Paşinyan, “24 Nisan Soykırımı Anma Günü” dolayısıyla yayımladığı mesajda "Bugün dahi dünyayı, çevremizi, kendimizi Medz Yeğern’in zihinsel travmasının baskın etkisi altında algılıyoruz ve bu travmayı atlatabilmiş değiliz" dedi.
Ermenistan Başbakan Nikol Paşinyan, çarşamba günü soykırımın 109'uncu yıldönümü anmasında Ermenistan yurttaşlarına, Osmanlı Devletinde katledilen soydaşlarının "travmasını aşma" ve "kaybedilmiş vatan" hasretini bir yana bırakma çağrısında bulundu.
Özgür Avrupa Radyosu'nun (Radio Free Europe) Ermenice servisinin haberine göre, Paşinyan 24 Nisan vesilesiyle yaptığı yazılı açıklamada, süre gelen travmanın Ermenilerin uluslararası ilişkileri ve Ermenistan'ın karşı karşıya olduğu zorlukları nesnel bir biçimde değerlendirmekten alıkoyduğunu iddia etti.
Paşinyan muhalefet tarafından Ankara'yla yakınlaşma sürecinin bir parçası olarak Türkiye'nin 1915 soykırımını inkarına yardımcı olmakla suçlanma riskini göze alarak “Belki de yeni şoklara uğramamızın bir nedeni de Ermeni Soykırımı travmasını bir miras ve bir gelenek olarak yeniden ve yeniden yaşama[mızdır]" dedi.
Paşinyan'ın alışılmışın dışındaki ifadelerle kaleme alınmış olan 24 Nisan demeci on binlerce insanın soykırım kurbanlarını anmak için Erivan'daki Çiçernakaberd anıtına yürüyüşü sırasında açıklandı.
Gün boyu süren yürüyüş, Paşinyan, Meclis Başkanı Alen Simonyan ve Cumhurbaşkanı Vahagn Haçaturyan'ın önderliğinde anıta resmi çelenk koyma töreninin ardından başladı. Paşinyan hükümetiyle aralarındaki anlaşmazlık giderek derinleşen Ermeni Apostolik Kilisesi'nin başı II. Katolikos Garegin, bu yıl da törenden çıkarıldı.
PAŞİNYAN’IN AÇIKLAMASI...
Paşinyan, bu yılki 440 kelimelik 24 Nisan açıklamasında 11 kez Medz Yeğern (Büyük Felaket) derken 4 kez “soykırım”a atıfta bulundu.
Paşinyan, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nu yöneten [İttihat ve Terakki Partisi'ni] de ismen kınamadı. Bunun yerine Osmanlı Ermenilerinin “jeopolitik entrikaların ve yalan vaatlerin kurbanı" olduğunu söyledi.
“Medz Yeğern, vatandan yoksun bırakılmak, bizim için bir kayıp vatanı biteviye ararken katlanmak zorunda olduğumuz bir hüküm değil. [Kendimize] bir vatan arayışına son vermeliyiz, çünkü biz o vatanı, süt ve bal akan Vaat Edilmiş Ülkeyi bulduk. Bizim için Medz Yeğern şehitlerini anmanın, kayıp vatanı değil, rekabet edebilir, meşru, düşünceli ve yaratıcı politikalarıyla [Medz Yeğern’in] tekrarını dışlayabilen Ermenistan Cumhuriyeti'nin şahsında bulunmuş ve gerçek vatanı simgelemesi gerekir.
Bir daha asla. Bunu başkalarına değil kendimize söylemeliyiz. Ve bu hiç de kendimize yönelik bir suçlama değil. Kaderimizden kendimizin, yalnızca kendimizin sorumlu ve o kaderin yöneticisi olduğumuza ve egemen kararlarımız ve algılarımız alanında bu sorumluluğu taşımak için yeterli akla, iradeye, derinliğe ve bilgiye sahip olmakla yükümlendiğimize dair bir bakış açısıdır."
“SOYKIRIM TARTIŞMASI”
Nisan başlarında, Paşinyan'a yakın milletvekili Andranik Koçaryan, soykırım kurbanlarının sayısının "doğrulanması" ve ölüm koşullarının tespit edilmesi çağrısında bulundu. Koçaryan, Paşinyan'ın "soykırıma maruz kalan yurttaşların listesinin tamamını daha nesnelleştirmek" istediğini söyledi.
Bu sözler Ermeni hükümetini eleştirenlerin, sivil toplumdan şahsiyetlerin ve soykırım çalışan akademisyenlerin tepkisine yol açtı. Koçaryan'ı, öldürülen Ermenilerin sayısının çok daha az olduğu ve planlı bir Osmanlı hükümet poltikası sonucu öldürülmedikleri yolundaki resmi Türk anlatısını tekrarlamakla suçladılar.
Koçaryan ertesi gün sözlerinin Paşinyan hükümetinin tutumunu değil kişisel görüşünü ifade ettiğini belirtti. Ermeni soykırımı konusunda kuşku uyandırma iddiasını reddetti. Muhalefet liderleri ise Koçaryan'ın açıklamasını kabul etmeyerek Paşinyan'ı Ankara'ya yeni bir geniş kapsamlı taviz planlamakla suçlamayı sürdürdüler.
Paşinyan'ın eşi Anna Hakopyan Çarşamba günü ilerleyen saatlerde Çiçernakabert anıtına geldiğinde onlarca kişi tarafından yuhalandı. Aralarında muhalefetin destekleyicileri de olan protestocular Paşinyanı "Soykırımcı Nikol!" ve “Türk Nikol!” sloganlarıyla protesto ettiler.
(BİANET.ORG – 25.4.2024)
“Ermenistan-Azerbaycan arasında yeni sınır taşları; protestolar sürüyor...”
Azerbaycan ve Ermenistan arasında sınır belirleme çalışmaları devam ediyor. Anlaşma nedeniyle Ermenistan'da Başbakan Paşinyan'a yönelik protestolar da sürüyor.
Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sınır bölgesinde yapılan, jeodezik ölçümlere dayalı koordinatların belirlenmesi süreci kapsamında 20 adet sınır taşı daha yerleştirildi.
19 Nisan’da Ermenistan Başbakan Yardımcısı Mher Grigoryan ve Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Mustafayev başkanlığındaki sınır belirleme komisyonlarının 8. toplantısı iki ülke sınırında yapılmış, toplantıda bazı hususlarda mutabakata varılmıştı.
Öte yandan gerek dört köyün Azerbaycan'a teslim edileceği alanın yakınındaki Tavush bölgesinde gerekse Ermenistan'ın diğer bölgelerinde anlaşma nedeniyle Başbakan Paşinyan'a yönelik protestolar gerçekleştirildi. 26 Nisan Cuma sabahı başkent Yerevan'ın çeşitli yerlerinde sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirildi. Göstericiler Azadutyun Caddesi'ni kapattılar.
Ayrıca Davtaşen İlçesi'nde de göstericiler 15 dakika boyunca yolu trafiğe kapattı. Bir protestocu, "Bu sadece stratejik Tavush bölgelerinin meselesi değil; bu tüm Ermenilerin ve Ermenistan'ın meselesidir" dedi. Tavuş sınır köylerinin sakinleri de, 19 Nisan'dan bu yana Ermenistan-Gürcistan otoyolunda protesto gösterisi yapıyor.
(AGOS – 26.4.2024)
*** GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEYE DAİR DÜNYADA YAŞANAN SORUNLAR...
BM: “Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin deliller muhafaza edilmeli...”
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinden çekilmesinin ardından Nasır Hastanesi yerleşkesinde bulunan üç toplu mezardan çıkarılan ceset sayısı 400’e yaklaştı... BİANET’in haberinde şöyle denildi:
“Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi Stephane Dujarric, Nasır Hastanesi'ndeki toplu mezarda bazı kişilerin canlı canlı gömüldüğüne ilişkin deliller bulunduğu, bu delillerle ne yapılması gerektiğine ilişkin soruya, “Delillerin hasar görmeden muhafaza edilmesi önemli” yanıtını verdi.
Dujarric, toplu mezarlara ilişkin uluslararası soruşturma yapılması çağrısında bulunduklarını anımsatarak, bunun ne zaman gerçekleşeceğinin belli olmadığını kaydetti.
BM'nin bazı yasal birimlerinin soruşturma başlatma yetkisi bulunduğuna işaret eden Dujarric, soruşturmanın henüz gerçekleşmediğini bildirdi.
Dujarric, BM'nin sahaya ekip gönderip gönderemeyeceğinin sorulması üzerine, "BM Genel Sekreteri'nin ekibinin böyle bir soruşturmaya dahil olma yetkisi yok" açıklamasında bulundu. Soruşturmayı yürütecek kişilerin Gazze'ye erişimi olması gerektiğinin altını çizen Dujarric, bunun için İsrail dahil birkaç ülkenin onayının gerektiğini hatırlattı.”
ÇOCUK CESETLERİ...
“Han Yunus'taki Sivil Savunma Birimi Müdürü Yamin Ebu Süleyman, düzenlediği basın toplantısında Nasır Hastanesi yerleşkesinde bulunan toplu mezarlardaki arama çalışmalarında 58 cesedin daha bulunduğunu ifade etti.
Ebu Süleyman, "Nasır Hastanesi yerleşkesinde 392 cesedin bulunduğu 3 toplu mezar tespit edildi. Cesetlerin bazılarında işkence gördüklerine ve infaz edildiklerine yönelik izler bulundu. Bazılarının ise canlı canlı gömüldüğünü tahmin ediyoruz" dedi.
Arama çalışmalarına ilişkin bilgi veren Ebu Süleyman, "Çalışmalarda çocuk cesetlerine rastladık. Hastanedeki toplu mezarlarda çocuk cesetlerinin bulunma sebebini henüz bilmiyoruz" diye konuştu.
Bazı cesetlerin teşhis edilemeyecek halde olduğuna işaret eden Ebu Süleyman, "165 cesedin kimlik tespiti yapılamadı. İsrail askerleri, hastanenin yerleşkesinde çok sayıda cesedi plastik poşetlerle 3 metre derinliğe gömdü. Cesetleri plastik poşetlere sarmaları çürümeyi hızlandırdı ve kimlik tespitini imkansız hale getirdi" dedi.
Ebu Süleyman, uluslararası topluma "İsrail'in Filistin halkına yönelik işlediği suçları açığa çıkarmak için insan hakları kuruluşları ile uluslararası medyanın bölgeye girişlerine izin verilmesi" çağrısı yaptı.
Sivil Savunma ekibinden Muhammed Mugayir de İsrail askerleri tarafından öldürülen, plastik kelepçelerle bağlanmış ve üzerlerinde işkence izleri taşıyan cesetlerin bulunduğu bir videoyu basın mensuplarıyla paylaştı.
Mugayir, "Nasır Hastanesi'nde bulunan cesetler işkence ve infaz şüphelerini ortaya koyuyor" dedi.
Bulunan cesetlerin Filistin halkı tarafından gömülmüş olamayacağını vurgulayan Mugayir, "Cesetlerin toprağın 3 metre derinliğe gömülmesi Gazze halkının defin yöntemlerine aykırıdır" dedi.”
NE OLMUŞTU?
İsrail ordusu, uzun süre kuşatma altında tuttuğu ve 15 Şubat'ta baskın düzenlediği Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ni hizmet dışı bırakmıştı.
Son olarak İsrail askerleri 24 Mart'ta yeniden kuşatma altına aldıkları hastaneye baskın düzenlemiş, yerlerinden edilen çok sayıda Filistinli ile sağlık personelini alıkoymuştu.
İsrail ordusu, 4 aylık karadan işgal sürecinin ardından 7 Nisan'da Han Yunus'tan çekilmişti. Çekilmeyle birlikte, kentte toplu mezarlar bulunmaya, evlerin enkazından ve yol kenarlarından cesetler toplanmaya başlandı. Hamas, konuyla ilgili yazılı açıklamasında, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde yer alan Nasır Hastanesi yerleşkesinde bulunan toplu mezarlara ilişkin "acil" uluslararası soruşturma yapılmasını istedi:
“Birleşmiş Milletler ve ilgili uluslararası kuruluşlardan, kayıp kişilerin aranması ve cesetlerin tespit edilmesi için alanında uzman adli tıp ekiplerinin ve gerekli ekipmanların gönderilmesini talep ediyoruz.”
Açıklamada, şu ana kadar bulunan cesetlerin yarısından fazlasının kimliğinin tespit edilemediğinin altı çizildi:
“Acımasız bir şekilde eziyet ve işkenceye maruz kalan hasta ve yaralı sivillerin, çocukların ve kadınların cesetlerinin bulunduğu toplu mezarlardan her geçen gün ortaya çıkan suçları araştırmak için acil, bağımsız uluslararası bir komite oluşturulması gerekiyor. Cesetlerden bazılarının diri diri gömüldüğüne dair belirtiler de var.”
PENTAGON: “ÇOK RAHATSIZ EDİCİ...”
“ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, Gazze'de bulunan 3 toplu mezarla ilgili iddiaların açığa kavuşturulması için Gazze'deki yetkililerin bağımsız soruşturma talebinin iletilmesine karşın bu konuda İsrail ordusundan yapılan açıklamaları adres gösterdi: “İsrail hükümetinden bazı ek bilgiler görmek istemeye devam ediyoruz. Kapsamlı bir araştırmayla bazı ek yanıtlar alabileceğimize inanıyoruz.”
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder da günlük basın toplantısındaki konuşmasında, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin haberler için "çok rahatsız edici" tanımını yaptı.
Ryder, ABD hükümetinin bunu İsraillilerle çeşitli düzeylerde gündeme getirdiğini belirterek, "Savunma Bakanlığı açısından bu haberlerin detaylı bir şekilde soruşturulması ve incelenmesi gerektiğine inanmamız dışında sunabileceğim hiçbir şey yok" dedi.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, 23 Nisan'da, söz konusu toplu mezarlarla ilgili ABD'nin soruşturma başlatması veya dahil olmasının mümkün olmadığını belirterek, İsrail'in yapacağı soruşturmayı takip edeceklerini söylemişti.”
Gazze'de toplu mezarlarda yakınlarını arayan insanlar kazıda...
(BİANET.ORG – 25-26.4.2024)