Erhürman: “Siyasi eşitlik, işlevselliğin garantisi”

“Kıbrıslı Türkler kendi iradesini temsil etme sorumluluğuna da bilincine de sahip”

Başbakan Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelere işaret ederek, siyasi eşitliğin işlevselliğin garantisi olduğuna vurgu yaptı.

“Siyasi eşitlik kabul edilmiş olsaydı, hidrokarbon konusu görüşüldüğünde Kıbrıslı Türkün olumlu oyu aransaydı Türkiye müdahale edecekti ve Kıbrıslı Türkün olumlu oyu çıkamayacaktı” denmesinin Kıbrıslı Türklere hakaret olduğunu söyleyen Erhürman, Kıbrıslı Türklerin, kendi iradesini temsil etme sorumluluğuna da, bilincine de sahip olduğunu vurguladı.

“Biz Kıbrıslı Rumlar için ‘birileri müdahale edecek de Kıbrıslı Rumlar ona göre karar alacak’ demiyoruz neden bizim bunu kabul etmemiz beklenir ki?” diye soran Erhürman işlevsel bir yapının ancak o yapıyı oluşturanların her birinin iradesinin o yapıya yansımasıyla mümkün olabileceğini vurguladı.

“Biz de Kıbrıslı Türkler olarak işlevsel bir yapı istiyoruz” diyen Erhürman, siyasi eşitliğin işlevselliğin garantisi olduğunu belirtti.

Birleşik Kıbrıs - İki toplumlu Barış İnisiyatifi’nin CTP, TDP, DISI, AKEL Liderleri ile “İki Toplumlu Tartışma Paneli” Ara bölgedeki Chateau Status’da gerçekleşti.

Çok sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum’un katıldığı etkinlikte, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Başkanı, Başbakan Tufan Erhürman, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, Avrupa Birliği Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği Başkanı Ierotheos Papadopoulos, DISI Başkanı Averof Neophytou ve AKEL Genel Sekreteri Andros Kyprianou konuşma yaptı.

Etkinliğin açılış konuşmalarını ise, Birleşik Kıbrıs - İki toplumlu Barış İnisiyatifi adına Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem ile Michalis Papapetrou gerçekleştirdi.

Eylem, konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’ni ve KKTC hükümetlerini eleştirdi.

Kıbrıs sorununun çözümü için daha fazla vakit kaybedilmemesi gerektiğini anlatan Eylem, liderlerden beklentilerinin, iki bölgeli iki toplumlu federal bir çözüme ulaşılması olduğunu kaydetti. Eylem, barışa ulaşmak için çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.

Etkinlikte konuşan Michalis Papapetrou da, Kıbrıs sorununun çözümü için 60 yıldır ortada olan tek çözümün, 2 bölgeli 2 toplumlu federasyon olduğunu kaydetti.

Bunun dışında gidilecek bir yolun felaket getireceğini dile getiren Papapetrou, hali hazırda gerçekleştirilen yakınlaşmaların kaybedilmemesi gerektiğini anlattı.

 

Erhürman: “Çözüm isteniyorsa durum olduğu gibi ortaya konmalı”

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Başkanı, Başbakan Tufan Erhürman, konuşmasına Selma Eylem’in konuşmasını reddettiğini söyleyerek başladı.

Bu gibi toplantılarda bir suçlama oyununa girilmemesi düşüncesiyle bir o tarafın bir bu tarafın eleştirildiğini ancak çözüm isteniyorsa durumun olduğu gibi ortaya konması gerektiğini dile getiren Erhürman, bu bağlamda risk alarak farklı şeyler söyleyeceğini dile getirdi.

Annan Planı’nda ne olduğuyla ilgili bir tartışmaya girmek istemediğini ancak Crans Montana’da kendilerinin de orada bulunduğunu ve olayları birebir yaşadıklarını kaydetti.

“Orada öyle bir noktaya gelindi ki, çok küçük hamlelerle sona ulaşılabilirdi” diyen Erhürman, Kıbrıs Rum Lideri Nikos Anastasiadis’in “benim siyasi eşitliği kendi toplumuma kabul ettirmem mümkün değil. Önce bizim taraftaki seçim bitsin onun ardından farklı şeyleri de, iki devletli çözümü de konuşabiliriz” diyerek Crans Montana’dan ayrıldığını kaydetti.

Anastasiadis’in döndükten sonra hemen her konuşmasında çözüme ulaşılmaması konusunda temel mesele olarak siyasi eşitliği ortaya koyduğuna değinen Erhürman, Anastasiadis’in “Eğer siyasi eşitlik bugüne kadarki BM müktesebatında anlaşıldığı gibi anlaşılırsa devlette işlevsellik sağlanamayacaktır” sözlerine işaret etti.

Erhürman, Anastasiadis’in buna çok talihsiz bir örnek verdiğini anlatarak “Mesela hidrokarbon konusunda kararların alınmasında Kıbrıslı Türklerin oyu da aransaydı, bu karar alınamazdı. Dolayısıyla böyle kararlarda illa bir Kıbrıslı Türklerin oyu aranmamalıdır” sözlerine işaret etti.

Siyasi eşitlik kavramını bilen herhangi birinin bunu kabul etmesinin mümkün olmadığını söyleyen Erhürman, bu konu çözülmeden çözüme ulaşılamayacağını dile getirdi.

Anastasiadis’in Crans Montana’dan dönüşte önce gevşek federasyon sonra desantralize federasyon dediğini ve Kıbrıs Türk tarafından kendileri de dahil Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dahil herkesin bu konuda itirazı olmadığını, konuyla ilgili somut önerinin masaya gelmesi halinde bu konuda ilerlenebileceğini söylediğini anlattı.

Kıbrıs müzakere tarihinde kurucu devletlerin yetkilerinin daha fazla olduğu federasyonu savunan taraf her zaman Kıbrıs Türk tarafı iken merkezi tarafı güçlü federasyonu hep Kıbrıslı Rumların savunduğuna işaret eden Erhürman, destantralize federasyon sözüyle neyin murat edildiğinin hala açıklanmış olmadığını anlattı.

 

“Bugüne kadar varılan uzlaşma noktaları kenara itilirse çözüme nasıl ulaşılabilir?”

Anastasiadis’in “belli yetkiler kurucu devlete aktarılırsa merkezi devlette yetkilerin alınmasında bir olumlu oya ihtiyaç kalmaz” dediğini ancak bunun söz konusu olamayacağını dile getiren Erhürman, bunun Anastasiadis’le Akıncı’nın yürüttükleri müzakere sürecinde üzerine anlaştığı bir konu olduğuna işaret etti.

Erhürman bugüne kadar varılan uzlaşma noktaları kenara itilirse çözüme nasıl ulaşılabileceğini sordu.

Bu konuları güzellemelerle tartışmanın zamanının geçtiğini anlatan Erhürman, somut şeylerin konuşulması gerektiğini, bu nedenle Cumhurbaşkanı Akıncı’nın defalardır Anastasiadis’e “istediğin neyse somut şekilde söyle” dediğine değindi.

Türkiye ile Akıncı’nın son görüşmesinden sonra yapılan basın toplantısında net bir şekilde, ne çözüm bulunacaksa müzakerelerle bulunacak ve bu BM şemsiyesi altında olacak dendiğine işaret etti.

Bir an önce çözüme ulaşılması istenirken bugün hala telefon ya da elektrik konularının bile çözülemediğini anlatan Erhürman, “Bu olursa KKTC’yi tanımış olur muyum” düşüncesiyle bu tip uzlaşma noktalarından uzak durulduğunu dile getirdi.

Erhürman, bir hukukçu olarak bir devletin tanınmasının böyle olamayacağını anlattı.

Ne kadar çok konuda işbirliği yapılabilirse çözüme ulaşmak konusunda o kadar adım atılmış olacağını dile getiren Erhürman sonuç odaklı bir müzakere süreci başlayacaksa neyin görüşülmesi gerektiğinin de belli olduğunu anlattı.

“Ortak değerlerimiz var ortak sahipliklerimiz var” diyen Erhürman hidrokarbonun bir gerginlik meselesi değil de çözüme motivasyon olması istense ne yapılması gerektiğinin ortada olduğuna işaret etti.

Erhürman, ortada çok net bir tablo olduğunu, Crans Montana’da güvenlik ve garantiler konusunda Türkiye hiçbir adım atmadı denirse kendisinin de, “Neden Crans Montana’dan sonra Anastasiadis özellikle ve sadece siyasi eşitliği tartışma konusu yaptı” diye sorduğunu kaydetti.

“Bizi çözüme götürecek temel ilke paylaşmaktır” diyen Erhürman, kıymetleri de yetkiyi de sorumluluğu da paylaşmak gerektiğini söyledi.

 

“Kıbrıslı Türkler kendi iradesini temsil etme sorumluluğuna da bilincine de sahip”

“Siyasi eşitlik kabul edilmiş olsaydı hidrokarbon konusu görüşüldüğünde Kıbrıslı Türkün olumlu oyu aransaydı Türkiye müdahale edecekti ve Kıbrıslı Türkün olumlu oyu çıkamayacaktı” denmesinin Kıbrıslı Türklere hakaret olduğunu söyleyen Erhürman, Kıbrıslı Türklerin kendi iradesini temsil etme sorumluluğuna da bilincine de sahip olduğunu vurguladı.

“Biz Kıbrıslı Rumlar için birileri müdahale edecek de Kıbrıslı Rumlar ona göre karar alacak demiyoruz neden bizim bunu kabul etmemiz beklenir ki?” diye soran Erhürman işlevsel bir yapının ancak o yapıyı oluşturanların her birinin iradesinin o yapıya yansımasıyla mümkün olabileceğini vurguladı.

“Biz de Kıbrıslı Türkler olarak işlevsel bir yapı istiyoruz” diyen Erhürman, siyasi eşitliğin işlevselliğin garantisi olduğunu belirtti.

 

Özyiğit: “Kaybedilen ortak gelecek”

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit ise Crans Montana sürecinde barışa ulaşılmış olsaydı bugün çok farklı konuların konuşuluyor olacağını kaydetti.

İki toplumun hala cep telefonlarının kullanımı ya da elektrik kullanımı gibi konularda çözüme varamadığını kaydeden Özyiğit, müzakere sürecinin tarihçesine de değindi.

Süreçte bütün uğraşlara rağmen çözüm alınamadığını dile getiren Özyiğit, kaybedilenin ortak gelecek olduğunu kaydetti.

Gelinen noktada en küçük bir kıvılcımda gelinebilecek noktadan endişe edildiğini ifade eden Özyiğit, hidrokarbon konusunun toplumları çatışma noktasına getirmesinden korkulduğunu söyledi.

“Kaynakları ortak kullanma becerisine sahip olamadık” diyen Özyiğit, barış kültürüne dayalı bir eğitimin önemine işaret etti.

Özyiğit Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukukun dışında kalmayı hak etmediğini kaydetti.

Bir çözüme ulaşılıncaya kadar müzakere sürecinin devam edeceğini söyleyen Özyiğit, özlenen barışa en erken zamanda ulaşılması temennisini dile getirdi.

Müzakere sürecinde uzlaşılan konuları tekrar tekrar ele almak yerine uzlaşılmayan konuların ele alınması gerektiğini kaydeden Özyiğit, TDP olarak 11 Şubat metine bağlı olduklarını ifade etti.

 

Neophytou: “Mükemmel çözüm bulma çabaları durumu kötüleştiriyor”

DISI Başkanı Averof Neophytou da konuşmacılar arasında sağ görüşte olan tek siyasinin kendisi olduğunu, diğer konuşmacılarla aynı ideolojiyi paylaşmasa da aynı vizyonu paylaştığını kaydetti.

Neophytou “bu ortak vizyon ülkeyi yeniden birleştirmek” dedi.

Mükemmel bir çözüm bulma çabalarının durumu daha kötü bir noktaya götürdüğünü söyleyen Neophytou, her iki tarafta da bazı ütopyalara inanan insanlar olduğunu ancak bu ütopyaların gerçekleşmesinin mümkün olmadığını anlattı.

Kıbrıslı Rumların 80 milyonluk bir ülke olan Türkiye’nin kendileri için tehdit oluşturduğunu düşündüğünü ve 1974’ü yeniden yaşamaktan korktuğunu dile getiren Neophytou, Kıbrıslı Türklerin de 1963’lerin tekrar yaşanmasından endişe ettiğini anlatarak, her iki toplumun hassasiyetlerinin göz önüne alınması gerektiğini belirtti.

“1960 Garantilerinin günümüzde yeri yoktur” diyen Neophytou, AB tarafından düzenlenecek bir izleme mekanizmasının bunun yerine geçebileceğini söyledi.

 

Kyprianou: “Amaç birleşme buna giden yol federasyon”

AKEL Genel Sekreteri Andros Kyprianou, AKEL olarak esas amaçlarının birleşme olduğunu, buna giden yolun da federasyon olduğunu ifade etti.

Crans Montana’nın Kıbrıs sorununun çözümü için önemli bir fırsat olduğunu ve bu fırsatın kaybedildiğini anlatan Kyprianou, Anastasiadis’ten beklentilerinin neyi konuşmak istediğini açıklaması olduğunu dile getirdi.

“BM Genel Sekreteri tarafından ortaya konan yaklaşıma katılıyoruz” diyen Kyprianou, iki liderin de sorunun çözümü için kararlılık göstermesi gerektiğini kaydetti.

 

Papadopoulos: “AB destek veriyor”

Avrupa Birliği Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği Başkanı Ierotheos Papadopoulos ise  konuşmasında Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’taki faaliyetlerinden bahsetti.

Kıbrıs sorununun çözümü sürecine AB’nin yaptığı katkılara değinen Papadopoulos, iki toplumlu çalışmalara yaptıkları desteklere de değindi.

Haberler Haberleri