40 yılda 39 hükümet… Dünyada rekor olsa gerek… Araştırma yapmadım ama her yıla bir hükümetin düştüğü bir ülke başka yerde yok herhalde…
Şimdi erken seçim konuşuluyor yine… Azınlık hükümetinin başbakanı kendisi erken seçim isterken, muhalefet bu çağrıya yanıt verdi ve 2 Temmuz için erken seçim çağrısı yaptı.
UBP yetkili organları toplandı ve Özgürgün’e 2018 yılı için erken seçim yetkisi verdi. Hani erken seçim çağrısı isteniyordu! Benim bildiğim erken seçim istenirse 3 ay, 5 ay sonraya bir seçim olur. Bir yıl sonrası için erken seçim çağrısı yapılır mı?
Diyeceksiniz ki normal zamanından önce yapılan seçim ‘erken seçim’ olur ama bu talep bir hükümetin özellikle başbakanından gelirse ve muhalefet de buna ‘evet’ deyip 4 ay sonrasına tarih verirse UBP’nin tornistan yapıp bir yıl sonrasını ortaya atması çok da etik bir durum değil.
Ortağı DP’nin de Temmuz’da bir erken seçim istemediğini biliyoruz. Onun da yılsonu ve diğer yılda bir seçimi tercih ettiği dile getiriliyor.
***
Şu bir gerçek ki UBP-DP azınlık hükümeti tükendi. Artık hareket alanı daraldı çünkü Türkiye’den para kesildi. İmza attıkları ve Ankara’nın talep ettiği şeyleri yapmayı ihmal ettikleri! için kesilen parayı şimdi nasıl alacaklarını bilemezken heyecana gelip eksik bıraktıkları ödevlerini yapmaya çalışıyorlar.
İşte birinci olarak mesai saatlerinde değişikliğe gittiler, sonra bu değişikliği sendikaların itirazı ve sonrasında uzlaşıyla bir garip mesai saati biçimine dönüştürdüler ancak henüz uygulamaya koyamadılar. Ne zaman başlayacağıyla ilgili belirli bir tarih de yok.
Geçtiğimiz gün de öğrenci burslarını düşürdüklerini açıkladılar. Her türlü bursu düşürdüler. Başarı bursundan başlayarak…
Bunları yaparken öte yandan meclisi toplayamıyorlar. Daha doğrusu azınlık hükümeti meclise gelmiyor. Nedeni de Sayıştay üyeliği seçimi… UBP ısrarla üç ay sonra emekliye ayrılacak bir ismi üyeliğe getirip hem emekli ikramiyesin hem de emekli maaşını artırmaya çalışırken buna ortağı DP de karşı çıkıyor. Mecliste oy çoğunluğunu sağlayamayacakları için meclise gelmelerine rağmen genel kurul salonuna girmiyorlar.
Ortaklar arasında bu kadar ucuz işler için anlaşmazlıklar varken ve Türkiye’den kesilen para da ortadayken azınlık hükümetinin daha fazla gitmesi çok mümkün görülmüyor. Ancak dediğimiz gibi Özgürgün partisinden 2018 için onay aldı. Eğer henüz ortada kırıntı mırıntı avantalar kalmışsa onlar da paylaşılsın, sonra erken seçime gidilsin gibi görüşler var herhalde… Ne kadar fazla alırsak, ne kadar zaman kazanırsak o kadar iyi olur görüşündeler!..
***
Bu hükümetin kendine göre iyi yaptığı bir icraat vardı aslında… O da ‘vatandaşlık vermek’… Ne için, hangi kritere göre vatandaşlık verdiği belli olmayan azınlık hükümeti bu konuda taleplere cevap vermek isterken ipin ucunu oldukça kaçırdı. O nedenle erken seçime giderken CTP’nin ‘güvensizlik önergesi’ ve erken seçim hükümeti önemli.
***
Şimdi erken seçim zamanı… Gerçi bir yandan müzakerelerdeki kopma, BM’nin tarafları tekrar bir araya getirme çalışmaları varken, Kıbrıs sorununun çözümünde belirsizlik varken bir de erken seçim çekilir mi diye düşünülebilir ama şimdiki hükümetin de müzakerelerin tekrar başlamasına, müzakere süreci devam ederse de sağlıklı yürümesine olumlu etkisinin dışında olumsuz etkisi olduğu için erken seçim sürecinin varlığı veya yokluğu müzakere sürecini çok etkilemeyecektir. Belki de daha iyi olacaktır.
Aldatmaca
Girne’deki betonlaşma tartışmaları artık gına getirmiş gibi olsa da bunu yapmaya devam edeceğiz. Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Girne’nin son zamanlardaki betonlaşmasının belki de en güzel fotoğrafı… Halil Lisaniler’in fotoğrafladığı Girne’nin bir kısmının son hali içler acısı durumu gözler önüne seriyor. Yıllardır yazıyor, çiziyoruz. Bilinçli çevre örgütleri ve çevre ile şehir bilimciler betonlaşmanın getireceği çıkmazı, sorunları, geri dönülemez gidişatı anlattı da anlattı ama nafile! Başta icraatın başındakiler olmak üzere, bu betonlaşmadan rant sağlayanlar bu konuda söylenenleri duymamak ve anlamamak için kulaklarına tabba (tıpa) yerleştirmiş gibiler… Sorun sadece çok kat değil Girne’de… Özellikle bu sektörden para kazanmaya çalışanların sorunu sadece çok kata indirgeyerek, “çok kat olmasa, binalar o kadar yoğunlaşacak ki yeşil alan kalmayacak” gibi savunuya geçmeleri sorunu basite indirgemeye çalışmaktır. Oysa ki çok katın yanında, inşaat alanlarının fazlalığı, hep yakın plan başka başka binaların bitmesi, oto park, yeşil alan bırakma zorunluluğu getirilmemesi, kanalizasyon, yol, çöp sorunlarının artması, derelerin işgali gibi sorunları da Girne’nin betonlaşmasının içine katmak gerekir. Sorunu sadece çok kat olarak satmaya çalışmak basit bir aldatmacadan ibarettir.
Sonuç çıkar mı?
Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, sevgili Ödül Aşık Ülker’e Güzelyurt Hastanesi ihalesiyle ilgili yüksek bir bürokratın bir bakanın huzurunda kendisine rüşvet teklif ettiğini söyledi. Bu durumu da gerekli yerlere ilettiğini ekledi. Sonuç olacak mı sizce? Eğer böyle bir ahlak dışı olay geçekleşmişse “Sen önerdin, sen sessiz kaldın, ses çıkarmadın” gibi cezai yaptırıma gidecek bir sonuç alınır mı!?
Yaz gelmese de olur!
“Mart soğuğu dert soğuğu” derler ama henüz öyle bir Mart yaşamadık… Bugün altıncı günü ama birkaç yerde yağan yağmur dışında günlük güneşlik geçiyor Mart’ın ilk günleri… Umarım yaz erken gelmez. Ben yanacağıma, soğuk olsun görüşündeyim… Nasıl olsa denize girecek yer de bulamayacağımız için yaz gelmese de olur!
Doğruyu söylersen, hiçbir şeyi hatırlamak zorunda kalmazsın.
Mark Twain