“Erdoğan gerektiğinde 180 derecelik dönüşler yapmıştır”

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Türkiye’deki seçim sonuçlarının Kıbrıs’a yansımalarını YENİDÜZEN’e değerlendirdi.

Ertuğrul SENOVA

Türkiye’deki Cumhurbaşkanı seçimleri sonuçlandı, iktidar belirsizliği ortadan kalktı, uluslararası toplum Kıbrıs sorunu dâhil pek çok siyasi konunun buzdolabından çıkarılması adına güz dönemi için hazırlıklarına başladı…

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve DAÜ Kıbrıs Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Sözen, Türkiye’deki seçim sonuçlarının hem Kıbrıs hem de Doğu Akdeniz’e yansımalarını YENİDÜZEN’e değerlendirdi.

Kıbrıs sorunuyla ilintili olarak, sıradaki adımın Yunanistan’da Haziran ayında gerçekleşecek genel seçimler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sözen, diplomatik toplumun yaz tatilini tamamlamasının ardından, güz döneminde hem Kıbrıs sorunu hem de Doğu Akdeniz gibi konularda uluslar arası toplumdan yeni inisiyatifler serisinin görüleceğini tahmin ettiğini söyledi.

Tayyip Erdoğan iktidarının yeni dönemde batı ve doğu ile ilişkilerini nasıl şekillendireceğinin, Kıbrıs sorunu konusunda belirleyici bir rol üstleneceğini belirten Sözen, Erdoğan’ın uzun süre Doğu ve Batı arasında denge kurmayı başardığını ancak bu dengenin ne kadar süre daha devam edeceğinin önemli bir soru işareti olduğunu belirtti.

Erdoğan’ın, Türkiye dış politikasını, iç politikada atacağı adımlarla şekillendirebileceğinden söz eden Sözen, örneğin ekonomik sorunlar konusunda Türkiye’nin dış kaynağa ihtiyaç duyduğunu, Batı, Doğu ya da Körfez ülkelerinden gelecek her yatırımın, kendi içinde farklı talepler barındıracağından söz etti.

Sözen, “Otoriter yönetim şekli devam edecekse batı kaynaklı yatırım beklemek saflık olur” dedi.

Kıbrıs’ın kuzeyindeki TC seçmeninden muhalefetin yüzde 60’a yakın oy almış olmasının, Ankara’nın Kıbrıs politikalarında bir etki edip etmeyeceğine ilişkin soru üzerine Sözen, “Erdoğan gerektiği zaman; İsrail, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerinde 180 derecelik dönüşler yapmıştır” dedi, “Örneğin Doğu Akdeniz ile alakalı bir angajmana girecekse, Doğu Akdeniz’deki tüm ülke ve paydaşların katılacağı, doğalgaz ile alakalı, kapsamlı bir konferans düzenlenirse, bu konferansa bir şekilde Kıbrıslı Türkler de katılabilirse, daha farklı bir yöntem izleyebileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

 


“Uluslararası toplum Türkiye’deki seçimlerin sona ermesini bekliyordu, yaz sonuna doğru Kıbrıs meselesi buzdolabından çıkacak”

► YENİDÜZEN: Son röportajımızı, Türkiye’deki seçimlerden hemen önce, 13 Mayıs’ta gerçekleştirmiştik. O süreçte, kazanması muhtemel iki alternatif isim üzerinden olasılıkları değerlendirmiştiniz. Şimdi sonuç ortada… Kıbrıs sorununda ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?

 ➣ Ahmet Sözen: “Türkiye’deki seçimler sona erdi, şimdi bir sonraki aşama 25 Haziran’da Yunanistan’da gerçekleşecek olan seçimler. Yunanistan’daki seçimler de bu konuda önemli bir eşik. Büyük ihtimalle Yeni Demokrasi odaklı bir Hükümet kurulacaktır. Yaz aylarının ardından, diplomatik toplum tatilini yaptıktan sonra güz döneminde, Türkiye ile alakalı hem Kıbrıs meselesi, hem de Doğu Akdeniz gibi konularda uluslar arası toplumda yeni inisiyatifler serisi göreceğiz diye tahmin ediyorum. Türkiye’deki seçimlerden dolayı uluslar arası toplumun bir kesimi, sonuca göre pozisyon almak için seçimin sona ermesini bekliyordu. Türkiye ile ilgili konular dondurulmuştu. Şimdi yaz aylarının sonlarına doğru bu konular buzdolabından çıkarılacak. Ve Kıbrıs meselesi de bunlardan biri olacak diye düşünüyorum. Türkiye’de var olan iktidarın devamında, yeni dönemde, Türkiye’nin batı ve doğu ile ilişkilerini nasıl şekillendireceği çok önemli. Kıbrıs meselesi konusunda Türkiye’nin takınacağı tavır, bu ilişkin nasıl şekilleneceğiyle de ilintili.”

 

“Otoriter yönetim şekli devam edecekse batı kaynaklı yatırım beklemek saflık olur”

► YENİDÜZEN: Tayyip Erdoğan, zaferini ilan etmesinin ardından yaptığı ilk konuşmasında, iç politikaya yönelik sert söylemlerini sürdürdü, Millet İttifakı’nın bileşenlerine yönelik “bunlar LGBT’ci” ifadelerini kullandı. Bu söylem, en azından iç politikanın değişmeyeceğine dair bir mesaj verdi. Buradan yola çıkarak, dış politikada da bir şeylerin değişmeyeceğini söylemek mümkün mü? Yoksa bunu söylemek için henüz erken mi?

 ➣ Ahmet Sözen: “Bunun içinde henüz erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü dış politikayı etkileyen sadece tek bir faktör yok. Erdoğan’ın birçok faktörü göze alacağını düşünüyorum. Örneğin, var olan bir ekonomik problem var, bunu nasıl çevirecek? En büyük sıkıntı bu. Bunun çözümü için dış kaynağa ihtiyaç var. Dış kaynak nereden gelebilir? Bir kısım batıdan, bir kısım Rusya’dan, bir kısım ise Körfez ülkelerinden. Ama bu bölgelerin her birinin, yatırım için farklı şartları var. Batu’dan yatırım gelecekse, ön koşullar sadece finansman değil. Hukukun üstünlüğü mevcut mu, kurumlar bağımsız mı, bu gibi konulara bakacak. Bu da Türkiye’nin iç politikasında yapacaklarıyla ilintilidir. Mesela içerde, var olan otoriter yönetim şekli sürdürülecekse, kutuplaştırmacı söylem devam edecekse, batı kaynaklı yatırımları beklemek saflık olur. Geriye diğer taraflar kalıyor. Örneğin Rusya ne isteyecek? Türkiye bir noktada batı ve doğu arasında sıkışıyor. Evet, Erdoğan bunu dengelemeyi bir süre başardı ama bu denge ne kadar zaman daha sürecek? Bu bir soru işareti.”

 

“Erdoğan gerektiği zaman; İsrail, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerinde 180 derecelik dönüşler yapmıştır”

► YENİDÜZEN: Muhalefetin Kıbrıs’ın kuzeyindeki oyları her iki turda da arttı. Sizce Ankara, Kıbrıs’taki seçmeninin bu tavrını, Kıbrıs’a yönelik iç politikasında bir değerlendirme unsuru olara görür mü?

 ➣ Ahmet Sözen: “Erdoğan ‘micromanagement’ gibi böylesi konulara detaylı şekilde bakar mı? O kadar vakti var mı bilmiyorum. Ama buradaki (Kıbrıs’ın kuzeyindeki) adamları dikkatine getirir diye düşünüyorum. Bu kadar yıllık deneyimli bir siyasetçi… Hatta iktidarda kalma virtüözü olmuş, Türkiye tarihinde en uzun iktidarda kalan lider. Atatürk’ü bile geçti. Böyle bir kişinin, nerelerde daha az oy aldığını ve o oyları tersine çevirmek için ne yapması gerektiğini bildiğini düşünüyorum. Ama bu konunun, dünyadaki diğer faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerek. Erdoğan gerektiği zaman; İsrail, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerinde 180 derecelik dönüşler yapmıştır. Örneğin Doğu Akdeniz ile alakalı bir angajmana girecekse, Doğu Akdeniz’deki tüm ülke ve paydaşların katılacağı, doğalgaz ile alakalı, kapsamlı bir konferans düzenlenirse, bu konferansa bir şekilde Kıbrıslı Türkler de katılabilirse, daha farklı bir yöntem izleyebileceğini düşünüyorum. Kıbrıs meselesinde daha esnek davranabileceğini tahmin ediyorum.  Kendisinin ‘Doğu Akdeniz’de bütün paydaşların katılacağı bir konferans düzenleyelim’ şeklindeki söylemi, AB’de seyirci bulan, kabul gören bir söylem olmuştu. Ama Nikos Hristodulidis’i ikna eder mi, bu da onların problemi. Erdoğan çok pragmatik bir siyasetçi. Eğer başka konularla alakalı bir al-ver sürecine girerse, Kırbıs’ta da bir çözüme doğru veya bir iyileşmeye doğru adımlar da görebiliriz. Ama tam tersi de olabilir. Bunların tümü yazdan sonra netleşecek. Ama bazı şeyleri çok siyah - beyaz vermeye de gerek yok. Şimdiden son bahara kadar arada bazı müdahalecikler yine olabilir. Kıbrıs son birkaç yıldır, daha büyük bir jeopolitik oyunun bir mezesi olmuş durumda. “

Röportaj Haberleri