Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, ilaç yolsuzluğu soruşturmasına ilişkin iddiaları ve süreci yakından takip ettiklerini ifade ederek, “masumiyet karinesi yaşamsal önemde” dedi.
Yaşanan süreci özetleyen Erhürman, “Duyulanla yetinmek, tek bir taraftan gelen iddiayı ‘bilgi’ olarak kabul edip üzerine anında yorum yapmak eskisinden de daha fazla tercih edilen bir yönteme dönüştü maalesef” dedi.
Erhürman, “Bu süreç dolayısıyla eczacılık ve tıp camiamızın tamamını "kirli" olarak görmek ya da göstermek ise yapılabilecek en büyük hata olur” dediği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"İlaç yolsuzluğu ile ilgili iddiaları, savunmaları ve süreci yakından izliyoruz.
Yargı bağımsızlığı ve masumiyet karinesi ilkelerine saygı gereği genel olarak bu konuda açıklama yapmamayı tercih ettik, bundan sonra da çok gerekli olmadıkça böyle devam edeceğiz.
Bir de elbette sadece duyduklarımızla yetinmeyip, ilgili ve bilgili tüm taraflardan konuyla ilgili verileri derlemeye çalıştık. Duyulanla yetinmek, tek bir taraftan gelen iddiayı "bilgi" olarak kabul edip üzerine anında yorum yapmak eskisinden de daha fazla tercih edilen bir yönteme dönüştü maalesef.
Bizi hakikatten uzaklaştıracak yöntemlerden kaçındık, kaçınacağız.
Ulaşabildiğimiz veriler, bir ilacın "birden çok kez satılması", satılmayan ilaçlarla ilgili olarak sigortadan ödeme alınması ve bu fiillerin organize bir şekilde gerçekleştirilmesi ile ilgili ciddi iddialarla karşılaştırdı bizi. Çöplerden çıkan ilaçlar da bu iddiaları güçlendiriyor tabii.
Bu iddialar mahkemede kanıtlanırsa ciddi suçlar ortaya çıkacak ve ciddi cezalar gündeme gelecek elbette ve gelmeli. O nedenle süreç nasıl ve hangi saikla (saikın "siyasi" olduğu düşünülse bile) başlatılmış olursa olsun sağlıklı bir sonuca ulaşması için gerekeni yapmak, en az bunun kadar ağır başka yolsuzluklar da var diyerek (doğru olsa bile) süreci değersizleştirmeye çalışmamak şarttır!
Bir de, gerekli sistemlerin kurulmamış olmasının da etkisiyle, "iyi niyet" ve "hastalara yardımcı olma" çerçevesinde değerlendirilebilecek, organize olmayan, davranışı gerçekleştirene ek çıkar sağlamayan fiillere dair iddialar var. Bunlar doğruysa, ceza söz konusu olmayacak muhtemelen. Takdir yargının!
Tutuklamalar da var... Delilleri karartma ya da zanlının/sanığın kaçması riski tutuklama açısından önemli tabii. Özellikle çöplerden çıkan ilaçlar delilleri karartma çabasına yönelik düşünceleri teyit ediyor. Mahkemelerimizin tutuklamayı yargısız infaza çevirmemek için azami hassasiyet gösterdiğinden, göstereceğinden eminim.
Bütün bunların yanında masumiyet karinesi yaşamsal önemde tabii. Elbette bu süreçte, yargılamanın sonucunda suçsuz olduğu ortaya çıkacak kimi doktorların ve eczacıların soruşturulması, hatta olmamasını dileriz ama haksız yere tutuklanması da söz konusu olabilecektir. Ama hepimiz suçlu olduğu makul şüpheden ari biçimde mahkemede kanıtlanıncaya kadar herkesi masum kabul etmek noktasındaki temel ilkeyi aklımızdan çıkarmamakla yükümlüyüz.
Bu süreç dolayısıyla eczacılık ve tıp camiamızın tamamını "kirli" olarak görmek ya da göstermek ise yapılabilecek en büyük hata olur. Kurumlarımıza ve insanlarımıza sahip çıkmak en temel görevimizdir. Kurumları ya da meslekleri kötüye kullananların gerekli cezayı almasını istemenin de kurumlara ve mesleklere sahip çıkmanın bir gereği olduğunu akıldan çıkarmaksızın tabii!”