Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haftalardır merakla beklenen ‘müjde’sini KKTC meclisinde açıkladı.
Erdoğan’ın ‘müjde’ diye tanımladığı, çıka çıka iki bina oldu.
Birincisi Tatar’ın meşhur ‘yavru külliye’si…
Diğeri ise KKTC meclisine büyük, görkemli bir yapı…
Erdoğan’ın konuşması biter bitmez herkes birbirine sordu: Acaba satır aralarında bir şey kaçırdık mı? ‘Müjde’ diye diye Erdoğan’ın söyleyecekleri bu kadar mıydı?
Evet, bu kadardı.
Fazlasını bekleyenler ‘hayal’ görüyordu.
Olsa olsa Azerbaycan’la ve belki Pakistan’la biraz daha ilişki geliştirmekten bahsedebilirdi.
Ya da geleceğe dair ‘umut’ pompalayan, soyut bir şeyler söyleyebilirdi.
Dahası yoktu, olamazdı.
Geçen hafta ‘Erdoğan Lefkoşa’da ne söyleyecek’ başlıklı yazımda da vurgulamıştım: Türkiye ‘son koz’ olarak elinde tuttuğu Kıbrıs’ı her türlü dış politika pazarlığında kullanmaya devam ediyordu.
‘Müjde’ bekleyenlerin hayal kırıklığına uğrayacağı çoktan belliydi.
**
Meclis konuşmasında Erdoğan bol hamaset yaptı.
Ama diplomatik dil, konuşma metnine hakimdi.
Yani aklına geleni söylemedi Erdoğan… Aksine, çok ölçülü, ince mesajlarla örülü, dikkatle kaleme alınmış bir metin okudu.
Belki de Erdoğan’ın KKTC meclisinde okuyacağı asıl metin bu değildi. Muhtemeldir ki birden fazla alternatif metin vardı.
Ercan-meclis arasındaki sürenin o kadar uzun tutulmasının bir sebebi de bu olabilir. Erdoğan meclise gidinceye kadar Ankara ile dış dünya arasında muhtemelen temas, pazarlık, belki al-ver süreci devam ediyordu.
Özellikle gerilimin artmasından kaygı duyan AB, Türkiye’nin yeniden ilişkileri sıkılaştırmak istediği NATO, birçok konuda gerilim yaşanan ABD ve Suriye’den Libya’ya ve de kuşkusuz Ege adalar ve Doğu Akdeniz paylaşımı meselelerinde Yunanistan dahil diğer aktörlerle diyalog sürüyor.
Türkiye Kıbrıs kartı ile, bu cephelerde olabildiğince kazanımlar elde etmeye çalışıyor.
**
Dış politikada uzun süredir sıkıntılar yaşayan ve birçok ülke ve örgütle ters düşen Ankara’nın özellikle Doğu Akdeniz’de bir ‘çıkış yolu’ aramaya devam ettiğini Erdoğan’ın meclisteki sözlerinden anlamak da olası…
Bir yandan Tatar’ın ‘iki devlet, eşit egemenlik’ savına destek belirirken, aynı zamanda da Doğu Akdeniz için ‘bölgesel konferans’ çağrısını yineledi Erdoğan…
Bol milliyetçi söylem arasına Kıbrıs’ta ‘çözüm eksenli siyaset’i sıkıştırmayı ihmal etmedi.
Bir yandan isim telaffuz etmeden federal Kıbrıs taraftarlarına yüklense de, diğer yandan bir federal modeli öngören Annan Planı’ndan, Burgenstock’tan ve Crans Montana sürecinden söz etmeye özen gösterdi.
**
İşin özeti, Erdoğan’ın ‘müjde’si bize değil ama, ‘vatan hainliği’ edebiyatına soyunanlara hiç beklemedikleri bir ‘sürpriz’ oldu!..