Lefkoşa'daki tarihi Ermeni Manastırı, geçtiğimiz hafta, toplumda önceden pek de gündem olmayan bir projeyle açıldı: “Bilim Lefkoşa.”
"TC Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı" üzerinden konuşuldu mesele...
"Türkiye Teknoloji Takımı” diye anılan T3 Vakfı Başkanı Selçuk Bayraktar açılışa katıldı.
“Devlet” protokolünün tam kadro yer aldığı açılışta Ermeni Manastırı'nın yeni kiracısının T3 Vakfı referansı ile Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı olduğu da anlaşıldı.
***
Türkiye'nin Kıbrıs’a yönelik din ağırlıklı örgütlenmesinin son dönemde "vakıflar" üzerinden olduğuna dikkat çekmiştim.
Bu son gelişmeyi Evkaf’a sormuştum.
“Ermeni kilisesi kimseye kiralanmadı, yanındaki binalar, sembolik rakamlara Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı’na kiralandı, amaç çocuklara bilim dersleri vermektir. Selçuk Bayraktar’ın Türkiye’deki vakfı da malzeme desteği sağlıyor” demişti Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter.
Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tümer aradı ve görüşmek istedi.
“Ermeni Manastırı’nda buluşalım” dedi.
Öyle yaptık.
***
“Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı ne zaman kuruldu” diye sordum.
2 yıl önce…
Açık açık paylaştım düşüncemi…
“Hocam, Doğu Akdeniz Üniversitesi gibi İleri teknoloji Enstitüsü olarak kurulmuş son derece köklü bir kurum varken, çocuklara bilimi öğretmek işlevi neden birkaç senelik bir vakfa veriliyor…”
Bu soruma tatmin edici bir yanıt alamadım.
Ermeni Manastırı içerisindeki yan binaları geçmişte Doğu Akdeniz Üniversitesi kullanıyordu, üstelik, Mustafa Tümer de aynı zamanda üniversitenin rektör yardımcısı…
“Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı olarak biz bir talepte bulunduk, Vakıflar İdaresi de onayladı, sanırım DAÜ’nün merkezi Mağusa’da olduğu için burayı yönetmek anlamında gerekli koordinasyonu sağlayamadı.”
***
Mustafa Tümer, Ermeni Kilisesi’nin faaliyet alanları içinde olmadığının altını çizdi.
Kilise çevresinde geçmişte Ermeni toplumuna okul olarak hizmet veren binaları, yine eğitim amacıyla kullanacaklarını anlattı.
“Biz papazlarla da görüştük, hatta üç papazın ikisi çok iyi Türkçe de biliyordu. İstedikleri zaman kilisede ayinlerini yapabilecekler. Manastırın bakımını da üsteleneceğiz. Bundan da memnun oldular. Burada altı farklı laboratuvarda öğrencilere bilimi sevdireceğiz” diyor Mustafa Tümer…
Doğa Bilimleri, Tasarım, Tarım Teknolojileri, Astronomi, Havacılık ve Uzay gibi atölyeler kurulmuş…
***
T3 Vakfı’yla bağlantılarını da inkar etmiyor Mustafa Tümer…
Fonlamayı yani maddi desteği tümüyle Türkiye’deki bu vakıf yapıyor.
Eğitimciler de Türkiye’den gelecek, yine T3 Vakfı’ndan…
“Avrupa Birliği nasıl ki bir misyonla burada belirli projeleri destekliyor, Türkiye de Türk devletlerine yönelik kendi misyonu içerisinde hareket ediyor, bunu yadırgamamak gerek” mealinde konuşuyor Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tümer…
Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı’nın da tümüyle Selçuk Bayraktar’ın T3 Vakfı’na ait bir proje olduğunu anlıyorum.
“T3 Vakfı bu mali kaynağı nereden buluyor” diyorum.
“Selçuk Bayraktar, insansız savaş uçakları S/İHA'ları üreten ve orduya satan Baykar gibi önemli bir firmayı yönetiyor, İnsansız Hava Aracı Sistemleri'ni geliştiriyor, kurduğu vakıf aracılığıyla da bilim ve teknoloji alanında eğitime yatırım yapıyor."
Selçuk Bayraktar’ın “akrabalık” üzerinden gündeme getirilmesinin yanlış olduğunu söylüyor Mustafa Tümer hoca, “Uluslararası anlamda önemli bir mühendis” ifadesini kullanıyor.
***
“Eğitimciler de Türkiye’den gelecek, burada, bu eğitimi verebilecek insan kaynağımız yok mu” diyorum.
“Hedefimiz birkaç sene içerisinde buradaki öğretmenlere de gerekli eğitimi vermektir, ön yargılı olmamak gerekiyor, tek hedef teknoloji üretimini teşvik etmek ve çocuklarımızın gelişimini desteklemek” diyor Kıbrıs Bilim ve Zeka Vakfı Başkanı Mustafa Tümer…
Henüz dersler ya da atölye çalışmaları başlamadı.
Manastır’ın avlusunda sessizlik, odalarında teleskoplar, bilgisayarlar, bilim setleri var.
Projenin odağının gerçekten “bilim” olduğunu umarak bekleyecek ve göreceğiz.
Süpür süpürebilirsen
Polis narkotik şüphesi bir eve baskın düzenler ve yapılan kontrolde Zimbabwe uyruklu üç yabancının ikamet izinsiz olduğunu görür.
Uyuşturucu bulamaz ama kaçak yakalar.
Biri 342 gün, diğeri 1.438 gün, öteki de de 2 bin 209 gündür “ikamet izinsiz” olarak adadadır.
İşin en dramatik yanı üç kişiden birinin mahkemede kullandığı ifadedir:
“Ben ülkeye turist olarak geldim, okula kayıt yapacaktım, para bulamadım.”
***
Kontrolsüz nüfusa dair bu film sanıldığı kadar yeni değil.
Tek farkı var.
Hem sayılar değişti, hem de uyruklar!
***
Yıllar yılı kaçak işçiler “turist” vizesi ile adaya geldi.
Göz yumuldu.
Türkiye’den geliyorlardı çünkü…
Üzerinden “yurttaşlık” verildi ödül olarak.
Hemen her yıl “af” kararı çıkartıldı.
İlkesel davranılmadı.
Muhaceret Yasaları uygulanmadı.
Şimdi Nijerya, Nepal, Pakistan, Zimbawe’den gelenlere olduğu gibi cesaretle “sınır dışı” yapılamadı.
Yine suç oranları patlamıştı.
Yine nüfus tartışılıyordu.
Yine cezaevi yetmiyordu.
Ancak…
“Gelen Türk, giden Türk” deniyordu o zaman…
Kontrolsüz nüfus şimdi daha görünür olmuşsa sebebi 80’li yıllardan itibaren görmezden gelinen kuralsızlık, denetimsizlik ve kayıtsızlıktır.
Halı altına gizlenen ilkesizlik çok daha fazla milletten insanla ortaya çıktı şimdi…
Süpür süpürebilirsen…
Kıbrıs için 1,22 milyar Euro yeni plan
Kıbrıs’ın “yeşil enerji”ye geçişi için Avrupa Birliği’nden olağanüstü bir destek çıktı.
Elbette Kıbrıs Cumhuriyeti’ne…
Şimdilik…
“Yüzümüzü Avrupa’ya dönmeliyiz” deyince kimileri marş okumaya başlıyor ya…
Son derece somut gerekçeler var, ilerlemeye, çağdaşlığa, yatırıma dair…
Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs devletine katılmalıyız mutlaka…
Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı sona erdirmek için yeni bir planı onayladı Avrupa Komisyonu…
Plan şu anda 1,22 milyar Euro değerinde…
28 reform ve 50 yatırım…
Biz halen Meteoroloji Müdürü’nü görevden almak, yerine, partili bir arkadaşı müdür yapmak gündemiyle ilgileniyoruz.
İhalesiz yakıt alıyor, elektrik kesintilerini hesaplıyor, filtresiz santrallerin zehrini soluyoruz.
Yeşil enerji ve 1,22 milyar Euro!
Ortak olmalıyız ortak…
Yeni bir geleceğe…