Erdinç abi (böyle hitap etmeyi hep sevmişimdir) benim gerek mesleki gerekse müzik hayatımda önemli yeri olan insanlardan biridir.
Bugün SILA-4 dinlemeden müziğe başlayan, müziğe başlayıp da en az bir Sıla-4 şarkısını repertuarına almayan müzisyen yoktur sanırım. İşte Erdinç abinin “müzikal” anlamda bendeki en önemli yeri bu olurken, BRT’ye (Bayrak Radyosu) 1986 yılında alınmamda da onun tercihi ve bana güvenmesiyle gerçekleşmiştir.
Vefa; bir toplumun en önemli kalesidir diye her zaman dile getirmiş getirmeye de devam edeceğim bir inançtır bende. Gün olur da “BRT serüvenimi” yazmaya başlarsam, bu serüvenin iki önemli ismiyle açılışı yapacağım kesindir. Birincisi; o yıllarda benim gibi bir “davulcu” olan dostum Mehmet Kozan Pakkaner’in, Girne eski limanında “Bayrak Radyosuna gel başvur” demesiyle söz konusu başvurumu gerçekleştirmem için kulağımı açarak beni yönlendiren Kozi’ye, ve ardından Erdinç abinin, “Batı Müziği Bölümü’ne alınmamdaki (ki müzisyen olmamın büyük önemi vardı belirttiğine göre) katkısını hiçbir zaman unutamam. Onlara karşı her zaman bir vefa borcum vardır.
Erdinç abi, “Bir Varmış Bir Yokmuş” ismi altında yayınladığı iki kitapla, tıpkı az önce belirttiğim gibi, bu topluma, toplum belleğine karşı duyduğu vefa borcunu, bu şekilde yerine getirmeye devam ediyor. “devam ediyor” diyorum çünkü bu serinin bir üçüncü kitabının da olacağını biliyorum.
Anılar, yaşanmışlıklar bir toplumun sözlü tarihidir. Belleğidir, harcıdır, şeklidir, öğreticisi ve geleceği şekillendirendir. Anı; ne kadar özel-sübjektif görülse de işte az önce saydığım tüm o faktörleri oluşturandır da aynı zamanda. Toplum belleğine önemli katkı sağlayacak birçok yaşanmışlık maalesef not alınmayarak, anlatılmayarak, kitaplaştırılmayarak, son bulan bedenle birlikte toprağa karışıyor. Halbuki anıları toplamak, yazmak, yayınlamak; toplumsal varoluşçuluğun da önemli eylemlerinden biridir.
“Bir Varmış Bir Yokmuş” başlıklı ilk çalışmasında Erdinç Gündüz, alt başlık olarak “1955-1969” tarihlerini belirtmişti. Haziran 2020’de okuyucuyla buluşan serinin ilk kitabının doğuşu Yenidüzen-Adres dergisinde başlamıştı. 15 yaşında mücahitlikle tanışan Gündüz, o günlerden hatırladığı anılarını Adres dergisinde yayınlama sürecinde büyük ilgi görmüştü. Bunun üzerine yazdıklarının kitaplaştırılması düşüncesiyle konulara daha bir eğilmeye başlamış, hatıralarını en doğru şekilde aktarabilmek için tarihleri, olayları gerçek boyutlarıyla da araştırıp bir anlamda anı-gerçeklik açısından bir sağlamasını yapmaya başladı.
Kitabına “Ailem” diyerek başlamış olsa da, anı yolculuğunun 1955 yılında gerçekleşmesinin nedeni, 1955-1956 yılları arasında “Ay Kasiyano Mahallesi-Lefkoşa” başlığından da anlaşılacağı gibi, mahalle izdüşümleriyle olmuş. Örneğin şöyle diyor “Ay Kasiyano Mahallesi ve İlkler” başlıklı yazısında:
“Hayatımın önemli ‘ilkler”ini yaşadığım yerdi Ay Kasiyano Mahallesi. İlk Rum arkadaşlarım. İlk Okul hayatım. İlk kilise, ilk müzik derslerim. Tanık olduğum ilk sokak çatışması. İlk sokağa çıkma yasağı. İlk doktorum, Dr. Fazıl Küçük’ü ilk görüşüm. Yediğim ilk iğne. Ve daha nice ilk’lerim var o ev, o sokak ve o mahallede. (syf.11)”
Söz konusu birinci cildinde 6 yaşından 19 yaşına kadar yer alan bu süreçteki anılarına yer veren Gündüz’ün kitabında birçok konu başlığı var. Bunlardan bazıları; “Taksim”, “Dr. İhsan Ali”, “Garo ve Ailesi”, “21 Aralık 1963”, “Bayrak Radyosu”, “Raif”, “İlk Gece İlk Nöbet”, “Öğrenci Mücahit”, “Mücahitlik ve Müzik”, “Alpay Abi Olayı”. Kitap, Eylül 1969’da “Terhis” başlıklı yazısıyla son buluyor.
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ-2
7 Ekim 2021 tarihinde ise Erdinç abi, serinin ikinci kitabının tanıtımını gerçekleştirdi. Samimi bir ortam, müziğin ana fikir olduğu bu gecede Sıla-4 şarkıları seslendirildi. Bu kitapta ilk göze çarpan ise, kitap içerisinde, “SILA-4, A’dan Z’ye Tüm Şarkıları” yazılı bir de CD’nin hediye verilmesi. Müthiş bir kaynak ve arşivlik olan bu CD’ye kavuşmak benim için apayrı bir mutluluk. BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ-2’nin alt başlığında yer alan “Müzikli Dünyam” ibaresi ise, kitabın hangi açıdan anı yolculuğu yaptığı hakkında bilgi verir niteliktedir. Kitabın “Önsöz”ünde şöyle sesleniyor okura Erdinç Gündüz:
“Hayatım boyunca, sıkıntılar yaşadığım her anımda ilâcım hep ‘müzik’ oldu. Hâlâ da öyle olmakta. Bu nedenle de kendimi şanslı sayıyor ve hep ‘İyi ki hayatımda müzik var’ diyorum. Kemanla başlayıp, gitarla devam eden, gitardan sonra ise Bayrak Kuartet’le başlayıp, SILA 4’de devam eden dolu dolu bir müzik yaşamım oldu. En önemlisi, mesleğim de müzikle ilgiliydi. Çok sevdiğim ve kendimi hep bir parçası olarak gördüğüm BRT’deki mesleğim de müzik bölümünde başlamış ve gelişerek devam etmişti.
Bu uzun süreçte çok dost edindim. Saymakla bitiremeyeceğim çok sayıda gerçek dost... İsimler sıralayacak değilim ama en azından kaybettiklerimi anmak isterim. Çünkü yazmaya başladığımda, özellikle hayatta olmayan bu dostlarla yaşadığım çok sayıda anı geldi geçti gözlerimin önünden.
Başta, Hüseyin Kanatlı var. O, Sıla 4’ün doğuşu sırasındaki önemli isimlerden biriydi. Bu bir yana, benim Bayrak Radyosu’na ilk adımımı resmen attığım yıllarda, Batı Müziği Bölümü’ndeki Şef’im, abim, eğitmenimdi.
Aktif müzik yaşamımdaki isimler ise apayrı bir yerde. Raif ve Aydın başta olmak üzere, bir Necmi Avkıran’ı, bir Ongun’u, bir Orhan’ı sevgi ile özlemle anıyorum.
Ve önemli bir not daha...
Bu kitap, sadece şahsımın müzik öyküsü değildir. Benim de bir üyesi olduğum, Bayrak Kuartet’le başlayıp SILA 4’le devam eden bir serüvenin öyküsüdür. Bilinen ve bilinmeyen bazı şeylerin anlatıldığı yarım yüzyılı içinde barındıran bir öyküdür.(syf-1)”
Erdinç abi önsözünde belirttiği gibi, müzikal yolculuğunu anlatırken aslında o yılların müzik yaşamını, bandoları, orkestraları, konserleri ve konser alanlarını da aktarmakta bize. Özellikle bir müzik insanı ve araştırmacısı olarak, Erdinç abinin anlattıklarından önemli bilgiler katıyorum bilgi dağarcığıma.
Yine ilk kitabında da gerçekleştirdiği formatla, başlıklar belirleyerek anılarını-bilgilerini bu başlıklar altında okura sunmaya devam ediyor. Ve yine birçok başlık konusu yer almakta kitapta. Bunlardan bazıları şöyle:
“Kamran Aziz ve Jale Derviş”, “The Lightnings”, “Bayrak Kuartet”, “Müzik Grupları Patlaması”, “Kıbrıs Turnesi”, “Esin Engin’le program”, “Deneme Kayıtları”, “İlk Plak ve Hikâyesi”, “Kıbrıs Türk Kültürü mü? Türk Kültürü mü?”, “Raif’i Kaybediyoruz”, “Aydın’ı Kaybetmek”, “CSO & SILA 4 Konserleri”.
Kitabın sonlarına yaklaştığımızda Erdinç abi çok güzel bir kaynak daha katıyor okura-meraklılarına. Sıla 4’ün Derleme-Düzenleme, Besteler-Düzenlemeler hakkında bir liste veriyor. Beste, düzenleme, sözler kime ait diye Sıla 4 şarkılarının bir seceresi adeta.
Yürekten kutlar okurunun bol olmasını dilerim.