Son dört genel seçim tarihlerine bakarsak (2005,2009,2013,2017) tümü de Anayasa’da yazılan 5 yıl süresini tamamlamadan gerçekleşti. Bu durum, ülkeler ve yönetimler için istikraszlık olarak isimlendirilir. Sorunlar çözülemiyor, toplumda huzursuzluk artıyorsa, koaliasyon hükümeti kurmak zorunlu hale gelmiş, birden fazla parti hükümette yer alıyor, anlaşmazlıklar çoğalıyorsa, bazı partiler tek başına iktadara geleceğini sanıyorsa erken seçim bir “düello” sayılabilir.
********
Uluslararası, toplumlararası “uyuşmazlık-çatışma” yaşayan ülkelerde ihtilaflar “ayna” görevi üstlenerek toplumlara olduğu gibi yansır. Başka bir ülke, toplum veya grupla “düşman” ilişkisi kurulursa, onun yarattığı sosyo-psikolojik model, değerler ve psikoloji toplumun iç yapısında görünür hal alır. Yabancıya karşı takınılan düşünce ve eylemlerin tümü yavaş yavaş toplumların kendi iç düzen ve kültürüne yansır.
*********
Uyuşmazlıkların yıllarca sürmesi, barış-anlaşma yapılamaması halinde şiddet ve çatışmacı karakterler çoğalır; toplumsal ve bireysel iletişime olumsuz etki yapar. İlişkiler “düşman” kavramının etkisinde seyreder. Devlet, toplum ve bireyler karmaşa içine düşer, iç anlaşmazlık, çatışmalar artar.. Ekonomi bozulur, işsizlik, fakirlik, kalkınama sorunu, yasadışı işler, sağlık, eğitim problemleri, güvensizlik duygusunun yükselmesi endişe ve gelecek korkusu çoğalır.
***********
Görülüyor ki, Kıbrıs sorunu çözülmedikçe adada yaşayanlara her yönden zarar vermektedir. Hele Kıbrıslı Türklere! İnsanlarımız, eğitim, sağlık, yönetim ve tüm kurumların bozulduğunu, çürüdüğünü, değerlerimizin yitirilmesine sebep olduğunu söylemektedir.
***********
Kıbrıs sorunu bireylerin değişip bambaşka bir kültüre geçtiğinin ipuçlarını vermektedir. Parti kurup sonra bozup yeniden parti kurma, yıllarca hizmet verdiği partilerden başka partilere geçme, milletvekili veya bakan olmayı yegane “prestij” sayma, aileye, yakınlara devlet imkanlarını açma gibi.
“Düşman” saydığı bir devlet veya toplumla çatışma içine girenler, “koruyucu” bir güçe ihtiyaç duyup bulur ve onun koruması, egemenliği altına girer, “biat” eder duruma ve sürecine girerse, orijinal yerli toplumda “kimlik” sorunları başgösterir ki en tehlikeli durum budur..Kimliğin tanınması için düşmanla yapılan mücadele, ayna görevi yapar ve başka bir kimlik sorununu doğurur..
********
Özetlersek; Kıbrıs sorunu ve çatışmacı kültür KKTC’nin bugünkü sorunlarını yaratmıştır. Modelimiz ve yolumuz “Düşmanlık ve Çatışma” üzerine kurulmuşsa, bu ortamda seçimlerin çare olacağını düşünmek sadece iyimserliktir.