Cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız ve bütünleştirici olması gerektiğine dikkati çekti. Seçim sürecinde toplumu bölmek, ayrıştırmak üzerine kurulan siyasi argümanlara tepki gösteren Erhürman “Hitler tipi propagandaya hayır” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı Erhürman Kıbrıs sorununda çözüm formülünün de federasyon olduğunu bir kez daha yineledi.
CTP lideri Tufan Erhürman, Kanal T’de yayınlanan ‘Seçim Meydanı’ programına katılarak Dilek Kırıcı, Mehmet Hasgüler ve Serhat İncirli’nin sorularını yanıtladı. Erhürman programdaki performansı ve verdiği doyurucu bilgilerle izleyicilerden büyük beğeni topladı.
“Ben çözüm isteyerek oy talep ediyorum. Çözüm formüllerini de masaya yatırıyorum. Çözümü mümkün kılacak formülün federasyon olduğunu da söylüyorum.”
Cumhurbaşkanlığı makamını bir görev ve sorumluluk olarak gördüğünü söyleyen Erhürman, bu görev ve sorumluluğu taşıyabileceğine inandığını vurguladı. Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü ile ilgili formülleri değerlendiren Erhürman şunları kaydetti:
“Kıbrıs sorununun çözüm formülleri neler olabilir? Üniter devlet adı altında bir araya gelmek olabilir ki azınlık haklarından öteye gidilemeyecek bu seçeneği asla konuşmam. Konfederasyon ve AB çatısı altında iki ayrı devlete bakalım. Burada da KKTC’nin tanınması lazım. KKTC’nin tanınmasını engelleyen BM Güvenlik Konseyi kararı var. Beş daimi devletin beşi de ‘bu karar ortadan kalktı’ demedikçe, o karar ortadan kalkmayacak. Bugünkü konjonktürde böyle bir gerçeklik görmüyorum. Federasyon, şu anda BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde defalarca anılan bir formüldür ve parametreleri de sayılmıştır. Ben çözüm isteyerek oy talep ediyorum. Çözüm formüllerini de masaya yatırıyorum. Ben çözümü mümkün kılacak formülün federasyon olduğunu da söylüyorum.”
“CUMHURİYET GÜVENLİK KURULU’NU DÜZENLİ TOPLAYACAĞIM”
“Ülkede güvenlikle ilgili ciddi sorunlar var. Suçlar arttı. Poliste ciddi terfi karmaşası yaşanıyor, teşkilatın morali bozuk, motivasyonu düşük. Anayasa’da Cumhuriyet Güvenlik Kurulu var ama bir kez bile toplanmadı. Cumhurbaşkanı olduktan sonra, bu kurulu düzenli toplayacağım, bu işlere müdahil olacağım.”
Programda Cumurbaşkanı’nın iç konulara dair görev ve yetkilerine dair sorulara karşılık Tufan Erhürman, Anayasa’ya göre Cumhuriyet Güvenlik Kurulu diye bir kurum olduğunu, Polis Genel Müdürü ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın da yer aldığı kurula Cumhurbaşkanı’nın başkanlık yaptığını anımsattı. Bu kurulun bugüne kadar hiç toplanmadığını da söyleyen Erhürman şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı o kurulu toplamalıdır. Doğrusu budur. Ülkede güvenlikle ilgili ciddi sorunlar var. 15 günde veya ayda bir bu kurul toplanmalıdır. Suç arttı, suçluluk oranı arttı. Polisimizin içinde ciddi terfi karmaşası yaşanıyor, teşkilatın morali bozuk, motivasyonu düşüktür. Ben Cumhurbaşkanı olduktan sonra bu kurulu düzenli toplayacağım, bu işlere müdahil olacağım. Ama polisin soruşturmasının gizliliğine asla karışmayacağım. Bu gizliliğe asla Cumhurbaşkanı da karışamaz. Savcılığın soruşturmasına ve Şartlı Tahliye Kurulu’nun kararlarına da karışamaz. Zaten demokrasiyi savunanlar bunun gerçekleşmesini de istemez.”
“KIBRIS TÜRKÜ’NÜN İRADESİ AYAKLAR ALTINA ALINMAMALI”
“Beni Türkiye ile ilişkilerde eleştiriyorlar. Oysa bir süre önce üç parti başkanı Türkiye’ye davet alıp gidince ve bazı açıklamalar gelince, tepki gösteren sadece ben oldum. Benden başka da olmadı. Söylediğim de çok netti. Özne biziz, Kıbrıs Türk halkıdır, irade de Lefkoşa’dadır ve bu irade hiçbir şekilde ayaklar altına alınmamalıdır.”
‘Türkiye ile ilişkilerde tutuk davrandığı’ yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Türkiye ve diğer ülkelerle ilişkilerin doğru bir zeminde kurulması gerektiğini söyleyen Erhürman, o zeminin ‘Kıbrıs Türk halkının iradesi, hakları ve çıkarları’ olduğunu vurguladı. Bu zeminin üzerinde iyi diplomatik ilişkiler kurmak gerektiğini de söyleyen Erhürman şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyeti ile tarihsel, sosyolojik, kültürel, ekonomik, bir sürü ilişkimiz var bizim. Ancak bir süre önce üç parti başkanı Türkiye’ye davet alıp da gidince ve sonra da bazı açıklamalar gelince, tepki gösteren de ben oldum. Benden başka da olmadı. Söylediğim de çok netti. Özne biziz, Kıbrıs Türk halkıdır, irade de Lefkoşa’dadır ve bu irade hiçbir şekilde ayaklar altına alınmamalıdır.”
“EŞİTLİKÇİLİĞE İNANAN BİR CUMHURBAŞKANI ADAYIYIM”
Türkiye Cumhuriyeti’yle basın üzerinden ve farklı bir dille çatışmak yerine diyaloğu tercih ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının bir bütün olarak geleceğini düşündüğünü söyledi, şunları kaydetti:
“15 ay Başbakanlığım döneminde, sürekli protokol imzalanmadı diye eleştiriler yapıldı, her defasında ve sonrasında da çıktım anlattım. Evet o protokol ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti’nin öngördüğü bazı noktalarda ben hemfikir değildim. Hemfikir olmadığımı da kendilerine söyledim. Protokol da o yüzden benim dönemimde imzalanmadı. Ben 15 ayda Türkiye Cumhuriyeti’nden sınırlı kaynak gelen dönemde, üstüne üstlük döviz krizinin de yaşandığı bir dönemde, 50 milyon TL artıyla da dönemi kapatıp, kendi ayaklarımız üzerinde de durabildiğimizi de gösteren bir hükümetin de Başbakanı oldum.”
“KENDİME VE HALKIMA İLİŞKİN ÖZGÜVENİM VARDIR”
Diyaloğa her zaman inandığını söyleyen Erhürman, kendisine ve halkına ilişkin özgüveni olduğunu, muhataplarını doğru yönde ikna edebileceğine inandığını belirtti. “Benim yöntemim diyalogdur” diyen Erhürman Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız ve bütünleştirici bir yer olduğunu vurguladı.
“Goebels tipi taktiklerle insanları bölerek, ayrıştırarak insanları yönetme propagandalarını reddediyorum. Dolayısıyla hem birinci, hem ikinci turda vizyonuma inanan herkesten oy talebim vardır.”
‘Kimlerden oy almayı hedeflediği’ sorusuna karşılık Alman Nazi lideri Adolf Hitler’in propaganda tekniklerini uygulamaya çalışanlar olduğuna vurgu yapan Erhürman şu önemli tespitlerde bulundu:
“Cumhurbaşkanlığı’nın halkı bütünleştirme gibi bir görevi var ve bunun seçim sırasında da olmasını hep söyledim. Goebels tipi taktiklerle insanları bölerek, ayrıştırarak insanları yönetme propagandalarını reddediyorum. Dolayısıyla hem birinci, hem ikinci turda herkesten oy talebim vardır. Ama bu herkes, anlattığım vizyona inanan herkestir.”