Erenköy savunmasının NATO –  Türkiye ilişkisi ile ne alakası var ki?

Serhat İncirli

Bölük komutanımız temizlik yapmamızı istemişti… 
Birkaç askerle birlikte, elimizden geleni yaptık ama gerçekten kolay iş değildi…
Tam bir aydınlık sağlanamıyordu ve garip bir koku ve rutubet vardı…

-*-*-

Pardon nereden bahsettiğimi anlatmadım değil mi?
Hay aksilik!
Efendim, Erenköy’den ve bu köyde, toplumsal mücadele yıllarından kalma mağaradan bahsediyorum…

-*-*-

Askerlik yaptığım dönemde bu mağaraya veya mağaralara girmek yasaktı ve hala içerisinde mühimmat vardı; eminim şimdi kaldırmışlardır…

-*-*-

Kıbrıs’ta toplumlararası gerginlik, bir birine kırdırma veya çatışmalar başlamadan önce ve sonrasında, Türkiye’den silah ve mühimmatın önemli bir kısmı Erenköy üzerinden Ada’ya getirildi…
Erenköylüler, küçücük balıkçı tekneleri ile bu işi başlatanlardır…
“Bereketçiler” dendi onlara…

-*-*-

Neyse, tarih dersi verecek değilim; bir konuda bahsetmek istiyorum…
O silah deposu olarak kullanılan mağaralarda yapmaya çalıştığımız temizlik sırasında, büyük bir olasılıkla yanlışlık sonucu oraya konmuş bir kutuda, bazı belgeler okumuştum…
Bu belgelerden biri, Derviş Ali Kavazoğlu ile ilgili olarak “Bayraktarlık” tarafından, “Sancaktarlık”lara gönderilen “şifreli” veya “kriptolu” “ölüm emri” ya da “vur emri” vardı…
Aklımda kalan, “vuranın ödüllendirileceği” hatta ne alakası varsa, “Amerika’ya yerleşmesinin sağlanacağı” iddiası vardı…

-*-*-

Bir de okuduğum belgelerden biri, Erenköy bölgesine Rum saldırılarının başlaması öncesinde düşünülen ama saldırılar başladıktan sonra gerçekleştirilen “geri çekilme” emriydi…
Bu da neydi?
Erenköy civarındaki Sellaintapi, Aytotoro, Mansura ve Alevga gibi Türk köylerinden geri çekilmeyi içeren bir plandı…
Neden buna gerek duyulmuştu?
“Daha akıllı ve daha güçlü savunmayı” sağlayacak, doğal bir yapı söz konusuydu diye düşünüyorum…

-*-*-

Komutana, “bunlar değerli belgeler” demiştim…
“Yakın” demişti…
Kavazoğlu ile ilgili olanı alabilmiştim…
Meslekten bir abime verdim, eminim hala saklıyordur… 

-*-*-

Neyse!
Geri çekilmenin bir diğer anlamı neydi?
Geri çekildiğiniz bölge ya da köyleri gözden çıkarmak…

-*-*-

Nereden mi aklıma geldi bu konu?
Son günlerde, NATO’nun, Doğu Akdeniz veya Doğu sınırlarını yeniden belirlediği ve Türkiye’den Yunanistan’a bir geri çekiliş gözlemlendiği haberleri ya da yorumlarını okuduğumda, aklıma Erenköy mücadelesindeki çekiliş geldi.

-*-*-

Elbette pek benzerlik yok.
Ama sonuçta “gözden çıkarılma” var…

-*-*-

Bizim komutanlar 1964’te askeri strateji ve mantıkları gereği çekilmişlerdi…
Şimdi de NATO’nun komutanları veya üye devletlerinin yöneticileri Türkiye’yi gözden çıkarıyor…

-*-*-

Çok önemli bir hamle…
Belli ki NATO, Türkiye’nin son dönemdeki “vetocu” oyunlarından rahatsız oldu…
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ilk başta “hayır” demesi, sonra yumuşaması, NATO’yu rahatsız etti…
Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerinin bu veto tehditlerine sebep olabileceğini hesaplayanlar, NATO’nun müdafaa hattını Yunanistan’a kaydırmış olabilir…

-*-*-

Bayram gününde yazılacak bir yazı mıdır bu?
Elbette değildir…
Ama çok önemli buldum…
Çünkü, çok farklı yorumlar çıkarabilirsiniz bu gelişme “söylentisi”nden!

-*-*-

Evet, bu bir “iddia”…
Bir söylenti…
Ama Türkiye’nin NATO ve Yunanistan ile ilişkileri; Türkiye’nin Rusya ile yakınlığı; önümüzdeki kısa dönemde, mutlaka Kıbrıs’taki varlığının pozisyonuna da etki edecektir…
NATO ile ilişkilerinin iyi olması, Kıbrıs’ta hareket şansını kısıtlayabilir… 
NATO ile ilişkileri kötü olan Türkiye, Kıbrıs’taki pozisyonunun “sıfatını” daha rahat değiştirmeye yeltenebilir…
Sabaha kadar farklı yorumlar, tartışma konuları üretebiliriz…

-*-*-

Türkiye, çok ciddi bir seçim sürecindedir…
Ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeniden adaydır…
Kaybetmemek için, her şeyi, ama her şeyi yapabilir…

-*-*-

Bu her şey denilen siyasi olası tavırların içerisinde, Kıbrıs’ın Kuzey yarısı ile ilgili “her türlü” plan dahildir…
Erenköy’deki geri çekilme de bir plandı; sonuçları bence gayet olumlu oldu… Savunma daha da güçlendi… 
Sadece  NATO’dan değil, AB’den de uzaklaşan Türkiye ve Türkiye’den çekilen NATO söz konusu olduğunda, “gayet olumlu” beklentiye girmem söz konusu olmaz!
Hiçbir açıdan!
İyi bayramlar dilerim… 
Parası olan kutlasın… 


Sahte devlet dendiğinde
kızmayacaksınız canlarım benim!

Yasal ve de düzgün ihalelerden vaz geçtiler…
Doğrudan akaryakıt alımını tercih ettiler…

-*-*-

Ama bu alıma “yasal” bir dayanak sağlamak için, depolardaki yakıtın bitmesini beklemek zorundaydılar…
Öyle yaptılar!
Haliyle bulabildikleri yakıtı, kirli ya da temiz, bulabildikleri ücrete aldılar…

-*-*-

Ülke karanlıkta kaldı, hastalar ölüm riskiyle burun buruna geldi…
Devlet birkaç ayda 80 milyon TL zarar etti…

-*-*-

Yakıt kirli miydi, değil miydi; insan ölümlerine ne kadar zararı olacaktı, bunu da analiz etme şansımız hiç olmadı!

-*-*-

Çevreye, insana zarar ve tabii ki bütçeye zarar doruktaydı.
Derken, son olarak, parasızlık nedeniyle 70 milyon da borçlanmak zorunda kaldılar.
“Kesin yemişlerdir” iddiaları da diz boyu!

-*-*-

Peki, bütün bunlar geçtim hükümetin topluca istifasını, en azından sorumlu bakan ya da bakanların ki bunlar Erhan Arıklı ile Sunat Atun’dur; istifalarını gerektirmiyor mu?

-*-*-

İster misiniz Sunat Atun’u, Hac dönüşü Başbakan yapsınlar?
Sonra da “Sahte devlet” dendiğinde kızıyorlar!
Kızmayacaksınız, çünkü gerçek ortada!

-*-*-

(Bayramınız kutlu olsun demiştik de, üç gün tatildeyiz, yazamayacağız, onu dememiştik…)

Şinasi Başaran’ı kaybettik… Dün öğleden sonra sosyal medyadan öğrendim… Mesleğe başladığım ilk yıllarımda, Kıbrıs Medya Grubu’nda bir süre birlikte çalıştık… Müdürlüğümüzü de yaptı… Bu mesleği seven, heyecanla yapan biriydi… Çok şakasını hatırlarım… Sonra bir koptu, pir koptu… Uzun süre görmedik, söylenenlere göre, kendini ailesine adadı ve sessiz kalmayı tercih etti… Umarım anılarını yazmıştır; çünkü gerek birlikte çalıştığımız kısa dönemde, gerekse öncesinde, çok büyük olayların tanığıydı… Allah rahmet eylesin, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dilerim…