Batı bölgesindeki gözlemlerimdir…
Efendim, Bostancı – Aplıç ve Yeşilırmak’taki sınır kapıları işe yaradı mı?
Canlılık, ekonomik açıdan yani!
Yaramadı diyen yalan söyler.
Bölgedeki bir çok benzin istasyonu, market ve hatta açık pazarda onlarca Rum vatandaş görmek mümkün…
Aşısını, PCR testini yaptıran geçiyor…
-*-*-
Mesela bölgede, Yeşilırmak’ta Vuni King adlı muhteşem bir küçük otel var…
İlk defa sekiz Rum’u tatil yaparken, eğlenirken ve herkesle de dostluk kurarken izledim…
Dört kadın, dört erkek…
Öğle yemeklerini Dillirga’da aldılar…
-*-*-
Güney’de iki kişi için ödeyecekleri öğle yemeği fiyatını, Kuzey’de sekiz kişi için ödüyorlar…
-*-*-
Bölge’deki üniversite öğrencilerini bekliyor…
Ama öğrencileri üniversiteden çok, esnaf arıyor…
Üniversite, online ders verse de parasını mutlaka alacak ama esnaf için aynı şey geçerli değil.
-*-*-
Elbette tüm ülke için “öğrenciler” ve “turistler” çok değerli ama Lefke bölgesi, öğrenci ve özellikle Rum vatandaşlar gelmezse, çok ciddi anlamda ve olumsuz yönde etkilenebiliyor…
-*-*-
Size bir önerim var…
Ama on kişi, ama yüz kişi; Rum sayısını artırmak mı istiyorsunuz?
Ve ayrıca “biz ırkçı ve ayrılıkçı değil, barışçıyız” mesajı vermek mi istiyorsunuz?
-*-*-
Elbette Kıbrıslı Türk insanının kazanması konusunda kılını kıpırdatmayan faşist umursuzlar ve keyfi yerinde olanlar hemen karşı çıkacak ama Erenköy’ü geçişlere açın!
Maraş’ı açtınız ya, benzer bir cesaret sergileyin ve Erenköy’den geçişi sağlayın?
-*-*-
Ne işe mi yarayacak?
Poli Hırsofu bölgesi ile Pirgo arasındaki mesafe şu anda en az 50 dakikalık sürüşü gerektirir…
Yavaş giderseniz bu süre bir saati aşar…
Pirgo – Yeşilırmak arası beş dakikadır.
Yeşilırmak’tan Bostancı veya Aplıç kapılarına 20 – 25 dakikada ulaşılabilir.
Erenköy geçişe açılırsa, Poli’den Yeşilırmak’a olan sürüş süresi en az 30 dakika rahatlar…
Haliyle, Lefkoşa’dan Pirgo üzerinden Poli – Hırsofu’ya gidenlerin sayısı artacağı gibi, ters yöne gidişlerin sayısı da artar…
Ve Yeşilırmak, Yedidalga, Gemikonağı, Yeşilyurt, Lefke gibi yerleşim yerlerimiz, bu yolculuk sayısındaki artıştan mutlaka nasibini alır.
-*-*-
Ve bıraktım işin ekonomik ya da sosyal yanını; Erenköy’ü açmanın, karşılığında bir talepte bulunmaya da yarayacağı açıktır…
Siz de bir şey isteyin…
Yakınlaşma, barış, iyi niyet göstermek istiyorsanız tabii ki!
Pek umudum yok ama olsun!
-*-*-
Neden umudum yok?
Çünkü mevcut siyaset, yakınlaşma değil, tamamen uzaklaşmayı hedefliyor…
Ayrıca, milliyetçilik histerisi, “Erenköy’e 1964’ten beri tek bir Rum girmedi, geçişlere açmak, namus meselesiyle açıklanabilir” gibisinden yorum yapacaktır.
Yeşilırmak Kapısı bile açılırken aynı yorum çok yapılmıştı!
Sorun, meseleye “dostluk, barış ve insan yaşamını kolaylaştırıp, bunun karşılığında ekonomik canlanmaya katkı sağlamak” açılarından bakmakla alakalı bir sorundur.
-*-*-
Hani Türkçe’ye “nato kafa, nato mermer” diye çevirlmiş söz var ya!
Aslında o söz, Yunanca’daki "Na to kefari, na tomermari"den geliyormuş…
Anlamı da “ha bunun kafası ha bu mermer” demekmiş!
Mermerden farksız kafalarla bu iş olmaz!
Bilmem anlatabildim mi?
————————————————-
İlker Kaptanoğlu’nun ardından
O’nu çok yakından tanıyamadım…
Çok sohbetlerimiz de olmadı…
Uzun yıllar oğlu Uğur ile birlikte çalıştık…
“İlker abi” dedik…
-*-*-
Çok büyük bir müzik ustası olduğunu öğrendik…
Hiç büyüklenmedi, ben şuyum buyum demedi; son derece mütevazı bir Kıbrıslıydı ve en büyük tutkusu da “Kıbrıs’tı”…
-*-*-
Lefkoşa’da doğdu…
Ardından, Ağırdağ’da bir küçük köy evi buldu ve yıllarca o küçük köy evinde yaşadı…
7 yaşında keman çalmaya başladı…
Lise yıllarında klarnet ve saksafon çalmayı öğrendi…
Royal School of Music’te okudu.
Lübnan’da Elektronik Mühendisliği tahsili yaptı…
-*-*-
Caz çaldı, Kıbrıs folkloru ile ilgili müziklerin aranan maestrosuydu ama bir keresinde “Türk sanat musikisi bambaşka bir keyiftir” dediğine şahidim…
Besteler yaptı…
Bestelerini bir saz grubuna çaldırabilmek ya da müzik eğitimiyle ilgili çok ileri safhada bir şeyler yapabilmek, bu memlekette olmamayı gerektiriyordu ki O, her şeyden ve herkesten vazgeçebilirdi ama ülkesinden asla vazgeçemezdi…
Kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Kıbrıs aşığıyım, doğasını çok severim” demişti.
-*-*-
Çok büyük bir müzik ustasını; dev bir sanatçıyı; müziğiyle sesimiz olmuş bir Kıbrıs sevdalısını, sessiz bir şekilde kaybettik…
Sevgili Uğur’a, tüm aileye ve Kıbrıs’a baş sağlığı dilerim…
Nurlar içinde uyu İlker Kaptanoğlu…
Kıbrıs Adası adına çok büyük bir kayıp…
———————————————
PCR testlerinin ücretli olması ve asgari ücretin belirlenememesi, hükümet için başlı başına istifa sebebidir… Ama boş verin, çünkü istifa etmeyecekler… Bu arada belirtelim, Christiano Ronaldo, 12 yıl aradan sonra İngiliz takımı Manchester United’a geri döndü… Yıllık transfer ücreti ile KKTC’nin yıllık PCR harcaması aynı miktarda… 360 milyon TL civarı bir para… Biri temas kursa, “abi bir yıllık gelirini bize bağışla, bedava PCR yapalım ahaliye” dese, kabul eder mi? Denemekte fayda var; hem KKTC de tanınmış olur… Eminim Ronaldo’nun “tanıdım” demesi, Gambiya’dan, Mali’den, kardeş Azerbaycan’dan ve son olarak da Taliban’ın tanımasından çok daha faydalıdır! Gandır çocuğu da taksim istesin annem!