Cansu N. Nazlı
cansunazli@yahoo.com
“İleriye doğru gitmemek, olduğu yerde kalmak, kısaca insanın kendisini sahip olduğu şeylere bırakması aslında bir rahatlık arayışıdır. Çünkü insan sahip olduğu şeyleri tanır ve onlarla beraberken rahattır, onlara sıkıca tutunabilir. İnsanlar genellikle bilinmeyene ve tanınmayana atılmaktan korkarlar. Belki adımı attıktan sonra, korkulacak bir şey olmadığı ortaya çıkar, ama harekete geçmeden önce olay bize tehlikeli, bu yüzden de korkutucu gözükür. Eski ve denenmiş olan, güvenlik verir bize ya da en azından biz öyle düşünürüz. Oysa her yeni adım başarısızlık tehlikesini de beraberinde getirir. İşte bu özellik, insanların özgürlükten korkup kaçmalarının da en önemli nedenini oluşturur.
(…)
Sahip olmanın yarattığı bunca güvenliğe rağmen, yeni bir fikri, yeni bir ideali olan ve yeni gelişmelere çekinmeden atılan kimselere karşı bir hayranlık duymaktan da kendimizi alamayız. Mitolojideki “kahraman” mitosu, bu özlemin sembolüdür. Kahraman sahip olduğu şeyleri, evini, ailesini, yurdunu ve malını-mülkünü terk ederek, bilinmeyene yönelen, yabancı yerlere gitmek cesaretini gösteren insandır. Bu gidişinde, tümden korkusuz olduğu ileri sürülemez. Ama korkuya yenik düşmeden, cesaretle onun üzerine gidebilmesi, o kişiyi kahraman kılar.” E. Fromm, Sahip Olmak ya da Olmak