dost olabilir mi?
NEDEN SEVİYORUZ?
Günümüzde dostluğa büyük bir değer atfederiz. Genellikle dostlarımızı bize benzeyenlerden seçeriz. Onları severiz, iyi insanlar olduklarına inanırız. Hatta dostumuzun sevmediklerini veya dostumuzu sevmeyenleri biz de kötü görür, sevmeyiz. Belki de konuşmamız gereken şey neyin sevildiğidir. Sadece sevilen şey sevilir, her şey sevilmez. Bu duygunun güzel ve hoş olduğunu zannediyoruz. Bir şey sayesinde bir haz ya da iyi bir şey ortaya çıkıyorsa o şeyin iyi olduğu düşünülür. Bundan dolayı da sevilen şeyler amaca bağlı olarak iyi ve güzel olabilirler. Peki, insanlar bir şeyi iyi olduğu için mi yoksa kendileri için mi seviyorlar? Yanıtlar farklılık gösterebilir.(1) Ortak çıkarlar veya ideolojiler nedeniyle kurulan dostluklar kısa ömürlüdür. Çıkarlar ve ideolojiler değişince ilişkiler de sona erecektir. Gençlikte edindiğimiz dostluklarımızın bitmesi normal değil midir? Eskiden yaşadığımız güzel günler ve paylaşımlarımız sevgimizi azaltmasa da uzun süre görmediğimiz, birlikte yaşamadıklarımızla dostluğumuz biter.
DOSTLUK
Uzun süreli dostluklar var mıdır? Gerçek dostluk nedir? Dostluk duygudaşlıktır. Duygusal bağlarla iletişim kuran, birbirinin varlığına sevgi, saygı çerçevesinde değer katanlar, arkadaşlıktan öte dosttur. Bu kişiler birbirlerine dürüstçe duygularını dile getirir. Aynı düşünceleri savunanların dost olduğunu iddia edemeyiz. Çünkü düşünceler soyuttur ve tartışılabilir. Dostluklar ise dış dünyada insanlarla kurduğumuz ilişkilerden oluşur, gerçekten yaşanır. Bizler çoğu zaman düşüncelerimizde haklı olmak adına, duygularımızı bilinçli veya bilinçsizce bastırıp, karşımızdaki insanlarla duygularımızı paylaşmıyoruz, dostluklar kuramıyoruz. Yaşayarak; zamanı, mekânı, duygusal bağlar kurarak, bencilce olmayan amaçlar geliştirerek, dolayısıyla işbirliği yaparak dostluklarımızı oluşturabiliriz. İşte böyle dostluklar uzun sürede oluşur ve ruhumuzda tortu bırakır.
Dostluk, vermektir. Aslında vermek ile almak birdir. Her an özen ve emek ister. En temelde de kendimizin ve karşımızdakinin iyiliğini istemektir. Kendimiz için istediklerimizi, dostlarımız için de isteriz. Burada tesadüfi değil, gerçekten insanın karakterinden kaynaklanan bir dostluk söz konusudur. Kendileri iyi olmaya devam ettikleri sürece dostlukları da devam eder. Bu insanlar birbirine yarar da sağlarlar, karşılıklı hoş da bulunurlar, iyi ve erdemli insanlar da aynı şekilde.(2)
SEVMEK SEVİLMEK
Hayatımızda bizi sevenler olduğu gibi sevmeyenler de vardır. Bilinçli ve planlı olarak, sizi üzen insanın yaptığı kötülüktür. “Senin iyiliğin için seni üzdüm.”diyenin, niyeti iyi olabilir mi? “Dost acı söyler.” derler, sizce de öyle mi? Sizi etiketleyen, iğneleyici laflarla onurunuzu zedeleyen, size karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergileyen insan, kişiliğinize zarar verir. Dost sizin onurunuzu, şevkinizi kırmadan saygı çerçevesinde gerçeği görmeniz için çaba harcayandır. Saygılıdır. İnsanın kendi kendiyle olan ilişkisine müdahale etmez. Buna karşılık sizin de bu saygıyı algılıyabiliyor olmanız gerekir. Çünkü dostluk insanlar arasında ve eşit şartlarda çift taraflıdır. Böylesi erdemli dostlukların sayısı oldukça azdır. Sizi sürekli öven, yerli yersiz fedakârlıklarda bulunan, bağımlı dostluklar da vardır. Tek başlarına ne karar alabilir ne de eyleme geçebilirler. Birliktelikleri önceleri haz verirken, bir müddet sonra efendi ve köle ilişkisine dönüşür. Artık dost değil, düşmandırlar. Çünkü efendiden de köleden de dost olmaz. Ancak kendi kendinin sorumluluğunu alabilen yetişkin insanlar dost olabilir. Yetişkin insan; bilinçli olarak özgürce seçim yapan, yaptığı seçimlerin sorumluluğunu alabilendir. Sevmek bir seçim ise sorumluluğu beraberinde getirir. Erdemli insanlar, sorumluklarını taşıyabilir, korkuları azdır. İşte böyle insanlar gerçekte sevilir ve sevebilir.
Kötü insanların dostlukları da kötü olacaktır, çünkü kötü şeyler yaparlar ve birbirlerine benzedikleri için kötü olurlar. Erdemli insanlar ise birbirlerini daha iyi insan yaparlar. Çünkü dostlar beğendikleri şeyleri birbirlerinden öğrenirler.(3) Sözün kısası; bizim kalitemizi belirleyen dostlarımızın kalitesidir. Özgürlüğe giden yolda, erdemli olmaya ve erdemli dostlara her daim ihtiyacımız vardır.
KAYNAKÇA
1) ( Aritoteles, Nikomakhos’a Etik, Eski Yunancadan çeviren: Furkan Akderin, İstanbul, Say Yayınları, 2015, s.172-173)
2) (Aristoteles, s.174-175)
3) (Aristoteles, s.212)